Yanlış Batılılaşmanın Eşiğinde Bir Karakter: Seniha
Geçmişten günümüze kadar yanlış batılılaşmanın tesirlerini sürdürmekteyiz. Her ne kadar batının iyi huylu yönlerini almamız gerektiği Tanzimat'tan itibaren nesilden nesile aktarılmış olsa da, yanlış batılılaşma benzeri pürüzler edebiyat alanında da bizi buhrana uğratmıştır. Yanlış batılılaşmanın tabiri ise; batının vücudunu alıp beynini almamaktır. Sistemde pek çok değişim yapılmak istenir, fakat zihniyet aynı kaldıktan sonra değişen hiçbir sistem bir adım öteye taşınamaz. Yani kelimenin tam manasıyla batının yobazını taklit etmektir. Avrupa'nın bilim ve tekniği yerine karanlık yüzünü alan Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti; doğunun da zevke düşkünlüğünü, vurdumduymazlığını almış ve ortaya bir kültür karmaşası çıkmıştır.
Batı her daim tek boyutlu olarak örnek alınıp taklit edilmişti. Bu tek boyutlu taklit; genel olarak cinsellikten, şekilcilikten, kıyafetten vb. ibaret olmuştur. Fikrimce bu taklidin asıl nedeni islam coğrafyasında sıkışıp kalan bu yeni neslin bireysel cinselliğini yaşayamamasıdır. Doğunun islam baskısıyla büyüyen ve özgürlüğü arzulayan bir toplumun uçkuru, batı medeniyetini taklit ederek açılmaya çalışılmıştır. Buna bağlı olarak eğer dikkat edecek olursak batı kavramı ele alınırken her şeyden evvel "ahlak" ve "ahlaksızlık" konularına değinilmektedir. Çünkü topluma dayatılan, batının cinsel anlamda tüm tabularını yıktığı ve özgürlüğün doruklarına ulaştığıdır. Eğer mantıksal bir perspektifle konuyu ele alırsak bu düşünce anlayışının topluma daha çekici geldiği hakkında hemfikir olabiliriz.
Tanzimat Edebiyatı okuyucuları da farkındadır ki "züppe" ve "alafranga" tiplemelerle önce alaya alınarak yanlışlığı vurgulanan bu konu, daha sonrasında doğru alafrangalık üzerinden ele alınarak eğitici birçok eser meydana getirmeyi sağlamıştır.
Kiralık Konak romanında yanlış batılılaşmanın eşiğinde olan alafranga bir karaktere ruh veren "Seniha" isimli kahramanı ele alacağım...
Seniha, batılılaşmayı yanlış değerlendiren, bir an önce modernleşmeye ve gösterişli olmaya çalışan ama aynı zamanda Naim Efendi ile dedesi arasında kuşak çatışması yaşayan bir görüntü yansıtmaktadır. Seniha'nın tabiatında alaycılık ve şuhluk ön plandadır. "Asır sonu" olarak da tabir edilen şımarık bir kızdır. Romanda iki çeşit Seniha vardır: Birincisi başka insanlara benzemeyen, kişiliği kendine özgü olan "birey" Seniha; ikincisi ise olumsuz bir örneğe benzemeye çalışan ve dolayısıyla bir "tip" olan Seniha. Eğer Seniha için "Yanlış batılılaşmanın vücut bulmuş hali." dersem yanılmış olmam. Çünkü her ne kadar bulunduğu yerde var olan diğer insanlardan daha geniş ufka sahip olsa da, sonuçta ayak uydurması gereken toplum ve dönemin şartları apaçık ortadadır.
Seniha, doğu toplumunda her genç kızın hayalini kurduğu fakat toplumsal etkenlerin buna engel olduğu hayatı istiyordu. Seniha tam anlamıyla tüm dünyayı ve dünyanın içindeki her şeyi isteyen bir kişiliğe sahipti. Genelde kendini bir tiyatro oyununun başrolü gibi görüyor, ki rol kesme konusunda da ne kadar istekli ve başarılı olduğunu da gözler önüne seriyordu. Kafasında kurduğu mükemmeliyet anlayışını hayata geçirmek istiyordu ve bunun en kestirme yolu onun için zengin koca ya da zenginlikti. Ailesini, ahlâki normları da buna engel görmüyordu. Fakat ailesini, kendi zevkleri için ezip geçse de başı sıkıştığı ilk anda ailesinden yardım istemekten de kaçınmıyordu. Varsayımda bulunacak olursam; Seniha'nın bahsettiğim bastırılmış duygularla, özgürlüğünün kısıtlanmasıyla ya da arzuladığı hazları yaşayabilmekle alakalı problemleri yok. Hatta Seniha Büyükada'da Faik Bey ile evlilik dışı bir birliktelik yaşar. Servet Bey'e de bu konu hakkında isimsiz mektuplar gelir ve Servet Bey bu yazılanlara itibar etmez. Servet Bey'e göre Seniha'nın yaşadığı bu birliktelik değil, gelen isimsiz mektuplar ahlak dışı hareketlerdir. Problemin asıl sebebi ise Seniha'nın küçük yaştan itibaren çok şımartılarak yetiştirilmesidir.
Bireyin iç dünyasına hitap eden bir konunun, bir kadın üzerinden ele alınması Türk Edebiyatı'nda ve nispeten bende çok derin izler bırakmayı başarmıştır. Toplumumuzda kadınların ruhsal açıdan neler istediği ve hissettiği hiçbir zaman önemsenmemiştir. Bir kadının çevresinde onu yargılayacak, toplumsal kuralları dikte edecek ve buna göre davranması gerektiğini dayatacak onca insana rağmen Seniha bir nevi taklitten ibaret bile olsa içinden geldiği gibi, etrafında olan biteni kulak ardı eder, göz yumarcasına bir tavır sergileyerek kendi tutkularını hayatının merkezine almaktadır. Eğer Seniha'nın davranışlarına bir anlam yükleyecek olursam diyebilirim ki; Seniha yasak olana haz duymakta ve vahşi bir hayvan gibi ona saldırmak istemektedir. Yanlış batılılaşmanın eşiğinde bocalayan Seniha yaptıklarından hem haz almakta hem de büyük bir sıkılganlık duymaktadır.
İnsan doğasına yasak olduğu dayatılan hangi olguyu gerçekleştirmek zevk vermemiştir ki... Batı adı altında anılmış, insanın bilinçaltına yapılması yanlış olarak kodlanan her duygu tabiatımızın birer parçasıdır. Seniha'ya zevk veren tüm yasak duyular, toplum tarafından bastırılmış cinsel dürtülerdir.
Seniha şımartılarak yetiştirildiği aileye aldırış etmeden, toplumla çatışma haline bürünmeden sadece eğleniyor, içinden geldiği gibi yaşıyordu. Seviyor, sevişiyor, aşık oluyor, bazen hayal kırıklığına uğruyor, kimi zaman kendisiyle çatışıyor ve büyük bir duygu karmaşasının ortasında can çekişiyordu. Herkes başka bir Seniha çizerken, Seniha yaşadığı vücuda ruh veriyor, tutkularıyla yozlaşıyordu.
"Fakat, Seniha (tüm bunlara rağmen) sadece güzel ve süslü idi..."
Okudum, güzel bir anlatı. Lakin yazılarda paragraf kullanmak daha güzel olacaktır. Paragrafsız anlatılar sıkıcı ve okuyucuyu kaçırıcı etkiye sahip olabiliyor. Naçizane bir görüş. Sevgiler.