Yaşadığımız hayatı altmış dört birim kareden oluşan bir tahtaya sığdırabilmiş bir oyundur aslında satranç. Geçmişimizi, geleceğimizi ve yaşayabileceğimiz hayatların sonsuzluğunu anlatır bize. Çok küçük ve önemsiz gibi görünen bir hamlenin bile milyonlarca sonucu olduğunu ve hayatımızı şekillendirmede çok önemli bir yeri olduğunu gösterir. Satrançta geçmişte yaptığımız hamleler çok önemli olsa da oyunun geleceği yine bizim elimizdedir, ümitsizliğe yer yoktur tıpkı hayatımızda da olmadığı gibi.
Satranç tahtasında her taş ayrı bir öneme sahiptir. Oyunun kazanılabilmesi için her birinin görevi büyüktür. Başta hepsinin uyum içerisinde hareket etmesi gerekir, birbirlerinden bağımsız hareket etmeden bir bütün olmayı başarmalılardır. Aynı hayatlarımızda olduğu gibi. Her insan kendi hayatının başkahramanı yani şahıdır. Piyonlar ise her birimizin sahip olduğu özelliklerdir. Piyonlar satranç tahtasındaki en sihirli taştır. Ufacık ve sıradan görünseler dahi gelişmenin bir yolunu buldukları anda tahtadaki en önemli taş haline gelebilirler. Yani hayatımızda en önemsiz ve sıradan gözüken özelliklerimiz, gelişmenin ve ilerlemenin bir yolunu bulduğumuz sürece tüm hayatımızı değiştirmemizi sağlayabilir. Hayatımız hiç beklemediğimiz bir noktadan bile bambaşka bir hal alabilir.
İnsan hayatı bilinmezlerle doludur geleceği tahmin etmemiz imkansızdır. Her ne kadar biz her şeyi planlasak bile hayatın bizim için hazırladığı sürprizleri önceden tahmin etmemiz olanaklar dahilinde değildir. Tıpkı satrançta da kendi yapabileceğimiz hamleleri planlayabilsek de karşıdaki kişinin yaptığı bir hamleyle düşündüğümüz her şeyin yerle bir olabileceği gibi. Belki bize çok güzel ve kusursuz gözüken bir hamle karışımızdaki kişinin cevabıyla büyük bir hataya dönüşebilir. Bu hatalarımız için üzülmek ve pişmanlık duymak hepimiz için çok kolay bir kaçış noktasıdır. Oysaki olası hamlelerimizin herhangi birinin bundan daha iyi ya da kötü olabileceğini hesaplayamayız ki zaten önemli olan şuanda yaptığımız hamle ve onun sonuçlarıdır. Kazanmak için tüm olasılıkları denemek zorunda değiliz çünkü yaptığımız her hamle sonsuz ihtimalli geleceği de beraberinde getirmektedir. Bu durumun tersi de söz konusudur. Gerçekten büyük bir hata yaptığımızı düşündüğümüz zaman karşıdaki kişinin yapacağı hamleyle, yanlış olduğunu düşündüğümüz şey çok büyük bir avantaja da dönüşebilir. Yani hayat biz planlar yaprken başımıza gelenlerdir.
Satrançta şahın gidebileceği yer kalmadığı zaman oyun biter ve her biten oyun yeni
bir maçın başlangıcıdır. Yani her dibe vuruş iyi bir yükseliş için büyük şanstır. Satrançta ve hayatta olasılıklar hiç bitmez. "Çünkü hayat olduğu gibidir, olması gerektiği gibi değil."
Hayatı satranç'a benzeten tek ben değilmişim. İki ayrı dörtlük yazmıştım satranç ve satranç 2 diye. Okumanızı tavsiye ederim.