Marilyn Monroe'nun hayatını, travmalarını konu alan Blonde filmi ilk izleyicisiyle buluştuktan sonra eleştirmenler ve izleyenler tarafından fazla indirgenmiş ve cinselleştirilmiş bulundu. Çalkantılı bir hayata sahip olan sanatçının yaşadığı travmalar dışında bahsedilebilecek 9 ilham verici gerçeği gelin hep beraber inceleyelim. 

1-Marilyn Hollywood'un 'Cinsel Yırtıcılarını' ifşa etti.

Marilyn 1952 yılında, mesleğinde ilerleyen genç bir aktrisin maruz kaldığı cinsel istismarları anlatan "Wolves I Have Known" başlıklı kişisel bir makale yayımladı. On yıllar öncesinden Hollywood'un zenginlerini tanımlayan manipülasyon ve sapkınlıklar hakkında konuştu. "Karşılaştığım ilk kurt kendinden utanmalı çünkü o saf bir genç kızdan yararlanmaya çalıştı." gibi söylemleriyle duygularını açıkça ifade ederek sektördeki gerçekleri cesur bir şekilde anlatan aktris, "o zamanlarda ne kadar naif olsam da bu şekilde filmlerde iş bulamayacağımı fark etmiştim." diye ekleyerek sadece bir kurban olmadığını da belirtmiş. 

2-Kadın-Erkek Ayrımcılığı İçin Savaştı.

Marilyn "Girl in Pink Tights" filminde çalışırken, başrol partneri Frank Sinatra'nın Marilyn'den 3 kat daha fazla para kazandığı ortaya çıktı. Marilyn olayı protesto etmek amacıyla film setinden ayrıldı. Bu olaydan sonra yapım şirketi 20th Century Fox, Marilyn'i filmin kadrosundan çıkardı. Fakat bu büyük bir hataydı. Marilyn filmden ayrıldıktan sonra film başarısız olmaya mahkumdu, bu yüzden uzun süren tartışmalar sonucunda stüdyo projeyi iptal etti. Marilyn bir süreliğine verdiği aradan sonra daha yüksek maaşlarla başrol teklifleri aldı. 

3-Marilyn Monroe Produksiyon Şirketi

Marilyn, 1955 yılında sarışın bomba imajının ötesine geçmeye hazırdı. Bu yüzden o ve fotoğrafçı arkadaşı Milton Greene eşit maaş ve özgür kreatif bir alan yarattıklarından emin oldukları 'Marilyn Monroe Prodüksiyon' adlı prodüksiyon şirketini kurdular. Şirket bolca kritik başarı elde etti ve 1956 yılında çıkan "Bus Stop" filmi sonrasında sanatçı "Marilyn bir kez daha tam bir cazibe kişiliği olduğunu gösterdi." gibi yorumlar aldı. Ayrıca film oyunculuk kategorilerinde Golden Globe ve Oscar adaylıkları aldı. Prodüksiyon şirketinin bu başarıları sayesinde Fox Prodüksiyon ile ortaklık anlaşması imzalandı ve Marilyn yüksek maaş ve kreatif projelerin herhangi bir bölümünde söz sahibi olma ayrıcalığı elde etti. 

4-Ella Fitzgerald'ın Kariyerini Destekledi ve Ünlenmesine Yardım Etti.

Marilyn, jazz müziğin ikonlarından biri olan Ella Fitzgerald'ın büyük bir fanı ve en büyük destekçisiydi. Monroe, Macambo Gece Kulübünde Ella Fitzgerald'ın yer alması için talepte bulunduğunda mekan bu teklifi "O yeterince cazibeli değil." diyerek reddetti fakat Marilyn büyüsünü kullandı. Ella Fitzgerald olanları "Ben kariyerimi Marilyn Monroe'ya borçluyum, o Macambo Gece Kulübünün sahibi sayılır ve benim sahne almamı reddettiklerinde o, eğer beni sahneye çıkartırlarsa her gece en ön koltuğu alacağını söyledi." sözleriyle anlatıyor.

5-Marilyn LGBTQ+ Dostuydu. 

Marilyn, kadın-erkek ayrımcılığı, kadınların cinsel obje olarak görülmesi gibi problemlerle mücadele ediyordu. Onun özgürlük için verdiği bu tutkulu mücadele, onu LGBTQ+ topluluğu dostu olmaya da sürükledi. Marilyn öldükten sonra yayımlanan Conversation With Marilyn kitabında William J. Weatherby, Marilyn'in gay olan arkadaşı Montgomery Clift'i ne kadar desteklediğini anlatıyor. Marilyn de bu konuda "İnsanlar birbirlerine etiket takmayı sever, bu şekilde rahat hissederler. İnsanlar beni lezbiyen yapmaya çalıştı, ben de güldüm. İçinde aşk varsa hiçbir cinsiyet yanlış değildir." sözleriyle kendini ifade ediyor. 

6-Marilyn, Golden Globe'daki Altınları Kaptı. 

Marilyn çalışmalarıyla çokça övgü topladı ve 1960 Golden Globe Ödüllerinde 'Some Like It Hot' filmindeki Sugar Kane rolüyle En İyi Müzikal/Komedi Başrol Oyuncusu ödülünü kazandı. Sanatçı aynı zamanda Dünya Film Favorileri dalında birçok kez ödül kazandı ve Bus Stop filmindeki Cherie rolüyle En İyi Oyuncu kategorisinde aday gösterildi. 

7-Marilyn Kore'de Savaşan Askerler İçin Balayını Kısa Kesti. 

Marilyn yurt dışı görevinde olan Amerikan askerlerden tonlarca hayran mektubu alıyordu. Bu yüzden Ana General Charles W. Christenberry, Marilyn'e Kore'deki askerler için bir konser vermesini teklif etti. Marilyn bu fikri sevdi ve hemen askerlerin motivasyonunu arttırmak için Kore'ye gitti. Sanatçı, senarist arkadaşı Ben Hect ile birlikte yazdığı kitapta duygularını "Orada önümdeki onyedi bin asker avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. Orada durdum ve onlara gülümsedim. Kar yağmaya başladı fakat ben güneşin altında duruyormuş gibi sıcak hissediyordum." şeklinde anlatıyor ve "Hiçbir korku hissetmedim, sadece mutluydum. Evdeymiş gibi hissettim." diye ekliyor. 

8-Marilyn, İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in Aklında Etkileyici Bir İmaj Oluşturdu. 

Marilyn, 1956 yılında The Sleeping Prince filminin setinden çıkıp özel bir jetle kraliyet nişan törenine katılmak amacıyla Londra'ya gitti. Stratejik olarak düşünülmüş bir görünüm hazırlayarak, altın rengi, göğüs dekolteli elegant bir elbise ve elbiseyle uyumlu bir pelerin ve eldivenler tercih etti. Muhabirler sanatçının bu cesur görünümünün kraliçe tarafından uygun bulunmayacağı konusunda endişelenmişlerdi fakat ikili kısa ama hoş geçen bir tanışma yaşadılar. Hatta, People dergisinde ismi belirsiz, kraliçe'nin arkadaşı olduğu söylenen bir yazarın yazısında, kraliçe'nin Marilyn'i görmekten çok zevk aldığı, ona karşı hayranlık beslediği ve tüm filmlerini izlediği söyleniyor.

9-Marilyn Bir Hayırseverdi.

Çocukluğunu yetimhanelerde ve koruyucu ailelerde geçiren Marilyn, çocukların ihtiyacı söz konusu olduğunda yardım yapmaktan hiç geri çekilmezdi. 1955 yılında Uluslararası Dünya Evlat Edindirme Fonuna çocuklara güvenilir evler ve koruyucu bakım sağlamak amacıyla ortak oldu. Ayrıca, 1957'de 'The Milk Fund for Babies' adındaki organizasyona bağışlamak amacıyla küpelerini açık arttırmaya çıkardı. 

Kaynak