Hayatımızın her aşamasında birilerini , birinden hatta kendimizden bile üstün tuttuğumuz zamanlar olur. Bu öyle bir histir ki çocukluğumuzdan beri içimize işleyip bizi etkisi altına almıştır.
Çocukken oyun oynamak için, bilgisayara bakmak için , arkadaşlarımızla oyun oynamak için ara sıra yemek yemeyi , ders çalışmayı , uzak şehirler de uzunca tatiller yapmayı nasılda red ederdik. O zamanları yaşadığımız vakitler de işittiğimiz tek kelime muhtemelen "o daha çocuk" sözcükleri olurdu. Ancak şüphesiz ki büyüdüğümüz vakitte de pekte değişmedik. Belki de değişemedik
Bazen ailemizi , bazen arkadaşlarımızı , bazen aşkımızı , bazen alışkanlıklarımızı hep kendimizden üstün tuttuk. Düştük, kalktık ödün verdikçe yaralandık çoğu kez. Yaş atladık , yıl atladık ama belkide hiç bir zaman önce ben demeyi , ben değerliyim demeyi öğrenemedik.
Sanki karşımızda ki insan her şeyi ile mükemmelmiş gibi eleştirilerini kabul görüp canımızı sıkmasına , hatta bizi ağlatmasına bile müsade verdik. Oysa yanıldığımız tek bir nokta vardı. Kendi benliğimiz; kendi benliğimiz , kendi değerimiz belki de bir çok şeyden daha önemliydi. Yıllar geçipte aklımız daha da erdiğinde anladık ki gerçekten de en değerli bizdik. Çocukluk arkadaşlarımız , okul arkadaşlarımız , hatta ailelerimiz bile hayatlarımızdan bir bir eksilirken tüm bu sayede ne kadarda yalnız kaldığımızı ve kendi yalnızlığımızla yüzleşip hayatın her bir anını tek başımıza göğüslediğimizi kendi dertlerimizle, problemlerimizle aile içi sorunlarımızla bile baş edebildiğimizi fark ettik. Kimler için belki de çoğu kez nelerden vazgeçtik.
"İnsan kendi hayatının değerini yalnızca hayatını kaybetmeye yaklaştığı vakitlerde anlarmış."
Ya da hayatın gayesinin ne kadar da boş olduğunu algılayıp bize bağış edilen belli bir süreyi, yılları ne kadarda boş ve gereksiz yaşadığını kavrarmış. Hayatta ki en iyi başlangıç kendimize verdiğimiz değerle başlar.
Şayet kendimize değer vermezsek bir başkasına ne kadar değer verebiliriz ki?
Belki de yalnızca değer verdiğimizi sanarız, yanılırız. Hayatımızın ve kendimizin değerini anlamak için hiç bir zaman geç değildir. Ta ki bedenimiz ruhumuzdan ayrılıncaya kadar.
İnsan insanlığı ile var olup , vicdanıyla karar verip , cesaretiyle doğrulup , merhametiyle eğilip , sevgisiyle yüceltip , karakteriyle dik durmalıdır.
Başkalarına gösterdiğimiz kendimizden daha yüce değer yalnızca başkalarını yükseltir , bizi ise alçaltır. İnsan dünyaya gözlerini tek başına açtığı gibi tek başına kapacaktır. bu yüzdendir ki insan önce kendi değerinin farkına varıp hayatı daha gerekli, daha manalı yaşamalıdır. Aksi halde ardımıza baktığımız vakit hissettiğimiz tek duygu pişmanlık ve geri getiremediğimiz yıllarımızdır.
Kendimize şu soruyu sormak lazım şayet ömrümüzün sadece bir kaç gün kaldığını bilsek sizce nasıl yaşardık? nelerden vazgeçer nelere pişmanlık duyardık?
Yorum Bırakın