Hayata hep iyi yönden bakan kalbi sevgiyle ve merhametle dolu bir masumiyet acılar ve gözyaşlarıyla dolu bir pollyana hikayesi .


                                  OKUL


Veronica 

Atina da büyük bir hastanede 7 aylık doğan minicik bir kıždı 6 yaşında küçük bir sahil kasabası olan kavala ya taşınmış  lardı

Veronica : okul çağı gelmiş yaşıtlarına göre daha küçük tü

1.21 boyunda 30 kg ağırlığında cılız bakımsız bir kız çocuğuydu .

Kısacık erkek çocuğu gibi saçları kesilmiş ufak beyaz bir çıtçıt lı tokayla tutturan 8 yaşında bir kız çocuğuydu . 

Soğuk bir kış sabahıydı yine uykudan yüzüne yağan kar taneleriyle ve rüzğarın birbirine çarpan pencere kanatlarının sesiyle uyanmıştı yorğanını tamamen kafasına çekmişti nefes alıp vererek kendini ısıtmaya çalışıyordu ve yorgan bir anda çekilerek yere atılmıştı ve kafasında okkalı bir tokat yemişti . Boğuk ve sert bir sesle kalk köpek kalk saat kaç oldu okula geç kalacaksın kalk ve giyin seninle mi uğraşıcam küçük kara köpek dedikten sonra odasına girip kapıyı kapatmıştı annesi Anna yada lakabıyla Helenn 😀 oh be ucuz atlattık dedi cılız ve kısık bir sesle gülümseyerek . Veronica .



                                   UCUBE

Akşamdan okul elbiseleri ni hazırlamıştı Veronica ama büyük bir hata yapmıştı annesinin odasında unutmuştu elbiseler ini ve çantasını vücudu titriyor du hatta ruhu bile okadar çok titriyordu ki tarif edilemezdi küçük elleriyle kapının kulpunu tuttu yavaş yavaş aşağı indiriyordu Tanrım Tanrım diyordu sürekli Veronica yalvardıkca kapı gırç gırç gırç gırç gırç  diye sesler çıkarıyordu biraz durdu gözlerinden yaşlar akmaya başladı dudakları titriyor kendini sakinleştiremiyordu birden diyordu içinden birden indirsem açsam ses kesilirmi açaba tekrar kolu aşağıya doğru indirmeye başladı kapı açılmıştı kendine küçük bir aralık yaptı ve içeri girdi okul elbiseleri ni ve çantasını aldı çıkarken kapıya çarptı büyük bir gıcırtı çıktı kapıyı hemen kapattı . Yatağın arkasına koştu ve hemen yere oturdu okadar hızlı nefes alıp veriyorduki boğazı ciğerleri açıyordu . Hızlıca üzerini giydi mutfağa gitti etrafta ekmek aradı bayat küçük bir parça ekmek buldu buzdolabını  açtı iki zeytin bir iki soluk marul yaprağı yarısı çürük bir sivribiber çürük yeri ayıklayıp ekmeğiyle yedi anahtarı nı çantasını kontrol etti kapıyı kapattı . Derin bir nefes aldı artık özgür dü. O soğuk hava yağan kar umrunda bile değildi . Ev dışında heryer Veronica için huzur demekti .  Giriş bahçe katında oturuyorlardı kapının önünde kırık eski tahta bir tabure vardı . Üzerine oturdu mavi cinderella resimli boğaz kısmı kürklü botlarını giydi . Kürk pislik içindeydi kendi temizlemeye çalışmıştı ama olmamıştı . Ayağına çok büyük tü ama en azından sıkmıyor diye kendini teselli ediyordu . Botlarını her giydiğinde geçen kış aklına geliyordu . Okuldan eve dönmüştü ayakları su içindeydi parmaklarını hissetmiyordu kapının önüne geldi anahtar elinde kapıya bakıyordu içeri girmek istemiyordu her gün bir diyer  günden daha kötüydü heryer dağınık olurdu topla bulaşık yıka çorapları yıka yemek yemeye vakti olmazdı annesi Anna komşudan keyif kahvesinde yada çayından veronice çoğu zaman aç yatardı . Kendini toparlamaya çalıştı istem dışı sızan göz yaşlarını sildi anahtarı kapıya taktı daha çevirmeden kapı açıldı . Küçük yüreği hızlıca çarpmaya başladı . Kapıyı açan annesi Anna ydı . Anne dedi cılız bı sesle :canım kızım dedi Anna üşümüş mü bitanem bebeğim sarılıp içeri aldı çamurlu botlarla içinden neredeyim bu kadında kim öldümmü rüyamı derken halası Lena yı gördü . Annem ayağın su  geçirmiş dedi Anna çorapları da çıkardı banyoya götürdü Veronica yı buz gibi suyu açtı elini yüzünü ayaklarını bı su tuttu yıkarmış gibi yaptı koluna sıkı bı çimdik attı  Veronica sesini bile çıkaramadı . Banyodan çıktı  banyo kapısının önünde küçük bir sandalye vardı ona oturdu havlu ile önce ellerini yüzünü ve ayaklarını kuruladı .


Alis

Veronica nın gözünden yaşlar aktı . Sesi bile çıkmadı çıksa halası gidince feci bir dayak yiyeceğini biliyordu . Anna havlusu Veronica nın elinden aldı . Havluyla okşar gibi yüzünü sildi Anna içeri salona geçti Veronica halasına sarılıp öptü biraz sohbet ettiler halası Lena Anna bı çorap getir bide hırka dedi . Anna hemen getirdi ne oldu kızım ayakların buz gibi diye sordu Anna hemen botları su geçiriyor dedi Lena  yalnızca Veronica ile konuşuyordu öptü okşadı bu çocuğun saçları ne hal böyle dedi besleme gibi  kırlpılmış diye annaya  kaşları çatık konuştu . Yalan hazırdı hep Anna da arkadaşıyla kuaför cülük oynamış ancak bu kadar düzelte bildi kuaför dedi . Lena : ayağa kalktı mantosu nu istedi Anna  otursaydın abla dedi işe geç kalıyorum Veronica yı beş dakika  görüp öyle gitmek istedim rüyamda gördüm kuzumu dedi . Lena 1:68 55 kğ kızıl küt saçlı hafif makyaj küçük inci top küpeli boynunda dikdörtgen renkli mine kaplı kapağı açılan içinde kendi ve eşinin resmi olan çok zarif bir kolye taşırdı sade düz bordo bir tiriko elbise kaşe kürk yakalı bir kaban büyük bavul a benzeyen Kol çantası dolgu topuk çizmesi ile asalet akan dik duruşu ve dik yürüyen 35 yaşında dul çocuksuz zengin bir kadındı tek kelimelik her yerinden asalet akan biriydi Veronica hala sına hayrandı . Kapıya doğru yöneldi çantasından cüzdanını çıkardı Anna ya para verdi Veronica ma bir bot al bir tanede kendi ne al dedi Veronica yı öptü ve gitti .  O yıl yeni alınan botlar kabusu olmuştu Veronica nın bir numara küçük alınmış dı botları küçük dedi diye de bir ton dayak yemişti sana iyilik yaramıyor diye . O yüzden di kirli büyük bir bot olmasına rağmen mutluydu 😀 . Her gün en az bir saat erken çıkardı evden yavaş yavaş yürürdü her adım da Alis harikalar diyarında gibi hayaller kurarak kendini okulda bulurdu .

Veronica okulun kapısına geldiğinde çok ıslandığını fark etti okarar hayal dünyası nasına dalmışki yağmur yağdığını bile farkına varmamıştı . okulun kapısından içeri girdiğinde o sıcak ve buğulu havayı hissedince çok mutlu olmuştu sınıfına doğru ilerledi sınıf kapısına geldiğinde Abderus ile karşılaştı küçük yüreği hızla çarpmaya başladı arkadaşları arasında ona karşı özel hisleri vardı anlam veremediği hâlbuki 

Abderus : Veronica nın iki katı uzun çirkin sıska iri kahve renkli gözlü sümüklü paspal bir çocuktu 

ve sınıfta kalmış biriydi onunla hep yanyana oturmak isterdi ama bu imkansızdı Veronica ortada sırada en önde oturuyor Abderus ise cam kenarında en sonda oturuyordu . Veronica sırasına yöneldi sırada Sofi ve Deka oturuyordu 

Deka : Tombul tostoparlak 1:30 boylarında siyah uzun saçlı Veronica saçlarına hayrandı bir ara bilegi ile ölçmüştü saçının kalınlığı nı annesi her gün değişik bir model örer yada toplardı renk renk tokaları taçları vardı kendini beğenmiş ukala kekemenin biriydi işte babası terziydi annesi gelip öğretmenin beden ölçüsünü alır gömlek yada etek dikilir sanki merasimle verirdi bide sarılıp ayyy hiç gereği yoktu diye eğilir bükülürdü Ağata öğretmen .

Sofi : 1:30 boylarında sarı cılız uzun saçlı bal renkli gözlü fesat ispiyoncu havalı 😝 bir kız . Ama derslerinde çok başarılıydı .

Veronica Deka ya kalkmayı düşünüyormusun yerime oturucam dedi Sofi ben senle beraber oturmak istemiyorum bundan sonra Deka ile birlikte oturucam dedi ama ben nereye oturucam dedi kısık cılız bir sesle Deka nın yerine geç sende dedi Sofi . Abderus un en ön sırasıydı ve öğretmenin de tam karşısıydı oturmak istemiyordu öğretmeni beklemeye karar verdi montunu çıkarıp astı saçları nı toparlayıp tokasını taktı o sırada zil çaldı herkes oturuyordu Veronica tahta önünde ayakta bekliyordu öğretmen içeri girdi Bayan Ağata despot çıkarcı yalaka velilerin hediyelerine dayanamaz öğrenci kayırır 😲 senin ne işin var ayakta diye sert  ve yüksek sesle Veronica ya baktı kaşları nı çatarak şey şey diye daha derdini anlatamadan Deka ben Sofi nin yanına geçtim öğretmenim Veronica sende benim yerime orurmusun dedim size şikayet etmek için orda bekledi dedi masum kırılgan ince bir ses tonuyla eee geç otur Veronica seninle mi uğraşıcam dedi yine set ve yüksek sesle Veronica başı önde ağlamak lı geçip oturdu çantadan defterini kitabını çıkardı ne adaletsiz dünya dedi içinden hep ben hep ben neden Deka isteği yere geçebiliyor da ben geçemiyorum çok sinirlenmiş ti sinirden göz yaşları gözlerinden yanaklarına doğru akmaya başladı elini cebine attı bir mendili bile yoktu gözlerini kollarıyla kuruladı yanındaki sıra arkadaşı omuzuna dokundu hafifçe Veronica nevar dedi kafasını çevirdiği ve uzatılan kağıt mendili gördü çok utandı elini uzatıp aldı teşekkür ederim dedi kısık bir sesle ve gülümsedi .

Arie: adı gibi üstün nitelikli mükemmel iyi bir çocuktu ama hep yanlız dı . Arie 1.35 boylarında iri zeytin gözlü siyah saçlı saçları adeta fırça gibiydi okadar gür ve güzel diki saçının ön tarafı yan ve arkalara göre çok uzundu yazı yazarken hep yüzünü kaplardı sürekli üfler yada elleriyle arkaya doğru atardı saçlarını . Arie doğuştan sağ elinde baş parmağı hariç diğer dört parmağı tek boğum du ve gerisi yoktu arkadaşlar biraz yadırgayarak bakardı ama Arie nin umrunda bile değil di benim yeni sıra arkadaşımdı artık O itici gıcık Sofi den daha iyiydi . of ya of en azından orada dönüp Abderus a bakardım 😀 bu yaşta aşk olurmu demeyin seviyorum herşeyini o yağlı yapış yapış saçlarını sümüklü bununu evet seviyorum . ama sürekli arkamı dönüp bakamam baksamda göremem zaten boy yok bende okadar 😔 . 

Ağata Ağata Agata sanki kocaman bir kutup ayısı arkasını dönmüş elinde kalem almış tahtada rakamlar yazıyor bunun adına da matematik diyorlar bana sorsalar  vakit kaybı derdim 2+2=4 eder etse banane etmese banane hiç 2 olmadım ki ben hep 1 im sanki rakamlar havada uçuşuyor bense camdan dışarıya bakıp izlemeyi hayal kurmayı tercih ederim hafif yağan yağmur cama vuran damları sallanan ağaç dallarını havada uçuşan yaprakları izlemek daha güzel merdivenin altına sığınan şu kedi acaba açmı ya sarı ne kadar güzel tam bir sarman nasıl da ıslanmış titriyor zil çalsa tenefüste çıkıp sarsam ısıtsam çantama koysam sakince durur mu acaba sığsa da helenn kabul etmez ki etti diyelim ya ailesi varsa kardeşi annesi babası yada yada çocukları varsa yoksa aç mı acaba beslenme çantamda yemekte yok parada yok Veronica Veronica Veronicaaaa acaba açmı ne açı kızım tahtaya kalk diye bağırdı Ağata öğretmen . beni diyer aptallarla karıştırıyor ben okumayı yazmayı da 5 yaşındaydım biliyordum . 2+2 yimi bilemicem oooo çok korktum tekli  rakamları toplayıp çıkarınca hızını alamadı 2 basamaklı 3 basmaklılara geçti nereden bilsin zavallı Ağata öğretmen karakök sorsa onunda bilicem 😀 beni alt etmeye çalıştı o yazdı ben çözdüm o yazdı ben çözdüm derken zil çaldı farkında değil herkes bir ağızdan zilçaldııı öğretmenim diyince durdu ve git git git diye bağırdı bende gittim oh ve neredeyse altıma yapıcaktım çok sıkıştım . zaten giydiğim külotlu çorap hep düşüyor  külot yokki tutmuyor lastiklerinde gevşemiş  eve gidince yıkamadan diksem iyi olur . of ve of zil çaldı kedinin yanına gidemedim 😔 

koşarak sınıfa gidip camdan baktı  Veronica ama kedi yoktu kedi neredeydi ? zil çalalı 15 yada 20 dakika olmuştu ama Ağata öğretmen ortada yoktu sınıf kapısı açıldı herkes Ağata geldi diye ayağa kalkmıştı ama bir öğrenci gelmişti Veronica kim dedi ayağa kalktım hemen ne oldu ne oldu derken titremeye başladı Veronica kesin Ağata müdüre şikayet etti . Şu hayata bak adaletine bak tanrım zeki olsan suç aptal olsan suç keşke zorlamasaydım Ağata yı delirtene kadar uğraştım ya çek cezanı Veronica buradaki neki Helenn  duyunca kesin dayak ne uzun kolidormuş yürü yürü yürü yürü bitmedi bir ara durdu Veronica ayakları na baktı sağa sola baktı yanındaki öğrenci kız hadi hadi ne duruyorsun diye dürtüyordu Veronica şaşkın şaşkın etrafa bakıyordu duvardaki tablolara kupa dolabına kupaların üzerindeki yazıları okumaya başladı bitana çok görkemli büyük bir kupa vardı yüzme dalında birincilik ödülü gözlerini kapattı yüzünde bir gülümseme üzerinde su yeşili bir mayo siyah bir bone kafasının üzerinde fosforlu bir gözlük mayolu 5 kız hazır gözler kulaklar hakemin başlama düdüğünde ve Veronica gözlüğünü taktı hakemin kulak çınlatan yankılı düşük sesiyle havuza atladı kulaçları küçük ama hızlıydı bitiş noktasını görebiliyordu hadi hadi diyordu neredeyse bir kulaç kalmıştı ve şark Veronica da hayat durdu sanki yanağındaki acıyla sarsıldı gözlerini açtı sinirden adeta kıpkırmızı olan öğrenci Veronica yı sarsıyordu Veronica napıyorsun yanağım acıdı ne hakla tokat atıyorsun dedi kız çok korktum 5 dakikadır gözlerin kapalı kıpırdamadan duruyorsun çok korktum hemde geç kaldık diye bağırdı . Veronica ise sersem senin yüzünden kaybettim neredeyse kazanıyordum bir kulaç ya bir kulaç kalmıştı şampiyon olabilirdim ve sen buna engel oldun dedi öğrenci kız deli misin sen ne kulacı ne şampiyonu yürü hadi yürü diye çekiş giriyordu . Müdür ün odasının kapısına geldiler kapıyı vurup içeri girdiler müdür makam koltuğunda oturuyordu Ağata öğretmen ayakta duruyor du ve bu minikmi dedi müdür Veronica kafasını yere doğru eydi ve gözlerini ayakkabısına dikti  müdür yerinden kalktı Veronica ya doğru ilerledi ve saçlarını okşadı Veronica içinden iyi ki dün akşam duş aldım yapış yapış dı saçlarım diye için geçirdi söyle bakalım Veronica matematiği nasıl öğrendin neler biliyorsun diye sorunca Veronica derin bir oh çekti müdür gülümsedi ve bunda korkulacak birşey yok öğretmenin Ağata seni çok övgüyle anlattı hatta anlata anlata bitiremedi bende bu zeki çocuğu görmek istedim . Veronica melodik etkileyici olgun bir erkek sesi duyuyordu arada öğretmen Ağata nın da sesi geliyordu ama bir türlü kafasını toparlıyamırdu sesleri duyurdu ama anlamıyordu adeta bilmediği bir dilde konuşuluyordu başı dönmeye başladı gözleri karardı ve film koptu 😀 diye anlatıyordu halası Lena ya revirde gülümseyerek . Lena nasılsın kuzum dedi Veronica ya Veronica üç iki bir motoooorrr hala dedi kahkahayla iyim iyiyim dedi o sırada okul doktoru geldi nasılsın ufaklık dedi iyi dedi Veronica Lena ya dönerek çok çok bakımsız bir çocuk muhtemelen açlıktan bayılmış serumu bitince gidebilirsiniz birkaç tane gıda ve vitamin takviyesi yazdım bunları kullanırsa hiç bir şeyi kalmayacak . Serum bitmiş Veronica üzerini giydi Lena elinden tutdu doğru pizza yemeye dedi küçük haliyle orta boy pizza yı nefes almadan yedi adeta Lena gözleri dolu dolu Veronica yı izliyordu Veronica bittiiiii diye ayağa kalkıp kollarını kaldırdı ve zıplamaya başladı çok mutluydu birden durdu yüzünü bir hüzün kapladı Lena ne oldu kızım iyimisin dedi endişeli bir sesle iyiyim dedi zoraki gülümsemeyle Lena hadi dedi süprizim var biraz  yürüdükten sonra büyük bir ayakkabı masasına girdiler Veronica ya kırmızı içi kürklü sıcacık bir bot aldı . Annem dedi Veronica onada alırım kuzum dedi Helenn ede bir çizme ve ayakkabı aldı Lena . Eve geldiklerinde Helenn kapıyı açtı Veronica ya sıkıca sarıldı canım nasıl diye çok yapmacıktı çok güzel yemek kokuları geliyordu Veronica derin derin yemek kokularını içine çekiyor du karnı tok olmasına rağmen . Lena ben içeri girmicem işlerim var bunlar senin iyi günler de kullan dedikten sonra Veronica yı öptü ve gitti . Kapı kapanır kapanmaz çantaları açtı ilk çizmeyi denedi biraz yürüdü yatak odasına boy aynasında baktı baktı çıkarttı ayakkabıga koydu eskileri poşete attı ayakkabıları giyindi yine biraz yürüdü ve boy aynasında baktı inceledi çok güzel çok pahalı olmalı dedi . Veronica anne ne yemek yaptın dedi yaptım birşeyler işte git bak zıkkım lan dedi mutfağa gitti fırında tavuk pilav salata hatta tatlı bile vardı hiç bir anlam veremedi Veronica koca bir tabak tavuk ve pilav aldı masaya oturdu hızlı hızlı yemeye başladı Helenn her an kıza bilirdi nerdeyse bir aylık yemeği bir günde yedi masayı sildi tabağı nı yıkadı mutfağı toparladı odasına gitti üzerini çıkarıp astı dolabı toparlanmış dört soket çorap dört kilotlu çorap iç çamaşırları ooo herşey yeni ütülü yeni nevresimler açılmış odanın camı silinmiş halı değişmiş ilk olarak hemen bir kilot giyindi ve pijama takımları bı giydi üzerinden çıkardıklarını astı kilotlu çoraplarını yıkamak için banyoya gitti Helenn ne yapıyorsun diye seslendi Veronica önce bir yutkundu sonra hiççç çoraplarımı yıkıyacaktım dedi boğuk bir sesle sanki boğazını biri sıkıyordu Helenn sepete at yarın çamaşır yıkanacak ben yıkarım dedi Veronica sessizce odasına gitti saat daha 20:15  di bu bir kıyamet öncesi sessizlik gibi en iyisi Yatağa girip yorganı  kafama kadar çekip uyumak dedi  bu sakinlik ve huzur beni korkutuyor dedi ve yatağa girdi .


hayat gariplikler doluydu ben hayatı hiç anlamadım gerçek mi yalan mı düşme ben Rüya mı görüyorum bir çocuk ne  ne günahlar ya da günah işlemiş olabilir vicdan insanın neresindedir insanlar vicdanlarını kesirlerin altında mı taşır belki de delik teşekkürü vücutları o delik deşik ücretlerinde kaybetmişlerdir vicdanlarını giysilerle örtüyorlar dır vicdan açıklarını Tanrı nerede bazıları Tanrı gece yatağa girince huzurlu uyumak için okuduğu dua da mı işi düştüğünde yalvardı yakardın da mı çukura düştüğünde mi üzerinde çamur olduğunda mı





Eve adım attığından beri aslında herşey olması gerektiği gibiydi ama Veronica çok tedirgindi Helenni hiç böyle görmemişti ne olacağını tahmin edemiyor du bu huzurla uyuması gerekir ken içi içine sığmıyor nefes alamıyordu sağa dönüyor sola döndüyor  yok yok yok ne uyku ne huzur gözü bir saatte bir kapıda . vakit de geçmiyordu . hayal kurmak için uğraşıyor olmuyordu ve gün sabaha doğru dönüyordu hadi hadi güneş göster yüzünü derken  niyet güneş doğmaya başladı yataktan kalkmasına iki saat vardı . bu kadar saat geçtiyse iki saatte geçer dedi . Parmaklarının ucunda sessizce banyoya gitti elini yüzünü yıkadı mutfağa girdi iki parça ekmeğinin arasına tavuk ve patates koydu bir tanesini sardı diyerini tabağa koyup odasına gitti çantasını hazırlayıp yemeğini yedi üzerini giydi . daha okula bir saat vardı ama yinede çıkmak istedi ayakkabılığa yöneldi yeni kırmızı botları bulamadı dışarıya baktı karton ayakkabı poşetinde eskiler duruyordu ama yeni botları bulamadı dizlerinin üzerine yere oturdu taş kesilmişti  kıpırdayamıyordu bir süre yerde oturdu aklı çok karışıktı bir sürü olasılık vardı o mu bu mu derken sızan göz yaşlarını kollarıyla sildi ne sanıyordun Veronica dedi hadi kalk bir kaç saatlik mutluluk bile haram sana dedi eski botlarını giyindi okul yoluna doğru yola çıktı . Arnavut kaldırımlı dar bir yola girdi bu yol okul yolunu uzatıyordu o minik ayaklarıyla yere baka baka çok yavaş adımlarla ilerliyordu kafasının içi çok doluydu ve taşıyamıyordu kaldırım taşlarını saymaya başladı 10 a kadar sayıyor 10 dan gerisi yok kendini aptal gibi hissediyordu .

Bugün bir kaybedilişti başı belli ortası kayıp sonu meçhul bir gün dü neler yaşandı yolda ne öğrendi okulda koca bir boşluk . Son zil yine çalmıştı her son zilde içim sızlıyor Tanrım yine o soğuk bomboş eve ve yanlız lığıma gidiyorum . şu hayal Dünyam da olmasa ben neyapardım . Tanrım senle konuşmak delilik mi ? çok merak ederdim bir gün peder Huan a sormuştum yanlızlıkla ilgili peder kimse yanlız değildir insanı koruyan melekler var  İsa var en önemlisi Tanrı var demişti . yoksa kendini yanlız mı hissediyorsun ? hissetme ne zaman kendini yanlız hissedersen Tanrıyla konuş o seni hep dinler demişti . ama ama çok küçük bir çocuğum ben Tanrı hep beni dinlemez ki başka insanlar çocuklar var . ya meşgul se ya beni dinlemezse ben yine mi yanlızım ? Tanrım senden büyük bir dileğim var .en mutlu günümde ölmek acısız yüzümde gülümseme ile çok mutlu olmak istiyorum Tanrım of ya of hep beni buluyor aksilikler yine montumun fermuarı takıldı hava buz gibi yağmur yağıyor

hayat gariplikler doluydu ben hayatı hiç anlamadım gerçek mi yalan mı düşme ben Rüya mı görüyorum bir çocuk ne  ne günahlar ya da günah işlemiş olabilir vicdan insanın neresindedir insanlar vicdanlarını kesirlerin altında mı taşır belki de delik teşekkürü vücutları o delik deşik ücretlerinde kaybetmişlerdir vicdanlarını giysilerle örtüyorlar dır vicdan açıklarını Tanrı nerede bazıları Tanrı gece yatağa girince huzurlu uyumak için okuduğu dua da mı işi düştüğünde yalvardı yakardın da mı çukura düştüğünde mi üzerinde çamur olduğunda mı





Eve adım attığından beri aslında herşey olması gerektiği gibiydi ama Veronica çok tedirgindi Helenni hiç böyle görmemişti ne olacağını tahmin edemiyor du bu huzurla uyuması gerekir ken içi içine sığmıyor nefes alamıyordu sağa dönüyor sola döndüyor  yok yok yok ne uyku ne huzur gözü bir saatte bir kapıda . vakit de geçmiyordu . hayal kurmak için uğraşıyor olmuyordu ve gün sabaha doğru dönüyordu hadi hadi güneş göster yüzünü derken  niyet güneş doğmaya başladı yataktan kalkmasına iki saat vardı . bu kadar saat geçtiyse iki saatte geçer dedi . Parmaklarının ucunda sessizce banyoya gitti elini yüzünü yıkadı mutfağa girdi iki parça ekmeğinin arasına tavuk ve patates koydu bir tanesini sardı diyerini tabağa koyup odasına gitti çantasını hazırlayıp yemeğini yedi üzerini giydi . daha okula bir saat vardı ama yinede çıkmak istedi ayakkabılığa yöneldi yeni kırmızı botları bulamadı dışarıya baktı karton ayakkabı poşetinde eskiler duruyordu ama yeni botları bulamadı dizlerinin üzerine yere oturdu taş kesilmişti  kıpırdayamıyordu bir süre yerde oturdu aklı çok karışıktı bir sürü olasılık vardı o mu bu mu derken sızan göz yaşlarını kollarıyla sildi ne sanıyordun Veronica dedi hadi kalk bir kaç saatlik mutluluk bile haram sana dedi eski botlarını giyindi okul yoluna doğru yola çıktı . Arnavut kaldırımlı dar bir yola girdi bu yol okul yolunu uzatıyordu o minik ayaklarıyla yere baka baka çok yavaş adımlarla ilerliyordu kafasının içi çok doluydu ve taşıyamıyordu kaldırım taşlarını saymaya başladı 10 a kadar sayıyor 10 dan gerisi yok kendini aptal gibi hissediyordu .

Bugün bir kaybedilişti başı belli ortası kayıp sonu meçhul bir gün dü neler yaşandı yolda ne öğrendi okulda koca bir boşluk . Son zil yine çalmıştı her son zilde içim sızlıyor Tanrım yine o soğuk bomboş eve ve yanlız lığıma gidiyorum . şu hayal Dünyam da olmasa ben neyapardım . Tanrım senle konuşmak delilik mi ? çok merak ederdim bir gün peder Huan a sormuştum yanlızlıkla ilgili peder kimse yanlız değildir insanı koruyan melekler var  İsa var en önemlisi Tanrı var demişti . yoksa kendini yanlız mı hissediyorsun ? hissetme ne zaman kendini yanlız hissedersen Tanrıyla konuş o seni hep dinler demişti . ama ama çok küçük bir çocuğum ben Tanrı hep beni dinlemez ki başka insanlar çocuklar var . ya meşgul se ya beni dinlemezse ben yine mi yanlızım ? Tanrım senden büyük bir dileğim var .en mutlu günümde ölmek acısız yüzümde gülümseme ile çok mutlu olmak istiyorum Tanrım of ya of hep beni buluyor aksilikler yine montumun fermuarı takıldı hava buz gibi yağmur yağıyor


kapına bağladığın köpeğin zincirini koparıp kaçtıysa bir daha kapına bağlama derler sen kaçtın ben peşinden geldim sen kaçtın ben peşinden geldim her geri bağladığımda bir düğüm fazla  atsam da yine kaçtın

sende bende çoktan anlamıştık aslında ne senden bana dost ne de benden sana düşman olurdu bazen sorguluyorum kendimi köpek köpeğimi sever diye ben nerede bir sokak köpeği görsem hep kendime yakın görüyorum seviyorum ben köpek miyim bilmiyorum kime sormam gerekiyor ki