Bağlama enstrümanını incelemek için öncelikle Türk Halk Müziğinin tanımını bilmekte fayda var. Türk Halk Müziği, halk kültürü içinde gelişmiş, zaman içinde derin, mekân içinde yaygın, babadan oğula, ustadan çırağa, kulaktan kulağa intikal ederek günümüze kadar gelmiş halk ezgilerinden oluşmaktadır.
Geleneksel Türk Halk Müziği özellikle Cumhuriyet dönemine kadar, oluşum aşamasındaki gibi yine herhangi bir sanat kaygısı gözetilmeden usta-çırak ilişkisi ile aktarılmış ve öğretiminde yazılı vesikalar yerine ustadan çırağa, kulaktan kulağa/kuşağa anlayışı benimsenmiştir. Geleneksel Türk Halk Müziğinin en önemli enstrümanlarından biri olan bağlama da Geleneksel Türk Halk Müziği ile aynı paralelde usta-çırak ilişkisi ile aktarılmış, icrası ve öğretiminde herhangi bir sanat kaygısı gözetilmemiştir. “…Usta-çırak ilişkisiyle günümüze kadar gelen bu kültürün önemli sazı olan bağlamanın, Cumhuriyet dönemine kadar geleneksel öğrenim yönteminin dışında bilimsel ve metodik çalışmaları yapılmamıştır.” (Akçalı, 2012:19,21). Fakat Cumhuriyet dönemiyle birlikte ülkemizde her alanda başlatılan gelişme hareketleri Geleneksel Türk Halk Müziğinde de kendini göstermiş, Geleneksel Türk Halk Müziği eserleri derlenmeye ve kayıt altına alınmaya başlanmıştır. Kayıt altına alınan Geleneksel Türk Halk Müziği eserleri, kitle iletişim araçlarının da yaygınlaşmasıyla birlikte daha geniş kitlelere ulaşmaya başlamıştır. “Bu yapılanmanın paralelinde, 1940’lı yıllarda Muzaffer Sarısözen’in ‘Yurttan Sesler Topluluğu’ nu kurması, tek kişilik çalış ve söyleyiş yerine toplulukların ve kurumsallığın benimsenmesine ilişkin bir gelişmedir.” (Pelikoğlu, 2012:18). “Yurttan Sesler Topluluğu’nun kurulmasıyla birlikte, Türküler ve paralelinde bağlama enstrümanının icrasında, tek kişilik çalıp söyleme geleneğinin yanı sıra, toplu icradan da söz edilir olmuştur.
Yorum Bırakın