Uyanmış genç sorgular nitelikte hayatı tekrardan ‘niye, neye uyandım ki ben yine’ herşey anlamsızdı zaten. Hiçbir şey eskisinden farklı değildi. Kendi kendine düşündü. Düşünceleri eksik kaldı ve yine o sesi duydu içinden ‘niye, neye uyandım ki ben yine…’
Gün su gibi geçmişti aslında ve yine aynı yastığa başını koyduğunda genç ‘Bu kadar fedakarlık yaptım bugün, kime ve neye? Değer miydi acaba?’ geceyi sorgulayarak geçiriyordu genç. Herşey ilerlesin ve bir an önce bitsin istiyordu çünkü netliğe hasret kalmıştı uzun zamandır.
Bu düşüncelerle günlerini eksiltmişti genç. Ömründen ömür gitmişti. Ayna tutsaydı her bir gününe değişen pek bir şeyin olmadığını farkedecekti aslında. Oysa artık yaşı yirmi beşti. Ermiş ve hatta artık geçmişti aklının en kemale erdiği yaşı!
Kim bilir nasıl sona erecekti hayatı. Bu düzensiz ama düzenli gibi gözüken saçmalıklarla yaşamaya devam mı edecekti ? Yoksa uçurumun kenarından kendi benliğini çekip kurtacakmıydı? Merak ediyor, sorguluyor fakat kendini bir türlü icraat yaparken göremiyordu genç.
Bu düşünceler içerisinde şuana kadar yaşadığı herşeyi kaleme almaya karar vermişti genç. Hayatında ki artılarla eksileri yazmak istiyordu. ‘bir karşılaştırma yapayım’ diye fısıldadı. Herşeyi sanki buna bağlamıştı. Tek çıkar yol bumuydu acaba.
Geçmişten geleceğe yön verecek olan şey bu kadar basit miydi? Herşeyi yazmak yeterli olacakmıydı?
Horny dilemma (azgın ikilem) içerisinde kalmaktan daha iyi geliyordu kulağa çünkü artık bir hedefi vardı gencin. Geleceğini geçmişin artı ve eksilerinin izinden çizecekti…
Geçmişin izlerini kaleme alan genç ‘herşey bir saçmalıktı bende saçmaladım’ diyerek alay etti geçmişiyle oysa geçmişi, feleğin sillesi gibi her an gerçekleri yüzüne çarpacak niteliktedir.
Geçmişin karmaşık olayları arasında kendini bulan genç, kendisinden çalınmış duyguların izlerini sürmenin geleceği için önemli olduğunu biliyordu. Babalık duygusunun eksikliğini daha doğrusu yokluğunun eksikliklerinin farkındaydı fakat bu duygunun çözümü yoktu.
Çözüme kovuşmayan bir duygunun ardından, yokluğun kendisine ve çevresine olan etkilerinin peşinden gitmeyi düşünüyordu fakat artık geçmişte kalmış ve sadece kendisine değil aynı zamanda tüm çevresine eziyet eden bu yokluğu hatırlamak bile istemiyordu.
Çözüme kovuşmayan ikinci bir duygunun ardından genç iyice hayal kırıklığı uğradı. ‘Belki de iyi anılarım üzerinden bir geçmiş turu yaparsam daha iyi olur’ diye mırıldandı. Kendisini en çok etkileyen aşkının ortasında buldu. Oysaki acısının izleri halen kalbindeydi.
Bu aşk acısı depreminin etkisi geçmişti belki ama yıkıntıları hala kalbinin derinliklerindeydi. Genç hayal kırıklığına uğramış bir edayla ‘her mutluluğun sonu acı ile bitmiş’ diye düşündü. Yastığın üzerine başını yaslarken gözleri gökyüzünde ki yıldızını arıyordu.
):