
Daha fit, daha mutlu, daha üretken. Rahat, çok alkol içmiyor, haftada 3 gün spor salonunda egzersiz yapıyor, akranlarıyla iyi geçiniyor. İyileşiyor, iyi besleniyor, daha fazla mikrodalgada yemek yapmak ve doymuş yağlar yok. Daha sabırlı, daha iyi bir sürücü. Bebek arkada gülümsüyor. İyi uyuyor, kabus görmüyor, paranoya yok. Bütün hayvanlara dikkat ediyor, örümcekleri süpürmek yok. Eski arkadaşlarıyla iletişim içinde, bazen bir kaç içki içiyor. İyiliğe karşı iyilik. Seviyor, ama aşık değil. Bağışçı. Pazar günleri süpermarkete gidiyor. Karanlıktan ya da gölgelerden korkmuyor. Daha yavaş ve daha temkinli. Kaçış yok. Endişeli ama güçsüz. Toplum içinde ağlamaz. Hasta olma şansı daha az. Hala iyi bir filme ağlıyor. Bağlanmış bir kedi gibi. Sakin, daha fit, daha mutlu, daha üretken. Kafeste antibiyotik bağımlısı esir bir domuz.Postmodern hayatın en basit şekilde suratımıza vuruluşu. Mutlu olduğunu düşünen, spor salonuna gidince ya da arkadaşlarıyla oturup birkaç bira içince mutlu olduğunu sanan ancak aslında belirli bir yaşamın içinde kapana kısılmış ve kaçışın olmadığını fark edemeyecek kadar mutlu rolü yapmaya alışmış mutsuzlara yazılmış. Bu şarkının insanı bu kadar korkutmasının sebebi de bu gerçekleri söylemekten korkmayan bir parça olması. Exit Music (For a Film) şarkısı ise Black Mirror başta olmak üzere bir çok dizi ve filmin en can alıcı sahnelerinde çalmış muhteşem bir şarkı. Thom Yorke bu şarkı için ilhamını Shakespeare’in Romeo ve Juliet eserinde Claire Danes’in kafasına 45lik silahı doğrulttuğu sahneden almış. Eğer sözlere bakarsanız şarkının eserle senkronize olduğunu göreceksiniz. Ben de, daha bir intihar sahnesi için yazıldığını öğrenmeden önce dinlediğimde şarkıdan buram buram intihar hissiyatı almıştım. Albümde, hemen ardından gelen Let Down ise mutlu melodisiyle ondan önceki şarkının tersi gibi gelse de, yine vazgeçmişliği, mutsuzluğu, ölümü, "yerde ezilmiş bir böcek" olmanın nasıl hissettirdiğini anlatıyor. Sözlerine odaklanmazsanız içinize hafif bir huzur doldurabilecek bir şarkı ancak sözlerine odaklanınca kalbiniz ağırlaşmış gibi hissediyorsunuz. Grubun üstüne konuşulacak çok parçası var ancak ben son bir tanesinden daha bahsetmek istedim. O da albümün genelinin aksine dingin melodik altyapısıyla rahatlatan, hatta ninni dinliyormuş gibi hissettiren No Surprises. Şarkının içimizdeki çocuksu yanı ortaya çıkardığı aşikar. Thom Yorke’un umutsuzluğu, rutinin içinde olmayı değil rutinin kendisi haline gelmeyi, yaşlılığı, elinden gelen bir şeyin olmayışını en naif şekilde anlattığı şarkı. Dinlerken mutsuzluğun ve depresyonun aslında doruk noktası olan dinginliği, boşvermişliği içinizde hissedebileceğiniz bir parça. Albüm genel olarak politik bir duruşa sahip ancak aynı zamanda insanı hayat hakkında derin düşüncelere de sürüklüyor. Çok güzel melodileri ve akılda kalıcı sözleri hariç yayınlanışından 22 yıl sonra bile hala dinlenmesinin sebebi olarak da çok yönlülüğünden ve bir nevi yaşadığımız hayattan kaçış olarak nitelendirilebilmesinden dolayı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de en daralmış hissettiğiniz anınızda kulaklığınızı takıp albümü dinlemeye başladığınızda bir yandan rahatsız hissederken bir yandan da huzura eriyorsunuz.
Albümdeki şarkıların bana göre sıralaması ise şöyle:
- No Surprises
- Exit Music (For A Film)
- Paranoid Android
- Karma Police
- Let Down
- Lucky
- Airbag
- Fitter Happier
- The Tourist
- Climbing Up The Walls
- Subterrenean Homesick Alien
- Electioneering
Yorum Bırakın