Sonsuzluk ve Bir Gün
Filmimiz hasta bir Yunan yazarın hastaneye yatmadan önceki son gününü anlatıyor. Ben filmi çok beğendim. Müziğiyle(özellikle müziğini aşırı beğendiğimi dile getirmek isterim),sahne geçişleriyle, oyunculuklarla her şeyiyle sizi içine alan bir film. Bir söz var diyor ki “Asıl üzüntüyü yaşın kadar yaşamadığını anladığında yaşarsın.” Yazarın son gününde yaşadığı her an, geçmişe dönüş ve bir nevi pişmanlık aslında. Eşiyle de çocuğuyla da sağlıklı ilişkiler kuramamış bir yazar. “Söyle anne insan neden bilmez nasıl seveceğini?” İçindeki bu pişmanlığı son gün tanıştığı bir göçmen çocukla dindirmek istiyor sanki. Ama biliyoruz ki son pişmanlık faydasız. Filmin başında şöyle bir replik var: “Büyükbabam zamanın kumsalda beştaş oynayan bir çocuk olduğunu söylerdi.” Biz bir şeyler için zamanı suçlarken aslında zaman her şeyden habersiz beştaş oynayan bir çocuk. Ömür bitip de dönüp geldiğimiz yola bakınca gördüğümüz veya göremediğimiz her şey bizim eserimiz. Bunu anladım ben. İzleyebilirsiniz, öneririm.
Sizce de zaman beştaş oynayan bir çocuk mu?
Yorum Bırakın