Advertisement Tracker

Samimiyetiyle Sarıp Sarmalar: This Is Us Dizisi

Samimiyetiyle Sarıp Sarmalar: This Is Us Dizisi
  • 3
    0
    0
    0
  • This Is Us dizisini nasıl kolaylıkla anlatacağımı bilmiyorum. Bir yazıya hiçbir şey bilmeyerek başlamak pek de akıl kârı olmamalı. -Belki sığ bir bakış açısı olabilir- Tıpkı doğduğumuzda her şeye sıfırdan başlamamız gibi… Gerçekten sıfırdan mı başlıyoruz? John Locke’ın dediği üzere insan zihni doğuştan boş bir levha mıdır? Yoksa henüz doğmadan önce gerçekleşen olaylar ve yaşantılarla mı doludur? This Is Us’ın üçüz kardeşleri Kevin, Kate ve Randall Pearson‘ı incelersek bu sorunun cevabı konusunda birden fazla fikre ulaşabiliriz. 

    Dünyanın en güzel çifti diyebileceğimiz Rebecca ve Jack Pierson‘ın evlenmesinin ardından üçüzleri dünyaya gelir. Ancak aralarından biri dünyaya geldiği gün gözlerini yumar. Sevmek için kalplerinde üç boş köşe açan çiftimizin bir köşesi boş kalır. Onlar da bu sevgiye ihtiyacı olduğunu gördükleri ilk bebek olan Randall’ı o köşeye yerleştiriverirler. Bir çeşit peri masalı olarak ilerleyen hikâyenin bir masal gibi olmasının nedeni hiç sorun olmaması ya da herkesin mutlu olması değildir. Eğer ki dünya üzerinde hiç kimseyi görmeden, hiç kimseyle etkileşime geçmek zorunda kalmadan bir yaşam sürdürmek mümkün olsaydı her şey çok kolay olabilirdi.

    Üçüncü sezonunu yarıladığımız This Is Us’ın her bölümünün bitiminde bir dizinin nasıl bireysellik konusunda daha fazla ayrıntıya girebileceğini düşünüp, “kesin yakında biter” diye kendi kendimize konuşurken dizinin inanılmaz derecede zekice yazılan senaryosu sayesinde asla bitmeyeceği kararına varabiliriz. Her bir karakter hakkında birer kitap yazılabilecek kadar ince düşünülen senaryoda Kate (Chrissy Metz), Kevin (Justin Hartley), Randal (Sterling K. Brown), Rebecca (Mandy Moore), Jack (Milo Ventimiglia) ve diğerlerinin gerçekten birer canlı kanlı insan olduğunu ve yaşamlarını kurgusal olarak devam ettirseler de bir süreklilikleri olduğunu kemiklerinize kadar hissedebilirsiniz. Bu süreklilik ve dönüşüm asla yavan olmamakla birlikte neden sonuç ilişkisine dayalı olarak gerçekleşiyor. Her bir hareketlerinin, her bir mimiklerinin, davranış ya da kararlarının binlerce sonucunun neredeyse her birini dizide izleyebilirsiniz. İzlerken gözünüzde büyütmediğiniz, hatta fark bile etmediğiniz her bir ayrıntı sizi ilerleyen bölümlerde eninde sonunda yakalayacak ve zihninizin aydınlanmasına neden olacaktır.

    Tamamen yaşamın kendisini izlediğimiz This Is Us’ın bize vaadettiği şey, bir ailenin geçmişinin her köşesini ve o zamanlar verdikleri kararların şimdiki zamanda yol açtığı durumlardan ibaret. Şimdiki zamanı izlerken, geçmişte yaşananların zaman çizgisindeki ve aile bireyleri üzerindeki kalıntılarının asla silinmediğini gözlemleriz. Eğer ki dizide en mükemmel karakteri seçmeye çalışırsak, bu karakteri bulamayız. Çünkü insanlar mükemmel değildir. Kate, bunalımlarını yemek yiyerek bitirmeye çalışan ve hayatını bu yolla daha da kötü bir hale sokup sonsuz döngüye giren biridir. Kevin, her ne kadar muhteşem bir ailenin çocuğu olsa da bir birey olarak insan ilişkilerinde anlamlandıramadığı şeylerin tutsağı haline gelen ve anlamadığı için de kendini henüz bulamayan biridir. Randall, aileden farklı genlere sahip olduğu için toplum tarafından durmadan ötekileştirilen, var olduğu yeri çok sevse de ait olduğu yeri bulmaya çalışan biridir. Rebecca, ebeveynlerinin ona dayattıklarından kaçabilecek ve tamamen en baştan kendini yaratabilecek kadar güçlü, ama hayat arkadaşı Jack gidince yarım kalan cesur bir kadındır. Ve her bölüm izleyicilerini ağlatma kabiliyetine sahip olan Jack, bir cümleye sığdırılamayacak kadar karmaşık ve bir o kadar da hayran olunabilecek bir adamdır.

    This Is Us’ın karakterlerinin her birine ayrı ayrı bağlanabilir, her birine hayran olabilirsiniz. Her birinin davranışlarında kendilerine göre mantıklı ve sizleri ikna edebilecek güçlü nedenler bulunuyor. Kimse Deeja’nın neden sert bir kız olduğunu soramaz. Çünkü cevabını dizi size anlatmadığında dahi oyuncuların bakışlarından, mimiklerinden sezebilirsiniz. Diğer bir deyişle dizi, aynı durum içerisinde olan insanların aslında birbirinden tamamen farklı olabileceğini bizlere anlatarak yalnızca yüzeye bakan gözlerimizden kurtulmamıza yardımcı oluyor. Aynı zamanda Rebecca’nın neden Miguel ile birlikte olduğunu; Randall’ın neden anksiyetesinin olduğunu; Toby’nin neden bacağını sallayıp durduğunu; Kevin’ın neden babasının konusu açılınca hayatının durduğunu; Kate’in hayatının neden sonsuz döngü içinde olduğunu sorgulamanıza da gerek yoktur. Paragrafın başına dönmemiz gerekirse, herhangi bir dizide herhangi bir karaktere bağlanma nedeniniz, hayatınızda ona benzer bir parçanın yer almasıdır. Ama This Is Us’ta asıl neden asla bu değil. O karakteri doğruları ve yanlışlarıyla seviyoruz, çünkü onları anlıyor ve hissediyoruz. Çünkü kendilerini bizlere anlatabiliyorlar ve bu konuda asla hayal kırıklığına uğratmıyorlar. Empati yeteneğinizin on kat kadar gelişmesine neden olabilecek olan This Is Us, dünya üzerinde yaşayan milyarlarca aileden yalnızca birini anlatıyor. Ve siz ister istemez insanlığa karşı ilgi duymaya başlıyor ve kimsenin basit olmadığını anlıyorsunuz. Böylece biriyle etkileşime geçerken aklınızca milyonlarca şimşek çakıyor. Belki bir psikologa dönüşmeyeceksiniz, ama daha fazla analiz peşinde olmadan da geçemeyeceksiniz.

    Sona yaklaşmak gerekirse, This Is Us’ın sizde uyandıracağı hisler -eğer ki dizinin içine çekilecek kadar şanslıysanız- tarifsiz olacaktır. Rebecca ve Jack ile aşkı yeniden hissedebilirsiniz ve umut duygusu sizi sarabilir. Randall ile birlikte aidiyet konusu üzerinde düşünebilir ve o her çabaladığında ya da ağladığında sizin de onunla birlikte ayağa kalkmak isteyebilirsiniz. Kevin ile birlikte hayatınızın ortasında olan ama daha önce hiç keşfetmediğiniz şeylere yeniden göz atabilirsiniz. Kate ile birlikte pişmanlıklarınızdan ve kendinizden kaçmamayı -her ne kadar o tam olarak öğrenemese de- öğrenebilirsiniz. Ya da dizinin yaratıcısı Dan Fogelman’a şükrederek ve elinizde peçete kutusuyla ağlayarak This Is Us’ı izlersiniz.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.