1. Şarkının burasında, tam da burasında bana baktığını bilsem...
Petunya, sevgilim, elimi bırakmasaydın, şimdi burada, bir cümle kurabilmek için cümle dağları çiğniyormuş hissine kapılmayacaktım. Şarkının burasında tam da burasında bana baktığını bilsem,bilsem de ben de sana en az doksan dokuz yerinden baksam, her yerine doksan dokuz farklı isim koysam, koysam da şu içimde meşrulaştırmaya çabaladığım boşluk birazcık daha somutlasa, somutlasa da o somutun heyecanıyla bir cümle daha kursam; tam da burada, bu ahmakça yıldızda, sana o kadar uzaktan el sallamaya yeltenip de vazgeçsem, ellerimi cebime soksam ve uzun bir cümleyi daha bitiremesem. Ellerim cebimde, çok yukarılardan sana bakan bir adam olsam. Ama bana baktığını bilsem işte. Burada olduğumu bildiğini bilsem.
Ellerim cebimde sana baktığımı bilsen.
Bilsen dünyalar değişmezdi. Belki kepenklerimin pası silinirdi, o kadar.
2. Petunya, Petunya, Petunya..
Petunya, Petunya, Petunya... İşte oradasın... Kendinden emin, güzelliğinin farkında, bed bir salıncak sincabı... Ona bunu neden yaptın?
Ona ne yaptığını biliyor musun? Bir dakika. Ah. Daha farklı bir soru: Onun varlığından haberin var mı? Onu hiç görmemiş bile olabilirsin değil mi?
Genelde, genelde öyle olur ya. Hiç görmezler. Oysa o, o gece, yüreği elinde, sana bir sırrını söyleyecekti.
O salıncak ruhunu yıldızlara göndermeseydi eğer, seni alıp... Seni alıp...
3. Bana çarptın.
Bana çarptın.
Çarpışını bile minnetle kabul ederdim. Sana yemin ederim bana çarpışının her yıldönümünde, bu muhteşem olayı çarptığın yerde ayinler yaparak kutlardım.
Tüm salıncağınla baştan aşağı sarsılmana rağmen beni görmedin oysa. Görmezden gelinen her şair bozuntusunu fırlatmaya ayarlı habis bir salıncak, beni buraya gönderdi. Roket Takımı'nın bir üyesiydim sanki. Adım Miyav'dı,en büyük özelliğimse konuşabilmem.
Konuşabilmeme izin vermedin.
Bir yıldıza düşüşümü yadırgamıyordum.
4. Baştan sona her yeri benzetmesiz kalmalıydı belki de.
"Sallamayacak mısın beni?" dedi. İyice yavaşlamıştı artık. Sırıtıyordu. Benzetmemi onun için kullanmaya cesaret edemedim. Sırıtışını benzetmesiz bıraktım.
Baştan sona her yeri benzetmesiz kalmalıydı belki de. Benzersiz kalmalıydı. Salıncak sallama noktasındaki yerimi aldım ve salladığım ilk kız oldun Petunya. Sevgilim.
O kadar yükseklere sallandın ve sallanırken öyle çok eğlendin ki bir an unuttum sevgisizliğini - mısraları unuttuğum gibi değil, bu başka - seni sonsuzluğa ulaşana kadar salıncaklamak istedim. Gülüşlerin ermesine diye sona, kepenklerimin var gücüyle ittirdim seni. Belinden.
Yazar : Onur Selamet
Marşandiz Dergisi 1. Sayı
Yorum Bırakın