Advertisement Tracker

Çocukluk Aşkının En Güzel İşlendiği Film: JEUX D'ENFANTS (LOVE ME IF YOU DARE)

Çocukluk Aşkının En Güzel İşlendiği Film: JEUX D'ENFANTS (LOVE ME IF YOU DARE)
  • 8
    0
    2
    0
  • Sevdiğiniz insanla bir cesaret oyunu oynayıp, onu 10 yıl görmemek için iddiaya girebilir misiniz? Döneminde çok popüler olan ve IMDB puanı da yüksek olan Fransız filminin başrolünde Marion Cotillard ve Guillaume Canet bulunuyor. Film Belçika'nın küçük bir kasabasında; arkadaşları tarafından Polonyalı olduğu için dışlanan küçük Sophie ve bir o kadar küçük olan Julien'in arkadaşlığı ile başlıyor...Bu iki arkadaş, uzun yıllar sürecek bir cesaret oyunu ile son derece eğlenceli, bir o kadar da tehlikeli yıllar geçiriyorlar...Ve nihayet her ikisi de büyüyor. Bu iki ergen yıllar süren oyunlarından vazgeçmiyorlar, birbirlerine aşık olmakla beraber, hayatın getirdiği süprizler her defasında bir araya gelmelerine engel oluyor...Aşkın gerek en doğal gerek en toksik halleri öyle güzel işlenmiş ki, çocukluktan başlayan o saflık olsun, ergenlikle beraber gelen baş kaldırış ve kabullenmeyiş, yetişkinlikte devam eden pişmanlık duygusu...Film resmen resmen yanındaki ile yaşar aklındaki ile ölürsün filmi.

     

    Müthiş bir çocukluk aşkı filmi. Romantizm, komedi, dram her şey var bu filmde... İnsana duygu patlaması yaşatan filmlerden bir tanesi diyebilirim. Film ne kadar romantik kategoresinde geçse de içerik pek öyle değil. Tüm klişelerden uzak, sürrealist içerikleri olan mükemmel bir yapım. Jeux Denfants’ı benim gözümde diğer aşk filmlerinden ayıran temel özelliklerden bir tanesi; sahip olduğu masalsı anlatımın biziçok uzak diyarlara götürmesi diyebilirim. Sophie ve Julien, aralarında özel anlam taşıyan bir kutuya sahip olmak için birbirlerine uçuk şeyler yaptırıyorlar. Okulda yaptıkları haşarılıklar sonrasında müdürün kendilerine yaptığı konuşma disiplin meraklısı tipik Fransız eğitimcilerinin bir örneği iken; Julien ve Sophie’nin Adem’le Havva’yı temsil ettikleri Cennet’ten Kovulma canlandırması ve Tanrı rolüne bürünmüş okul müdürünün haykırışları oldukça eğlenceliydi. Aynı zamanda Sophie'nin yaşıyor olduğu göçmen sorunu, babanın oğluna karşı ilgisizliği ve annenisinin vefatını bir türlü kabullenemeyişi...Filmde birçok sosyal sorunu da değiniyor. Belki de bu yüzden aşkı en gerçekçi anlatan filmlerden bir tanesi gibi geliyordur. İzlemeye alışık olduğumuz, sonunda bir şekilde kavuştukları, çarpıştıkları, tesadüfen bir araya gelinen aşk filmlerinin hepsini bize unuttuyor. 

     

     

     

    Julien’in annesi kanser, ölmek üzere. Sophie ise göçmenliğin zorluğu ile başa çıkmaya çalışıyor. Sophie ve Julien cesaret üzerine kurulu bir oyunla arkadaş olmak üzereler. Oyunun kuralı çok basit; sırasıyla her biri, ötekine cesaret gerektiren zorlu görevler veriyor. Bu görevler arasında sınava sütyenle gitmek de var, okulun en sert çocuğunu tokatlamak da. Julien ve Sophie bu kışkırtıcı oyunu zamanla hayatın ta kendisi haline getiriyorlar. Aradan geçen zaman, ikilinin arasına giren insanlar, kızgınlıklar ve hayal kırıklıkları hepsi oyunun aşılması gereken engellerine dönüşüyor. Julien ve Sophie’nin aralarında hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir aşk yaratan bu oyun, maalesef aynı zamanda ikilinin birbirlerine kavuşmalarını da engelliyor. 

    Filmin sonu hakkında bilgi vermek istemiyorum, spoiler olmasın (sanki hiç vermemişim gibi). Fakat bizlere aşkın her yüzünü böylesine güzel işleyen bir film sunduğu için yönetmene burdan teşekkürlerimi iletiyorum. Hayatın gerçeklerini bu kadar gerçek dışı aktarabilmiş olması...İnanılmaz.


    Yorumlar (2)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.