Onlara göre devlet "Bir sınıfın diğer sınıfları egemenliği altında bulundurduğu bir örgütlenme"dir. Bu görüş bilindiği gibi Marksistlerin görüşüdür.
Buna karşılık başka bir görüşe göre ise,devlet sınıf kavramlarının üstünde ve ötesinde bütün toplumları kapsayan ve birleştiren bir kuruluştur
Hegel 'e göre ise devlet bir yeryüzü tanrısıdır.
Kimilerine göre ise devlet bir amaç değil,sadece bir araçtır: Toplum düzeninin ve barışının korunmasını sağlayan bir araç.
Plüralistler ise devletin sadece insanlar tarafından meydana getirilen geniş bir topluluk olarak tanımlarlar.
Devleti düpedüz bir "kötülük"sayanlar da vardır.Kimilerine göre katlanılması gerekli vazgeçilmez bir kötülük.Kimileri de bir gelişme süreci sonunda kendiliğinden yok olup gideceği inancındadır(Marksist tez).
Anarşistler ise bu kadar sabırlı değildir. Devletin kendiliğinden yok olmasını ya da "eriyip gitmesini" beklemeksizin bir an önce ortadan kalkması için ne yapmak gerekirse onu yapmak görüşünü savunurlar.
Görüyoruz ki devleti tanımlama çabaları arasında büyük farklılıklar görüyoruz. Bu alanda en büyük çaba gösteren hukukçular olmustur.Örneğin;
Fransız kamu hukuku doktrini: "Devlet,milletin hukuki kişilik kazanmış şeklidir" tanımı en büyük örnektir.
Devleti düşünsel bir sentez olarak yorumlayan Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen,"Devlet etkili olarak yürürlükte bulunan bir hukuki normlar sistemidir" tanımıyla soyut bir anlatım yapmıştır.
En yaygın olan tanım ise "anlatımcı"(deskriptif) tanımlardır. Bu tanım Devletin üç ana unsurdan oluştuğunu öne sürer.
a)ülke
b)insan topluluğu
c)iktidar
Bunlardan yola çıkarak şu sonuca varabiliriz.
"Devlet,belli bir ülke üzerinde yerleşmiş,zorlayıcı yetkiye sahip bir üstün iktidar tarafından yönetilen bir insan topluluğunun meydana getirdiği siyasal kuruluştur".
Yorum Bırakın