Prometheus ilk insanı çamurdan ve kilden şekillendirip kendi gözyaşı ile yoğurarak yaratmış ve dünyaya hayatı getirmişti. Zeus bunu kıskanınca insanlıktan ateşi aldı ve insanlık karanlığa gömüldü, artık ateş sadece Olimpos'un tepesinde yanıyordu. İnsanlık veba ve soğuktan kırılırken tanrılar ateşi gizlemektedir. Kendisi de tanrı olan Prometheus buna razı gelemez ve ateşi çalıp insanlara verir. O, Ateş hırsızı diye anılan Titan soylu bir Tanrı’dır. Yunan kökenli olan atletlerin olimpiyatlarda ellerinde meşaleler ile koşarak oyunları başlatması ritüeli de Prometheus’un elinde ateşle Olimpos’tan aşağı koşusunu simgeler. Prometheus tanrıların düzenine kafa tutmuş ve insanı kilden yaratarak ona ateşi, yaratıcılığı, bilimi ve uygarlığı verip, düzeni değiştirmiştir. Zeus ise Prometheus’u Kafkas Dağlarına zincirlemiş ve sonsuza kadar her gece bir kartalı onun karaciğerini yemesi için göndermiştir. Prometheus’u işkenceden Zeus’un oğlu yarı tanrı Herakles kurtaracaktır. Prometheus, “Zeus tahtından inmedikçe benim işkencem asla bitmeyecektir” der ve ilk özgürlük için başkaldırı fikrini ortaya atmış olur. Kendisini hiçe sayan insanlığa kızan yüce Zeus(!) ateşi çalınan ateş tanrısı Hephaistos’a su ve balçıktan bir bakire yaptırır. Bu kadının kalbine ruh yerine Ateş tanrısının kıvılcımını koyar eline ise içinde kötülük ve ızdıraplar olan bir kutu verir. Bu kadın Pandora’dır. Böylece Zeus, Prometheus'tan insanlıktan intikamını almıştır.
Alıntı: Tarih Sanat Mitoloji
Yorum Bırakın