Çıplak olmak istiyorum.
Düşüncelerimle,vücudumla,yüzümle,elimle,duygu-larımla çıplak olmak istiyorum.
Ne rahatlatıcı ne huzurlu çıplak olmak.
Bir yandan üstümden yük kalktı bir yandan yükü bırakmanın ağırlığı.
Ama bıraktım, hiçbir şeyi yapmak zorunda değildim.
Memeler bir semboldü hayatım boyunca
Anneyi,kadınlığı,şefkati en önemlisi sevgiyi ve özgürlüğü temsil ediyordu benim için
Ben göğüsleri seviyorum belki de bu bütün saydığım özellikleri toplayıp bir vücut parçasına sığdırmaya çalışıyorumdur fakat
Ben eksiktim annemden sonra sanki annemin bir heykeli vardı teker teker parçalandı.
O heykeli çok severmişim ben anneliği,sevgiyi,sıcaklığı,gücü,tek başına olmanın duruşunu görmüşüm sonra yıkıldı hepsi tabii
Ne kadar parçaları toparlamaya çalışsam da olmadı.Parçaları birlikte durmadı olsa da aynı duruşu gösteremedi.
Belki de tutkum bundan gelirdi rol modeline benzer birini yaratmak,bulmak ya da kendin ona benzemek.
-
Kafana taktığın kendi kafanda değiştirip dönüştürdüğün üstüne daha çok olasılık,karışıklık eklediğin her düşünce ve duygu..aynı çırılçıplak bir bedene üst üste kıyafet giydirmek gibi.
Sürekli onları vücudunda tutmak zorundaymış gibi tutuyorsun düşüncelerini ve durma hiçbir zaman kafanı boşaltma,salma kafan çok dolu olsun ama kimse görmesin sadece üstüne eklemeye devam et.
Daha çok giyinelim,daha çok alalım üst üste geçirelim ya da daha çok kapanalım oramız buramız gözükmesin ne göğsümüz ne bacaklarımız gözükmesin.
Çünkü biz her şeyin kendiliğinden olan halini, saf halini bozanlarız.
Gittikçe kötüleşmeye,yobazlaşmaya
Biz karmaşığız ve karmaşıklaştırmayı seviyoruz aynı zamanda kendi yaptığımız şeyi kabul etmeyip başka etkenleri,insanları suçlarız.
Bu insanlar bir duyguyu,düşünceyi ne kadar kafalarından atmak isteselerde kurtulamıyorlar.Bazı şeyleri içimizde tutmak zorundaymışız gibi hissediyoruz hatta o kadar çok ileriye gittik ki ayırmaya başladık bu sana ait,bu bana ait,sen böyle olmalısın,sen sorumlusun gibi ayrıştırmaları ve gereksiz sorumlulukları üstlendik, üstlenmelerini istedik.
Bize ait olduğunu düşündüğümüz acıları,korkuları,nefretleri,üzüntüleri,kalıpları,giyin-me kurallarını,gereksiz içimizde tuttuğumuz her şeyi evrene geri gönderiyorum çünkü hiçbiri bize ait değildi hiçbir zaman.
Hayatın işleyişi gereği insanlar yaşadıklarından dolayı değişip, gelişiyor üstüne ekliyor, bazı yükleri sırtına alıyor fakat artık insanların bu konuda daha hassas olduklarını farkediyorum ve maalesef bu kadar zorlukların,baskının,zihin karmaşıklığının olduğu bir zamandayız ve insanlar artık birbirine olan bağını unutuyor herkes birbirine bağlı hepimiz birbirimize aidiz ve hepimiz bir bütünüz evren ve tanrı vardır,bekler.
Biz onun içinde var oluruz ve hepimiz bir olduktan sonra evren ile tanrıyla bütünleşmeye yakınlaşabiliriz ancak.
Teşekkür ederim
Adagio
Yorum Bırakın