Herkese merhabalar;
Bugün sizlere benim oynamaktan çok zevk aldığım ve hikaye anlatımı olmasa bile derin bir hikayeye sahip olan Dark Souls'un hikayesini (lore) inceleyeceğiz.
Dark Souls'un ilk oyunu 2011 yılında çıkışını gerçekleştirdi ve 2018 yılında REMASTERED versiyonu ile tekrar piyasaya sürüldü. FromSoftware tarafından yapılan oyun zorluğu ile o kadar çok ün saldı ki soulslike isminde bir katagorinin oluşmasını sağladı. Bugün sizinle oyunun herkes tarafından bilinmeyen ilgi çekici hikayesini paylaşacağım.
Dark Souls hikayesini oyuncunun gözüne sokmaz hatta çoğu zaman bizim bu hikayeyi kendi düşüncelerimizle doldurulmasını ister. Bu sebeple çoğu hikayede ki boşluğu oyunu sevenler kendi teorileriyle doldurur. Oyunda NPCler ile karşılaştıkça ve diğer karakterlerle konuştukça ilerleyen bir hikaye görürsünüz. Ayrıca bulduğunuz itemler o eşyaya sahip olan karakterlerin ya da bağlı oldukları bölgelerle ilgili bilgiler verir.
''Kadimlerin Çağında,
Dünya oluşmamıştı henüz, sisle kaplıydı her yanı
Gri kayalıklar, uluağaçlar ve ölümsüz ejderhalarla
Sonrasında Ateş geldi
Ve Ateşle birlikte İhtilaflar. Sıcak ve soğuk, yaşam ve ölüm, ve elbette… Aydınlık ve Karanlık.
Sonra, Karanlıktan, Onlar geldi
Ve alevlerin içinde Lord Ruhlarını buldular
Nito, ilk ölü
Izalith Cadısı ve onun kaos kızları
Günışığı Lordu Gwyn ve onun sadık şövalyeleri,
Ve sinsi cüce, kolayca unutulmuş olan
Lordların Gücüyle, ejderhalara meydan okudular.
Gwyn’in kudretli yıldırım okları taş pullarını birbirinden ayırdı
Cadılar görkemli alevfırtınaları dokudu,
Nito ise ortaya ölüm ve hastalık saçtı
Ve Pulsuz Seath kendi ırkına ihanet etti ve ejderhalar yok oldu
Böylece başladı Ateş Çağı
Ama yakında, alevler sönecek ve geriye sadece Karanlık kalacak
Şimdi bile geride sadece korlar var, ve insanların tek gördüğü şey ışık değil, bitmeyen geceler
Ve canlılar arasında, Karaişaret ile damgalanmış lanetliler''
Dark Souls evreninde bir döngü mevcut. Krallıklar yıkılır, çağlar gelir ve geçer, ateş söndükçe zamanın sonu gelir, ateş yeniden canlandıkça zaman da yenilenir. Bu döngü ilk ateşe bağlıdır. İlk ateş ejderhaların devrini sona erdirip yaşamı başlatan şeydir. Sıcağı ve soğuğu, yaşamı ve ölümü ve tabii ki de ışığı ve karanlığı getirmiştir. Bunlar Ateş ile paraleldir. Ateş sönmeye yüz tuttukça yaşam ve ölüm farklı hal almaya başlar ve Ölümsüzler yani Undead'ler ortaya çıkar. Ateşin tamamen söndüğü Karanlık Çağ’ın başı, sonsuz gecelerle, her yerde olan Undead’lerle, zaman, mekan ve gerçekliğin bozulmasına, insanların canavarlaşmasına, dünyanın karanlık ile kaplanmasına ve Tanrıların güçlerini kaybetmesine sebep oldu. Bundan kaçmak ve Ateş çağını uzatmak amacıyla kudretli ruhların taşıyıcıları kendilerini Ateşe teslim ederek bu çağı uzatmak zorundadırlar. Eğer bu yapılmazsa, İlk Ateş kaçınılmaz olarak sönecek ve Karanlık Çağ başlayacak.
Kudretli Lord Ruhları İlk Ateş’ten alındı ve ejderhaları yenmek, yeni krallıklar kurmak için kullanıldı. Ruhlar birbirinden ayrılamayacak şekilde Ateş'e bağlandı. Ruhlar hayat, hayat ise ateştir. Ateş ve Ruhlar olmadan, yaşam olamaz. Kudretli bir ruhun taşıyıcıları, kendilerini İlk Ateş’e bağlayanlar, Lordlar olarak adlandırılır, ve ateşi kendi ruhlarıyla tekrar kıvılcımlandırarak, yaşamı ona geri döndürürler. En sonunda, bütün yaşamın İlk Ateş’e döneceği barizdir, ve her ne olursa olsun, Ateş Çağı kesinlikle sonlanmış olacaktır.
Lordlar uzun süre Ateş'e bir şeyleri feda etmeden Ateş çağını devam ettirmeye çalıştı ama başarısız oldular. İlk Ateş Çağı’nda, Izalith Büyücüsü İlk Ateş’in bir kopyasını yaratmak için kendi büyücülüğünü ve özel ruhunu kullandı ama başarılı olamadı. Başka bir İlk Ateş yapmaktansa, Kaos’un Çarpık Alevi’ni oluşturdu. Kendini ve kızlarını birer şeytana dönüştürerek, yaşamda bozukluklar meydana getirdi. Gwyn ordusunu toplayıp bu şeytanlarla çarpıştı, ve sonunda onları geri püskürterek Bed of Chaos’a kilitledi. Ateş Çağı’nın neredeyse bittiğini bilen Gwyn, çağlar öncesi sürüngen Kral Arayıcı Frampt’ın rehberliği altında Karanlığı püskürtmek için kendisini İlk Ateş’e sundu. Alevler yeni yaşamın etkisiyle dalgalanırken, Gwyn’i takip eden şövalyeler alevler tarafından yandı ve şimdi yeryüzünde, gördüğü herkese saldıran Karanlık Şövalyeler'e dönüştüler.
İlk Ateş’le birleşmek için ayrılmadan önce, Gwyn ruhunun parçalarını takipçilerine ve dostlarına verdi. Bunlar Ornstein, Gough, Ciaran ve Artorias, onun ejderhalara karşı dövüşen en güçlü 4 şövalyesi, ejderhalara ihanet edip savaşta kritik bir rol oynayan ve Dük ünvanını alıp araştırmasını yürütmek için Grand Archive (Büyük Arşiv)’ı kurma iznini alan Pulsuzejder Seath, ve Undead şehrini yöneten New Londo’nun Dört Kralı. Bir süre sonra, başka bir ilkel yılan insan krallığı Oolacile’in insanlarını karanlığın içine dalmaları ve kadim insanın mezarını yeryüzüne çıkarmaları için ikna etti. Onların yaptıklarıyla ya da başka yollarla, kadim insan Manus yeniden canlandı. Canlandıktan sonra deliliğe kapıldı ve vahşi Humanity’si (İnsan formunu korumayı sağlar) insanları iğrenç yaratıklara dönüştürdü. Manus, Hiçliğin Babası, sürekli olarak Karanlık yaymaya başladı ve Hiçlik’in büyüme hızını arttırdı. Ve eğer yenilmeseydi, erken bir Karanlık Çağ başlatacaktı. Yenilmiş olsa bile, Oolacile Hiçlik’e karşı yenildi ve sonuç olarak unutuldu. Ve şimdi bu topraklarla ilgili geriye sadece Oolacile Prensesi kaldı.
Gwyn’in en genç oğlu Gwyndolin, Kral Arayıcı Frampt ile birlikte Gwyn’in kumandası altında insanlara önderlik eder. Birlikte, içlerinden birisi Asylum Şeytanı’nı öldürüp kaderini gerçekleştiren seçilmiş kişi olur umuduyla sayısız Undead’e ev sahipliği yapması için dev sığınaklar inşaa ettiler. Undead’ler Uyanış Çanları’nı çalıp, Lord Kazanı’nı (Lordvessel) ele geçirip, Gwynn’in Ruhunu taşıyanları öldürecek ve bu ruhları İlk ateşe giden yolu açmak için kullanacakları bir göreve yollanırlar. Artık Undead olmuş olan Gwyn'i öldürüp onun yerine geçen kişi Ateş çağını sürdürebilmek için kendini Ateş'e feda etmek zorundadır. Bunu yaparak diğer bütün Undead'lere gerçek ölüm verilecek ve İlk Ateş'e bağlanan kişi kendini Ateş'e feda ederek diğer yaşayanlara bir yüz yıl daha şans verecektir.
Uzun bir yazı oldu okuduğunuz için teşekkür ederim umarım keyif almışsınızdır. Hatalarım varsa kusura bakmayın.
Hoş günler...
Yorum Bırakın