Bodrum deyince akla gelen isimdir Halikarnas Balıkçısı. Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlıdır. Mahlası desek sanırım bize kızardı neden mi işte asıl mesele de bu çünkü o kendini Bodrumla tanıştıktan sonra farklı bir insan olarak nitelendirmiştir. Yani asıl mesele kendiyle tanışmasıdır ve bu tanıştığı kişiye bir isim takmasıdır. Peki Cevat Şakir ne oldu da Halikarnas Balıkçısı oldu?
Sürgünle başlayan bir tanışıklık hikayesi dinlemeye hazır mıyız? o halde başlıyoruz. Osmanlının entellektüel ailelerinden birine mensup olan Cevat Şakir oldukça donanımlı ve prestijli biridir. Tanınmış bir aileden gelmesi ve eğitimi döneminde göz önünde olan biri konumuna getirmiştir onu. Dönemi dediğim kısmın altını çizerek devam edeceğim çünkü olayların çekirdek kısmı buradan gelişiyor. İstiklal Mahkemelerinde sürekli olarak birilerinin yargılandığı bir dönemde "Hapishanede Idama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" başlıklı bir yazı yayımlar. "Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak" yargısıyla tutuklanır ve sürgün edilmesine karar kılınır. Sürüleceği yer Bodrum. Daha önce Bodrumla tanışmamış olan ve sürgün cezası olarak buraya gelen Cevat Şakir için her şeyin değişeceği bir dönemin başlangıcı bu şekilde gerçekleşir.
Sürgün nedeniyle tanıştığı bu yer onun hayatında bambaşka bir kapıyı araladı. Eski adıyla Halikarnas olan Bodrum onun edebiyat cephesine girmesine ve bizim onu Halikarnas Balıkçısı olarak tanımamıza neden olmuştur. Denize, Akdenize yani maviye aşık olmuştur. Onun için mavi artık bir yaşam felsefesi olmuştur. Mavi yolculuğunu kayığıyla kıyıları gezerek, topraklara fidanlar vererek kısacası doğayla kardeş olarak tamamlamıştır. Bütün Ege ve Akdeniz onun bu mavi aşkından nasibini almıştır. Öyle ki kayığının adı olan Yatağan şu an günümüzde Muğla ilinin bir ilçesine ad olmuştur. "Yokuş başına geldiğinde Bodrum'u göreceksin, sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler." yazısı da Türkçe ve İngilizce olarak Bodrum'a gelen misafirleri sıcacık bir selamla karşılıyor.
Eserlerinde bir rüya gibi anlattığı maviye olan aşkı ve hazzı sevginin ve sevmenin en güzel haliyle karşımıza çıkmaktadır. Yazımı kendisinden bir alıntı söz ile noktalayacağım. "SEVGİNİN NE GÜÇLÜ ŞEY OLDUĞUNU SEVMEKLE ANLAMIŞTIM."




Yorum Bırakın