“Bizi ofisten attılar. 'Bir kadın ve bir piyano mu? Dalga mı geçiyorsun? Rock radyosunda mı?' dediler” Wind-up Records başkanı Ed Vetri'nin anlattığına göre, 2003 yılında Wind-up yeni bir grup için radyo yayını talep etmek üzere istasyonun kapısını çaldığında bir radyo programcısı tam olarak bunu söylemişti. Gerçekten de bir kadın ve bir piyano vardı. Kadın, Arkansas rock grubu Evanescence'ın şarkıcısı Amy Lee'ydi. Şark ise hepimizin bir dönem müzik çalarlarında üst sıralarda yer alan Bring Me To Life'tı.
2000'ler belki de günümüz müzik tarihi açısından en önemli dönemlerden birisidir. Pop müziğin zirve dönemini yaşadığı, genç kızlardan ve erkeklerden oluşan müzik gruplarının müzik endüstrisi üzerinde oldukça güçlü bir otorite kurduğu bu dönemde rock müzik de bu etkiden nasibini alarak sürekli değişmekteydi.
90'lardaki grunge ve underground rock kültürü yerini pop-rock, punk-rock türlerine bırakmaya başlamış, sürekli tek hitle meşhur olup sonra ortadan kaybolan rock grupları peyda olmaya başlamıştı. Bu rekabetin bol olduğu dönemde diğerlerinden biraz daha farklı bir türle hayatımıza giren ve daha ilk albümüyle rock müziğin önemli isimlerinden birine dönüşen Evanescence kesinlikle 2000'ler denildiğinde ilk aklımıza gelen gruplardan birisidir.
1995'te solist ve piyanist Amy Lee ve gitarist Ben Moody tarafından Amerika'nın Arkansas eyaletinde kurulan Evanescence, birkaç demo çalışmasının ardından ilk çıkardıkları Fallen ile hem kendi kariyerlerinin kuşkusuz en iyi albümünü hem de döneminin en iyi albümlerinden birini yayınlamış oldular. Amy Lee'nin eşsiz sesi, ve müziklerinin o zamanın popüler rock gruplarından farklı olarak karanlık ve gotik havası kuşkusuz bu albümü hala konuşuyor olmamızdaki en önemli sebeplerden birisi.
Evanescence, Fallen ile duygusal yoğunlukla sürükleyici bir atmosfer oluşturuyor. Eleştirel bir bakış açısıyla yazılmış şarkı sözleri, dinleyiciyi derin düşüncelere sürüklüyor. Grup, gotik öğeleri modern rock sounduyla birleştirerek kendi benzersiz tarifini yaratıyor.
Albümdeki enstrümantal düzenlemeler, her bir enstrümanın etkileyici bir şekilde birbirine entegre olduğu ve duygusal yoğunluğu daha da artıran unsurları içeriyor. Piyanonun etkileyici kullanımı, albüme özgün bir dokunuş katıyor.
Ancak, Fallen sadece müzikal başarılarıyla değil, aynı zamanda şarkı sözleri aracılığıyla da dinleyiciye dokunan bir deneyim sunuyor. Aşk, kayıp ve mücadele temaları, albüm boyunca işlenirken, her şarkının kendi hikayesini anlattığı hissi uyandırıyor.
Albümün isminin Fallen olmasının sebebini ise Amy Lee, bir röportajında şu şekilde açıklıyor: "We've all fallen, but at the same time we're not broken. There is the hint that we are going to get up again (Hepimiz düştük, ancak kırılmadık. Tekrar kalkacağımıza dair bir ima var)."
Ben Moody ise Fallen'ın insanlara yalnız olmadıklarını hissettirmek için yapıldığını şu şekilde anlatıyor: "Bu albümün ve genel olarak grubun amacı, insanlara kötü hislerle, acıyla veya yaşadıkları herhangi bir şeyle başa çıkarken yalnız olmadıklarını anlatmak. Hayat tam olarak bu, insan olmak bu. Yalnız değiller ve biz de aynı şeyleri yaşıyoruz."
Aynı röportajda Amy, "Albüm, tamamen insan duyguları hakkında. Yaşadığımız hayat deneyimleri ve hissettiğimiz şeylerle ilgili. Sadece bu duyguları başkaları için bir çıkış noktası olarak paylaşıyoruz, böylece yalnız olmadıklarını ve bizim de zor zamanlardan geçtiğimizi bilsinler," diye ekler.
Gelin, yayımlanmasının üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen hala hayatımızda önemli bir yere sahip olan bu albüme daha yakından bakalım:
1. Going Under
Albüm, Going Under ile dinleyicilere enerjik bir giriş yaparak, Amy Lee'nin çarpıcı vokalleri ve Ben Moody'nin etkileyici gitar riffleri ile dikkat çekiyor. Parçanın dinamik yapısı ve karanlık atmosferi, Evanescence'in gotik ve alternatif rock türlerindeki ustalığını vurguluyor. Amy Lee'nin vokal performansı, duygusal derinlik katarken, şarkının güçlü ritmi, albümün güçlü başlangıcını temsil ediyor.
Albümün yazılan son şarkısı olan Going Under, Amy Lee'nin duygusal ve fiziksel olarak zarar gördüğü bir ilişkisi hakkında.
Blurring and stirring the truth and the lies
(So I don't know what's real)
So I don't know what's real and what's not
(Don't know what's real and what's not)
Always confusing the thoughts in my head (ooh)
So I can't trust myself anymore
I'm dying again
I'm going under (going under)
Drowning in you (drowning in you)
I'm falling forever (falling forever)
I've got to break through
I'm...
So go on and scream
Scream at me, I'm so far away (so far away)
I won't be broken again (again)
I've got to breathe, I can't keep going under
Başka bir röportajında ise bu şarkının, albümdeki yardım istemek yerine kendisini kurtardığı tek şarkı olduğunu belirtiyordu:
"Bu şarkıyı yazdığım sırada değişmeye başladığım noktaya geliyordum. Ve şarkı sözlerini sevdiğimi hatırlıyorum. O zamandan sonra, aylar boyunca, Going Under favori şarkımdı. Bu, çaresiz olmayan ve başkalarından yardım istemeyen tek şarkıydı. Şimdi diğer şarkıları duyduğumda, kendime sinirleniyorum. Kendimi kurtarmak istiyorum, kurtarılmak istemiyorum."
Grup, Going Under'ın Fallen'ın ilk teklisi olmasını istiyordu, ancak Daredevil'in film müziği olması nedeniyle Bring Me to Life tercih edildi. Amy, Going Under'ın albüm çıkmadan önce radyoya gönderilmesi konusunda büyük bir umutları olduğunu ifade ediyordu. Bu gerçekleşmeyince ise şöyle demiş: "Tamam, en azından albümü aldıklarında, duydukları ilk şeyin bu olmasını istiyorum."
"İlk tekli gerçekten önemlidir çünkü bu ilk izlenimdir. Going Under'ın ilk teklimiz olmasını istedim çünkü güçlüydü ve yazdığımız en yeni şarkılardan biriydi. 'Bu benim en iyi çalışmam, bu benim en dürüst olduğum şey!' dedim. İnsanların beni ayakta dururken duymasını istedim ve kurban olmayan biri olmak istedim. Şarkının sözleri, 'Bu sefer elini istemiyorum, kendimi kurtaracağım,' diyor ve bu istediğim ifadeydi. Bir erkek tarafından kurtarılması gereken bir kız olmak istemiyorum. Tabii ki, hala bir mücadelem var. Hiçbir sorunum olmazsa ortada ilginç bir hikaye olmaz." şeklinde şarkının kendisi için önemini anlatmaktadır.
2. Bring Me To Life
Evanescence'in belki de en bilinen şarkısı olan Bring Me to Life, piyanonun duygusal dokunuşuyla başlayarak, Amy Lee'nin duygu yüklü vokalleri ve Paul McCoy'un katkılarıyla dinleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Şarkının nakaratı, dinleyiciyi etkileyici bir yolculuğa çıkarırken, melodik yapısı onu zamanın ötesinde bir klasik haline getiriyor.
Erkek vokaller, şarkının pazarlanabilir olması için sonradan eklenmiştir. Wind-up Entertainment başkanı/CEO'su Ed Vetri, şarkıyı radyoya tanıtmaya çalışırken, sahiplerin "Rock radyosunda piyano ve kızları çalmıyoruz." dediğini ifade etmiştir. Ancak Bring Me to Life, Daredevil film müziği albümünde yayınlandığında, dinleyicilerin o dönem rock radyolarından en çok istedikleri şarkılardan biri oldu.
Amy Lee'ye göre, şarkı birkaç şeyden ilham aldı; bunların ilki bir restoranda yaşadığı olaydı. Tulsa'daki bir turne durağında The Boston Phoenix'e verdiği bir röportajda olayı şu şekilde anlatıyor:
"Birinin bana söylediği bir şey (onu tanımıyordum ve kahin olabileceğini düşünmüştüm), bu şarkıyı yazmam için bana ilham verdi. Bir ilişki içindeydim ve tamamen mutsuzdum. Ama bunu gizliyordum. Tamamen kötü muamele görüyordum ve bunu örtmeye çalışıyordum; hatta kendime bile itiraf etmiyordum. Arkadaşımın arkadaşı olan bu adamla bir restoranda oturmuş diğerlerinin gelmesini bekliyorduk. Onunla 10-15 kelime konuşmuştum, ve birden bana bakıp 'Mutlu musun?' diye sordu. Kalbimin dışarı fırlayacağını hissettim, sanki o an ne düşündüğümü biliyor gibiydi. Ve ona yalan söyledim, iyi olduğumu söyledim. Her neyse o aslında bir kahin falan değildi, ama sosyoloji okumuştu."
Lee, VH1 röportajında ise şarkıyla şunları söyledi: "Açık fikirlilik. Uzun süredir kaçırdığın tüm şeylere uyanmakla ilgili. Bir gün biri bana kalbimi bir saniyeliğine hızlandıran bir şey söyledi ve fark ettim ki aylardır uyuşmuşum, sadece hayatın rutinlerini yaşıyormuşum."
How can you see into my eyes like open doors?
Leading you down into my core
Where I've become so numb
Without a soul
My spirit's sleeping somewhere cold
Until you find it there and lead it back home
Wake me up inside (save me)
Call my name and save me from the dark (wake me up)
Bid my blood to run (I can't wake up)
Before I come undone (save me)
Save me from the nothing I've become
Amy Lee, sonrasında Blender ile yapılan bir röportajda, Bring Me to Life'ın 2007'de evlendiği Josh Hartzler olduğunu ifade etti.
3. Everybody's Fool
Everybody's Fool, toplumun beklentilerine karşı duran güçlü bir mesaj ile dolu. Ben Moody'nin gitar çalışmaları ve Lee'nin duygusal ifadesi, şarkının etkileyici bir direniş şarkısı olmasını sağlıyor. Melankolik tonları, Evanescence'in güçlü ve özgün sesini dinleyiciye bir kez daha hatırlatıyor.
Amy Lee'nin ifadesine göre, şarkı tamamen sahte imajlara sahip olan ünlülerden bahsediyor. Onu, şarkıyı yazmaya teşvik eden şey, o dönemde 8 yaşında olan kız kardeşinin, o zamanın Britney Spears gibi pop yıldızlarına takıntılı olmasıydı.
Perfect by nature
Icons of self indulgence
Just what we all need
More lies about a world that
Never was and never will be
Have you no shame don't you see me
You know you've got everybody fooled
2016'da "Wikipedia: Fact Or Fiction?" için yapılan bir röportajda, Amy Lee'ye hangi ünlüler hakkında özel olarak şarkı yazdıkları sorulduğunda, bunun "çok suçlayıcı" gibi anlaşılacağını belirterek isim vermekten kaçındı. 2016'da Songfacts röportajında ise Amy Lee şarkıdan uzaklaştığını şu şekilde ifade etti:
"Lise yıllarında şarkı yazmak ilginç bir şey. Sonra bir bakmışsın onlar en ünlü şarkıların oluvermiş. Bunun sıkıntılı yanı lise yıllarında takıldığın şeyleri 34 yaşında olunca hâlâ söylemek zorunda kalman. Bu şarkıda bahsettiğim konuya artık o kadar takılmıyorum. Her zaman sanki başkasının hayatı hakkında ahlaki dersler veriyormuşum gibi görünüyordum. Halbuki bu konuları düşünmenin birçok farklı şekli var. O zamanlar bildiğimi sandığım şimdi ise daha iyi bildiğim şey, nasıl görünürlerse görünsünler kimsenin içinde neler yaşadığını bilemezsin. Hatta zorbaysa bile, hatta popüler çocuksa bile. İçerde ne tür bir mücadele yaşadıklarını, çektikleri acıyı ve dış görünümlerinin genellikle buna bir baş etme mekanizması olduğunu asla bilemezsin."
4. My Immortal
Albümün en duygusal anlarından biri olan My Immortal, piyano eşliğindeki sade düzenlemesi ve Amy Lee'nin kalpten gelen vokalleri ile öne çıkıyor. Şarkının dokunaklı atmosferi, kayıp ve acı temasını işlerken, dinleyicileri duygusal bir yoğunluğa sürüklüyor.
Şarkı aslında Amy ve Ben'in 1998'de yayımladıkları Evanescence adlı EP'nin bir parçası olarak 1997'de kaydedildi ve sadece Amy Lee'nin vokallerini içeriyordu. Şarkı daha sonra 2000 demo CD Origin için tekrar kaydedildi. Bu versiyon, Amy Lee tarafından biraz yeniden düzenlenmiş bir piyano, yeni sözler ve bridge eklenmiş haliydi. Şarkı, Fallen albümü için Amy ve Ben tarafından yeniden kaydedildi, ancak bu versiyon, şirket tarafından reddedildi ve tekrar kaydedildi.
Bu versiyon, Amy ve Ben'in Fallen için orijinal olarak kaydettikleri versiyon olmadığından "band version" olarak adlandırıldı. Şarkıya bridgeden sonra gitar, davul ve bas eklenmiştir. Fallen'ın sonraki baskıları, My Immortal'ın orijinal versiyonuyla band version halini birlikte içermektedir.
Şarkının sözleri, Ben'in kurgusal bir hikayeye dayanarak yazdığı ve Amy'nin de söz yazımına yardım ettiği bir çalışmadır. Amy, bu şarkıyı "Ben [Moody]'nin şarkısı" olarak nitelendirir, çünkü sözleri Moody tarafından yazılmıştır. Moody, şarkının "ölümden sonra bir ruhun sizi terk etmeyip sizi rahatsız etmesi ve bu ruhu gitmesini gerçekten istemeniz" hakkında olduğunu söylemektedir.
You used to captivate me by your resonating light
Now, I'm bound by the life you left behind
Your face it haunts my once pleasant dreams
Your voice it chased away all the sanity in me
These wounds won't seem to heal, this pain is just too real
There's just too much that time cannot erase
When you cried, I'd wipe away all of your tears
When you'd scream, I'd fight away all of your fears
And I held your hand through all of these years
And you still have all of me
Amy, bu şarkının kendisi için en favori şarkılardan biri olmadığını belirtmesine rağmen, onu Synthesis adlı orkestral albümde tamamen yeniden kaydetme fırsatını kaçıramadığını ifade eder. Bu konuda şunları söylemiştir:
"Bu şarkıyı albüme koymamayı ciddi olarak düşündüm, ama gerçekten bu şarkıyı tekrar kaydetme fırsatını kaçıramadım. Bir süpermarketteyken bile %99.9 şarkının o asla dayanamadığım eski demo hali çalıyordu. Şarkıdaki şey gerçek bir piyano bile değil sadece lise yıllarımda babamın iş yerine gidip stüdyoya girip kaydettiğim bir şarkıydı. Bu yüzden bunu tekrar kaydetmek istedim ve David Campbell'ın düzenlemesiyle yeni bir versiyonunu yapma fırsatı çok iyiydi. Ancak bu şarkıya hiçbir zaman gerçekten yakın hissetmedim. Çok uzun zaman önce yazılmış olsa da şu an hayranlarımızla geçirdiğimiz zamanı yansıtan önemli bir şarkı haline geldiğini düşünüyorum. Artık bu onlarla aramdaki ilişkinin bir parçası.
My Immortal ile ilgili olarak başlangıçta zorlanıyordum çünkü her yerdeydi ve grubumuzu tam anlamıyla temsil ettiğini düşünmüyordum. Ama üstesinden geldim. Artık bu durumu atlattım. Şimdi seviyorum. Sözlerini yazmadığım tek şarkı o. Biraz yardım ettim, ancak onlar benim kelimelerim değil. Bunlar Ben'in kelimeleri. Onu söylemek istemedim, sadece bana çok şey ifade etmediklerini hissettim. Diğer tüm şarkı sözleri gerçekten kalbimde bir şey ifade ediyor. Ancak zamanla, [o şarkının] hayranlarımızla olan geçmişimizde çok önemli ve büyük bir parça olduğunu fark ettik. İlk Avrupa konserimizde, şarkıyı kendimi dahi duyamayacak kadar yüksek sesle söyleyen büyük bir insan topluluğuna karşı sahne almıştık. İşte o an bu şarkı, benim için gerçekten anlamlı hale geldi."
5. Haunted
Haunted, gotik ve melankolik atmosferiyle dikkat çeken bir parça. Lee'nin vokalleri, şarkıya derinlik katarken, gitar riffleri ve davul vuruşları, dinleyiciyi mistik bir serüvene çekiyor. Parçanın güçlü enstrümantal yapısı, Evanescence'in müzikal çeşitliliğini sergiliyor.
Şarkının sözleri ve melodisi Amy Lee tarafından yazılmıştır. Tematik olarak şarkı kısmen Ben Moody'nin yazdığı bir kısa öyküye gönderme yapmaktadır. Kendisi, bu kısa öyküyü Evboard'da (eski bir Evanescence hayran forumu) yayınlamıştır:
"8-9 yaşlarında küçük beyaz bir paskalya elbisesi giymiş küçük bir kız, küçük bir kırmızı topu sektirerek sokakta yürüyordur. Terk edilmiş olduğu belli olan büyük bir eve günahkar bir tavırla yaklaşırken dikkati toptan eve doğru kayar. Bu sırada top kaldırıma çarpıp eve doğru seker. Küçük kırmızı topu eve doğru kovalarken, top doğal olmayan bir ivme kazanır ve doğrudan devasa, açık ön kapıya doğru seker. Küçük kız bir an duraklar, kendisine bakıyormuş gibi görünen eve bakar ve küçük kırmızı topunu aramak için dikkatlice eve girer. Avluya yavaşça yürürken, bir zamanlar güzel bir malikane olduğu belli olan çürümüş harabeyi inceler. Önündeki sonsuz gibi görünen merdivene doğru uzanan tırabzanların her santimetresindeki zarif ayrıntılar karşısında büyülenir. Aniden düşünceleri korkunç bir kargaşayla bölünür. Ön kapıdan koşmak için hızla arkasını döner ama bir zamanlar kapının durduğu yerde yalnızca boş bir duvar olduğunu görür. Korkarak gördüğü ilk koridordan aşağıya koşar, çaresizce bir çıkış yolu bulmaya çalışır, ama her dönüşte ardındaki dünya değişir, evin iradesine boyun eğer, hatta başladığı avluya geri dönüş yolunu bile bulmak imkansız hale gelir. Dehşete kapılan küçük kız bir köşeye çöker, başını ellerinin arasına alır ve ağlar.
10 yıl sonra...
Küçük kız panik içinde uyanır, artık kirli, yaralı bir genç kadındır. Siyah pantolon, siyah bir gömlek ve iş botları giymektedir. Cildi solgun ve kirlidir. Güneş on yılı aşkın bir süredir cildine değmemiş gibidir. Uyandığında kirli gümüş bir tepsinin üzerinde her sabah olduğu gibi hayatını sürdürmeye yetecek bir yemek bulur. Oraya, yalnızca geçerken görebildiği, bir köşeden geçen, kapıdan içeri giren bir figür tarafından yerleştirilmiştir... onun tek arkadaşı ve tek nefreti haline gelen bir figür tarafından. Hayat amacı onu burada tutan bu gölgeyi avlayıp yok etmeye dönüşmüştür. Her gün amansızca onun peşinde koşarken, varlığının ikileminde kaybolur. Onu burada tutan bu şey, defalarca zihnine tecavüz eden, uyurken onu izleyen bu kişi onun tek arkadaşı olmuştur. Çünkü bu kişi giderse o da yok olur. Çünkü sadece onu öldürmek için yaşıyordur. Sadece ONUN İÇİN yaşıyordur. Her gün etrafındaki ev değişir, öyle ki her gün yabancı bir ülkede uyanıyordur. Değişmeyen tek şey... o'dur. Onun kalbinin atışını duyuyor, kokusunu alıyor, sadece onu bulmayı düşünebiliyor ama aynı zamanda aşk hakkında bildiği tek şey de o'dur."
Şarkının gotik havasını en iyi yansıtan şarkıya şüphesiz Haunted diyebiliriz.
6. Tourniquet
Daha sert tonları ve güçlü rock dokusuyla Tourniquet, albümdeki enerjiyi yükselten bir parça olarak öne çıkıyor. Lee'nin vokalleri, şarkıya duygusal bir derinlik katarken, etkileyici gitar soloları da dinleyiciyi etkisi altına alıyor.
Şarkı, aslında Rocky Gray'in (grubun bateristi) Soul Embraced adlı grubunun My Tourniquet şarkısının bir coverıdır. Gitar ve sözler Soul Embraced'in For the Incomplete albümü için Rocky tarafından yazılmıştır. Evanescence, bu cover'ı önce bir demo olarak kaydetti ve ardından Fallen albümünde 6. sırada olacak şekilde yeniden düzenledi. Amy, cover'ın melodisini ve ikinci dörtlüğünü yazdı.
Amy'nin şarkı hakkındaki yorumu:
"Bu aslında Rocky'nin şarkısı, bir cover! Rocky, bateristimiz, Little Rock'ta Soul Embraced adlı başka bir gruptaydı - bu bir Hristiyan metal grubuydu - ve gitar çalıyor, vokal yapıyordu. Ben, sadece, "Hey, bunu biraz değiştirelim ve bir gösteri için yapalım," dedi. Şarkıyı aldık ve ben onun için bir melodi yazdım. Sözler temelde aynı, ama ben tamamen farklı bir ikinci dörtlük yazdım ve melodi formatını büyük ölçüde değiştirdim. Harika bir ritmi var ve o günden beri çalıyoruz, sonra dedik ki, "Hey, hadi albüme koyalım..."
Amy'nin bir VH1 röportajındaki yorumu:
VH1: Bazı şarkılarınız elbette şu soruyu akla getiriyor - mesela "Tourniquet," kurtuluş ve Tanrı hakkında sözleri var, ama aynı zamanda uyuşturucularla ilgili gibi de görünüyor. Bilerek belirsiz mi?
Lee: Şarkılarımızın birçoğu, farklı şeyleri ifade edebilecek şekilde yazılmıştır. Bu, bize katılmadan önce bir Hristiyan death metal grubunda olan bateristimiz Rocky [Gray] tarafından yazıldı. Bana Hristiyan bir bakış açısından geldiğini, ancak intiharla ilgili olduğunu söyledi. Şarkı, yeni intihar etmiş birinin bakış açısı ve Hristiyanlık arasında bir tezatlığı yansıtıyor. Eğer Hristiyan olduğunu kabul ettikten sonra bütün günahlar affediliyorsa, neden bir istisna olmasın?
7. Imaginary
Imaginary, orkestral unsurları ve epik atmosferiyle dikkat çeken bir parça. Lee'nin dramatik vokalleri, şarkının gotik ve büyülü dünyasını dinleyicilere aktarırken, enstrümantal düzenlemeler parçanın benzersizliğini vurguluyor.
Amy, ergenlik yıllarındaki rüyalarının daha gerçekçi olduğunu, adeta başka bir boyuta bir köprü gibi hissettirdiklerini söylemektedir. Imaginary'i yazmaya başladığında kafasında bir soru vardı, "Hangi dünyanın gerçek olduğunu kim söyleyebilir?".
"Bu, en eski şarkılarımızdan biri ve aynı zamanda benim için tamamen kalıcı bir güce sahip. Bu şarkı, sesimizin ve çocukken hayal ettiğimiz şeyin temelini atan ilk gerçek adımlardan biriydi. Sette sürekli bu şarkı üzerine çalıştık çünkü şarkı, benim için köklerimizi çok iyi bir şekilde özetleyen güçlü bir çekirdek gibi."
Swallowed up in the sound of my screaming
Cannot cease for the fear of silent lies
Oh, how I long for the deep sleep dreaming
The goddess of imaginary light
In my field of paper flowers
And candy clouds of lullaby (Flowers)
I lie inside myself for hours
And watch my purple sky fly over me (Flowers)
Şarkı, Synthesis albümünde yeniden düzenlendi ve Amy, Synthesis turne programında şöyle dedi:
"Bu şarkı birçok nedenle özel. En eski bestelerimizden biri, Evanescence'ın temel sesini şekillendiren keşfin bir parçası. Hiçbir zaman konser setlist'inden çıkmadı."
Amy, 2023'te Fallen albümünün 20. yıldönümü dolayısıyla yapılan bir dergi kapak hikayesinde şarkı hakkında konuştu:
"Imaginary, benim favori şarkılarımdan birisidir. Bu benim açımdan sesimizin çekirdeğiydi. Yedinci veya sekizinci sınıfta şiirler yazıyordum ve 'Çığlık atan sesimin içinde yutuldum' bölümü, İngilizce sınıfına sunduğum bir şeydi. Tamamen masum, tatlı, genç ve aptal. Sadece bu şarkının, orkestral ve klasik koro unsurlarını hard rock ile çok iyi bir şekilde birleştiren bir merkez olduğunu hissettim. Cheesy bir klasik değildi. Whisper gibi melodramatik değildi. Daha açık ve daha gerçekti"
8. Taking Over Me
Duygusal temaların ön planda olduğu Taking Over Me, güçlü ritmi ve vokal performansı ile öne çıkıyor. Parçanın enerjisi, dinleyiciyi içsel bir yolculuğa davet ederken, gitar ve davul unsurları da şarkının dinamik yapısını güçlendiriyor. Albümdeki diğer şarkılara göre daha fazla iniş çıkış barındıran Taking Over Me, bize Evanescence'ın tekdüze bir gruptan ziyade geniş bir yelpazeye sahip bir müzik grubu olduğunu kanıtlar nitelikte.
Şarkı, Fallen için kaydedilmeye seçilmeden önce 2001-2002 demo oturumlarında kaydedilmiştir. Amy Lee şarkıyı şöyle açıklamıştır:
Taking Over Me, takıntı hakkında. Birine takıntılı bir şekilde aşık olduğunuzda onun ruh eşiniz olduğuna inanıyorsunuz. Bilmiyorum. Takıntı hakkında işte."
Have you forgotten all I know
And all we had?
You saw me mourning my love for you
And touched my hand
I knew you loved me then
I believe in you
I'll give up everything just to find you
I have to be with you to live to breathe
You're taking over me
Fallen'ın 20. yıl dönümünde bir dergi kapağı hikayesinde, Amy şarkının o zamanlar tanıdığı ve gelecekte eşi olacak olan Josh Hartzler hakkında gizlice yazıldığını açıklamıştı:
"Bring Me To Life" gibi, onu da Josh hakkında yazıyordum, biraz da gizlice. Şarkılarımın çoğu çift anlamlıdır. Ana anlamınin yanında bir de benim için gizli, alt anlamı vardır. Ana anlam, bir stalkerın gözlünden bir hikaye anlatmaktı - 'Beni hatırlamıyorsun, ama ben seni hatırlıyorum' cümlesiyle. Bu, Snow White Queen'in [2006'da yayınlanan The Open Door albümündeki bir şarkı] ön hikayesiydi diyebilirim. Ama altında yatan anlam, bu adama karşı hissettiğim tüm duyguları anlatıyordu ve ona bunları söyleyemiyordum. Neden ki hikaye anlatabilecekken bir hikaye anlatasını ki? İki hikaye tek hikayeden daha iyidir. Bunu çok sık yaparım!"
9. Hello
Albümdeki daha sakin anlardan biri olan Hello, piyano ve Lee'nin yalın vokalleriyle öne çıkıyor. Dokunaklı sözleri ve minimalist düzenlemesiyle, şarkı Evanescence'in duygusal çeşitliliğini gösteriyor.
Şarkı, 2001-2002 kayıt seansları sırasında kaydedildi ve Fallen albümünde 9. sırada yayınlandı. Amy, Hello'nun Fallen albümündeki gurur duyduğu şarkılardan biri olduğunu ve bu albümde onu ağlatabilen tek şarkı olduğunu söylemektedir. Kız kardeşinin vefatı hakkında olan şarkı bu nedenle hiçbir konserde seslendirmediği tek Fallen şarkısıdır. Şarkının bir kısmı, Going Under şarkısının girişinde intro olarak kullanılmıştır.
Playground school bell rings again
Rain clouds come to play again
Has no one told you she's not breathing?
Hello I'm your mind giving you someone to talk to
Hello
If I smile and don't believe
Soon I know I'll wake from this dream
Don't try to fix me I'm not broken
Hello I'm the lie living for you so you can hide
Don't cry
Suddenly I know I'm not sleeping
Hello I'm still here
All that's left of yesterday
Amy'nin 2004 yılında verdiği bir röportajında kız kardeşinin vefatının ona sanatçı olmak adına nasıl ilham verdiğine dair şunları söylemiştir:
“Bu olay yaşandığında, hayata karşı bütün bakış açım değişti. Aptalca geliyor belki, ama işte o zaman bir sanatçı olmuştum. Müzik, kendimi iyileştirmeye yönelik bir girişimim. Bu tür şeyler sizi mahvedebilir ya da üstesinden gelebilirsiniz.
Kardeşimin ölümü, hayatın ne kadar kısa olduğunu bana öğretti ve beni şeyler başarmaya yönlendirdi. Ulaşmak istediğim 50 maddelik bir listem var. Sadece eğlence sektörüyle ilgili değil, kişisel hedefler. Hayatın kırılganlığı beni ileriye yönlendiriyor.”
10. My Last Breath
My Last Breath, albümü güçlü bir finalle tamamlıyor. Enerjik tempo, gitar riffleri ve vokal performansıyla, şarkı dinleyicilere etkileyici bir son sunuyor. Bu parça, Evanescence'in müzikal yeteneklerini bir kez daha sergiliyor.
Amy ve Ben, bu şarkıyı yazmalarına ilham kaynağı olan şeyin New York'ta gerçekleşen 11 Eylül saldırıları olduğunu ifade etmiştir.
Ben: "My Last Breath", tam olarak 11 Eylül olayından hemen sonra ortaya çıktı, ve birden hayattan alınıp gidilen birinin perspektifinden yazıldı. Şarkının çıkışı da olay kadar ani oldu. Hikayedeki bu belirli kişi, bir sevdiğine hitap ediyor, onu teselli etmeye çalışıyor, anlarsınız ya. Ve aynı zamanda her türlü deneyimde olduğu gibi karışık duygular da içeriyor, çünkü bridge'e geçtiğinizde birden inkâr faktörü veya öfke devreye giriyor, çünkü hiçbir duygu tek başına mükemmel değil. Herhangi bir deneyimde yaşadığınız gibi, o da tam bir karmaşıklık içinde."
Amy: "Evet, veda etmek ve sanki, bilirsin, ruh hali formunda, yaşayan sevilen kişiye gelmek gibi."
Hold on to me love
You know I can't stay long
All I wanted to say was
I love you and I'm not afraid
Can you hear me?
Can you feel me in your arms
Holding my last breath
Safe inside myself
Are all my thoughts of you
Sweet raptured light,
It ends here tonight.
11. Whisper
Whisper, gotik ve gizemli atmosferiyle, albümü sakin bir şekilde kapatıyor. Diğerlerine göre daha fazla metal ögeleri barındıran şarkı, Lee'nin vokalleri ve enstrümantal düzenlemelerle, dinleyiciye albümün genel ruhunu hissettirerek, etkileyici bir final sunuyor.
Amy Lee, EvClub röportajında şarkı hakkında şunları söylemektedir:
"Whisper'ı sahnede hala çokça çalıyoruz ve onu çalmayı seviyorum, harika bir şarkı. Ancak sözsel olarak artık benim için çok fazla anlam taşımıyor çünkü şu anda hayatımın hiç de karanlık bir yerinde değilim. Oldukça olumlu bir yerdeyim. Bu yüzden gerçekten sinirli değilsem, Whisper ile tam anlamıyla bağlantı kuramıyorum."
Catch me as I fall
Say you're here and it's all over now
Speaking to the atmosphere
No one's here and I fall into myself
This truth drives me into madness
I know I can stop the pain if I will it all away
If I will it all away
Don't turn away (don't give in to the pain)
Don't try to hide (though they're screaming your name)
Don't close your eyes (God knows what lies behind them)
Don't turn out the light (never sleep, never die)
I'm frightened by what I see
But somehow I know that there's much more to come
Immobilized by my fear
And soon to be blinded by tears
I can stop the pain if I will it all away
If I will it all away
Whisper, Evanescence'ın dördüncü stüdyo albümü Synthesis'in açılış şarkısı Overture için bir ilham kaynağıydı.
Fallen'ın 20. yıl dönümüne dair dergi kapak hikayesinde Amy şarkı ve genel olarak albüm hakkında şunları söylemiştir:
“Bu kadar dramatik olmasını seviyorum! Liseyi bitirirken sonra bu şarkıyı bizim hitimiz sanıyorduk. İlk birkaç konserimizde Whisper bizim açılış şarkımızdı. Şovlar yapıyorduk ve ben diyordum ki, ‘İşte bu bizim!’ Çok epik, çok dramatik. Bu yüzden Fallen'ın sonuna geldiğimde, son düşüncelerim şu ki, çok minnettarım. Bu, benden çok daha büyük bir şey. Hiçbir şeyi değiştirmezdim. Bu acıyı yaşamak zorundaydım. Hepimizin farklı hayatları var ve bu şarkılar bize bu hayatlarda eşlik etti. Buna dahil olmaktan dolayı sadece minnettarım ve Fallen'ı şimdi önceki zamanlardan daha iyi bir şekilde tam anlamıyla takdir edebildiğimi düşünüyorum. Bu büyük bir hediye.”
Evanescence'in Fallen albümü, duygusal derinliği, güçlü vokalleri ve çarpıcı enstrümantasyonuyla müzikseverleri etkileyici bir yolculuğa çıkartıyor. Grup, gotik ve alternatif rock türlerinde başarılı bir sentez sunarak, bu albümle şüphesiz bir klasik yarattı. Dinleyiciyi saran atmosferi ve etkileyici müziğiyle, Fallen, Evanescence'in kariyerinde önemli bir dönüm noktası olarak her zaman hatırlanmaya devam edecek.
Tıpkı Amy Lee için olduğu gibi bizler için de bir hediye kadar kıymetli olan bu albümü dinlemek isterseniz:
Yorum Bırakın