Farkındalık herkese farklı yaşlarda gelen acı ama güçlü bir deneyim becerisidir. Cinsiyet, statü, coğrafya kümelerinin birleşmesiyle oluşan ve bireysel farkındalıkları da içinde barındıran bireyi hem olgunlaştıran hem de çocuk yanının baki kalmasını kamçılayan kişinin yeni bir levelı'dır de diyebiliriz.
Bugün hem dünya da ve ülkemizde viral olan Barbie filminin, ironik yollarla izleyiciye aktardığı Kadın Olmanın iç sesini bir de ben yazılı aktarmak istedim. Bir ses, görüntüden daha fazlası olarak bizler ve sizler için somutlaştırılmış bir iç ses olarak buraya bırakmak istedim.
"Ve bu hayatta kadın olmanın ne kadar zor olduğunu anladım. Kadınsan güler yüzlü olmalısın ama sesli kahkaha atmamalısın, güzel giyinmeli bakımlı olmalısın ama dikkat çekecek kadar değil (opsiyonel dikkat çekme oranlarını bilmeli ayarlamalısın), alımlı olmalısın ama “erkeğini” yetersiz hissettirecek kadar değil. İş yerinde çalışmalı kariyer sahibi olmalısın çünkü hayat zor ve müşterek! Ama erkeğinden ve iş yerlerindeki erkeklerden iyi olmamalısın. Terfi edersin başarırsın, başardı demezler kim bilir nasıl yükseldi derler. Açık giyinirsin yollu derler kapalı giyinirsin kim bilir gizli gizli ne yapıyor derler. Güzelsen bize bakmaz derler, çirkinsen buna kim bakar derler. Alkol, sigara (zararlı alışkanlıklar) kullanırsın ortamcı (!) derler kullanmazsın yobaz derler. Güçlü gözükürsün erkek gibi derler, naif olursun güzel kandırılır derler. Etiketleri o kadar çoktur ki derler de derler!"
Etiketlere sığamadığımız, sesimizin her yerde olduğu, sadece var olurken bile önemli olduğumuz, yumuşak-sert gibi sıfatlarla tanımlanmadığımız sadece Kadın olduğumuz, bir düzen de elbet var olacaktır.
Yorum Bırakın