Yazıya başlamadan şunu belirtmek isterim ki bu yazıyı okumadan Bohemian Rhapsody belgeselini izlemeniz şiddetle tavsiye edilir.
Yaptığı döneme göre aykırı müzikler ve enstrümanları değişik şekillerde kullanmasıyla dönemin en popülerlerinden birisiydi Queen grubu. Ben bugün ki yazımda sizlere Queen’den çok Freddie’nin yaşadığı ilişkilerden bahsedeceğim. Özellikle Freddie’nin vefat ettiği zamanlarda mirasinin birçoğunu Mary Auistine bırakması diğer grup üyeleri ve dinleyenleri tarafından çok konuşulmuştu. Peki kimdir bu Mary Austin derseniz sizlere ufaktan şöyle anlatalım. Grubun en sevilen şarkılarından (benim de favorilerim arasında :)) olan “Love Of My life” şarkısı Mary Austine yazılmış…
Mary Austin fakir bi ailenin kızıdır. Okulunu bırakıp kendisi bir mağazada çalışıp ailesine bakıyordur. Mary rastgele gittiği bir rock konserinde bir gitaristle tanışıyor ve bu gitarist ilerki yıllarda kim oluyor tahmin edin lutfen. Tahminlerde bulunduysaniz devam ediyorum. Tanıştığı kişi ilerki zamanda Queen grubun gitaristi olan Brain May oluyor. O zamanlar Freddie ortada olmuyor tabii. Grup kuruluyor ve sık sık şarkılar adına toplantılar düzenleniyor. Şarkı sözlerini çoğunlukla Freddie yazıyor. Müzik kariyeri olmadan önce de sözler yazdığını “Bohemian Rhapsody” adlı hayatını anlatan belgeselde görmek mümkün. Yine grupla düzenlenen bir toplantida Brian yanında Mary Austini de getiriyor ve ilk görüşte Freddie Mary’den etkileniyor. Sık sık çalıştığı mağzaya gidiyor. Bundan sonrasındaysa ona çıkma teklifi ediyor ve onların bile tahmin edemeyeceği aşk, sevgi demenin bile basit kalacağı bir ilişki başlamış oluyor.
Freddie her gittiği turne,konser ve gezide Austin’i de yanında götürüyor ve her anını onunla geçirmek istiyordu. Ve bunun için ona evlenme teklifi ediyor ona deliler gibi aşık olan Mary’nin vereceği karar çok zor olmuyor. Mercury bu donemde ona Love Of My Life şarkısını yazdığı söyleniyor. Her şey güzel gidiyorken ters bişeyler olmasa zaten şaşırırdık değil mi? Yazan kaynaklara göre Freddie’nin hareketli cinsel hayatı ve cinsel kimliğini keşfetmesi sonunda ilişkilerini acıklı bir şekilde bitirmek zorunda kalırlar. Fakat bu onlar için demek olmaz ki bir daha görüşmeyecekler. Bu kısımlar belgeselde çok güzel anlatılmıştı. Freddie Mary’nin gidişinden sonra dağılması kendine bir şeyleri yapacak kuvvet destek bulamaması, kendini dağıtması ve her hareketinde ondan bir destek beklemesi... Evinin yakınında Mary’e bir ev bile aldırıyor ona olan sevgisi ve onsuz yapamaycağı. Röportajlarının çoğunda sık sık Mary hakkında sorular gelmeye başlıyor Freddie ise hepsine gayet net cevaplar veriyordu. Onun yerini kimse dolduramaz çünkü bu imkansız diyordu. Öyle temiz öyle içten duygularla seviyordu onu.
Hayatın her zaman devam ettiği gibi zaman akıyor ve hayat yine devam ediyordu. Mary Freddie’den sonra evlendi hatta 2 çocuk annesi oldu. Freddie bu çocukların vaftiz babası oldu.
Hayat Freddie için de devam edicekti tabii ki de. Daha sonrasinda Mercury bir eşcinsel bir gece klübünde Jim Hutton adlı beyfendiyle karşılaşıyor. Ona birşeyler ısmarlıyor fakat Hutton onun ünlü olduğunu biliyor ve içkiyi reddediyor daha sonrasinda aradan seneler geçtikten sonra yeniden karşılaşıyorlar bu sefer içkiyi geri çevirmeyen Hutton ve Mercury ilişkisi böyle başlamış olduğu söyleniyor.
Freddie aids hastalığına yakalandığında Jim’e bunu açıkça söylüyor hatta isterse evi terkedip gidebileceğini de belirtiyor fakat onu yarı yolda bırakmayıp onunla ölene kadar vakit geçirmeyi tercih ediyor. Freddie’nin son dönemkerinde beraber kedi sevip uzak sessiz sakin bi hayat yaşıyorlar…
Kaynak: milliyet.com.tr
vikipedia
cok zevkliii okumasiii dostikim armagan caglayan gibi