Advertisement
Advertisement

Türkçenin Sırları Kitabında Bizlere Aktarılmak İstenen Nedir?

Türkçenin Sırları Kitabında Bizlere Aktarılmak İstenen Nedir?
  • 12
    0
    0
    5
  •   Önsözünde bahsedildiği gibi; Türk dilinin nice güzelliklerini, üstünlüklerini, inceliklerini, ahengini, ne kadar asil ve büyük bir millet dili oluşundaki göğüs kabartıcı yücelikleri bu kitapta toplamaya çalıştıkları dile getirilmektedir. Bize de Türk dilinin korunması ve yaşatılması gerektiğini çok net şekilde vurgulanmaktadır. Türkçenin yolu nereye gittiğini görmek isteyenler için okunabilecek değerli kaynaklardandır.

      Türk milleti üç kıta üzerinde imparatorluk kurduğu gibi Türkçede de imparatorluk kurmuştur. Sayılı bazı diller gibi Türkçe de imparatortluk dilidir. Her dil imparatorluk dili olamaz çünkü her millet imparatorluk kuramamıştır. İmparatorluk dilleri hakim oldukları topraklarda nasıl vergi, baç, mahsullar alırsa kelimede alır. Aldıkları bu kelimeleri de  millileştirerek kendi kelimeleri yaparlar. Bütün kelimeler milli olamaz ama onun mimarisi ve sesi milli olur. Ve imparatorluk dili olan Türkçemiz Özdil olmaz.

      Türk dilini hor görmek, hakir görmek, terk etmek büyük bir gaflettir. Çünkü onlar Türk malı olmuş, Türk sanatlarıyla işlenmiş, Türk evine girmiş, duygularımızı işlemiş olan bu kelimeler bizimlerdir. Verilmezler, atılmazlar.  Ali Şir Nevai, Kaşgarlı Mahmut, Fahreddin Mubarekşah, Fuzuli, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Ömer Seyfeddin gibi birçok kişi Türk dili için zorlu şartlar altında hizmet etmiştirler. Ama cehalet bunların hiç türkçe yazmadıklarını dile getirmektedir. Türk dili için bu yapılanları önemsiz görerek Türkçeyi yıkmak için çalışanların önünü açmaktadırlar.  Kitapta bunun için bahsedilen o güzel söz: "Cehalet, geleceği düşünemez ki."

    Kelimeler şunun bunun uydurmasıyla oluşturulmuş boş kelimeler değillerdir. Kelimeler yaratılıp güzelleştirilen, canlı ruhlu ve musukili varlıklardır. Asırların biriktirdiği zengin ve renkli manaları içerir. Türk dilini içinden yıkmak isteyenler önce dilini hemen arkasından dinini devirmek yolundadırlar. Türkçeyi  yıkmak ve unutturmak için ne lazımsa onu vakit geçirmeksizin yapıyorlar. Artık Türkiye'de Türkçeyi bulmakta güçlük çekmektedir. Türkiye'de dilimizi bilen hatrı sayılır az kişi varken lisanımızı ölümsüzleştirmeliyiz. Kendi güzel dilini ziyan eden tek ülke Türkiye'dir. Türkçenin kaderini ne olduğu belli olmayan kişilere bırakırsak sonumuz kaçınılmaz olucaktır.                                                                              Güneş-Dil teorisi bir hedef değil bir vasıtaydı. Türkçeleşmiş Türkçe bilinecek, dilde yaşayan kelimelere saygı gösterilecekti. Fakat Atatürk'ün vefatından sonra bu yoldan sapıldı ve uydurulmuş Türkçe lisanı çıkarıldı.

    Biz bunların karşısında durarak Türk dilini saygı ve sevgiyle kendi özellikleriyle yaşatmalıyız. Türk diline hizmet edenleri, edilenleri unutmamalıyız. Türkçe hep yaşayacaktır.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.