Kendini sevmek kadar kolaydır birini sevmek. Birini sevmek kadar zordur kendini sevmek.

Kendini sevmek kadar kolaydır birini sevmek.
Birini sevmek kadar zordur kendini sevmek.
  • 0
    0
    0
    0
  • Kendini sevmek kadar kolaydır birini sevmek.
    Birini sevmek kadar zordur kendini sevmek...


    Zorluk ve kolaylık diye adlandırdığımız bu hisler tahmin edersiniz ki uzun vadede altyapı isterler.  Gelişim psikolojisi der ki; kendini sevmediğin bir ilişkide  gerçek anlamda karşı tarafa yönelik duyguların aslında sevgi değildir. Saplantıdır.  
    Sevgi kadar saplantilar da öğrenilmiş duygulardır. İçgüdüsel davranışlar hayvanlara özgü olduğu için bu duyguların bizimle birlikte doğduğunu da iddia edemeyiz. Dolayısıyla hissettiğimiz her şey, öğrendiklerimizdir. 

    Biraz keskin bu söylediklerim farkındayım ama gerçektir ki değer görmemiş bir kimse karşı tarafa kelime anlamına yakışır bir değer veremez. Çünkü bilmediği ve görmediği şeyi uygulayamaz. İnsanların bilmedikleri ve görmedikleri duygulardan ötürü onları yargılayamayız elbette. Ama bu durum onların yakın alanımıza girmesiyle değişebilir. Tam bu noktada gerçek farkındalıklar oluşur. Size karşı verilen ilginin aslında sevgiden gelmediğini anlarsınız. Çünkü aynı dili paylaşamadığınız için bu mevzu apaçık ortaya düşer. 

    Çözümler aranır, problemler defalarca konuşulur, kavgalar edilir, ilişkiler biter, tekrar başlar, sonra tekrar kavgalar edilir, sonra sonra sonra... Hep aynı şeyler  yaşanıp durur. Çünkü hayatlarının yalnızca belirli bir kısmında dahil olduğumuz insanların bizden önceki yaşantıları bizim değişiklik sağlamamıza engel olur.  Yapılan değişiklikler kısa vadeli yara bandı müdahelesi gibidir. Bu kez oldu sandığımız her şeyin hengamesi altında ezilip gideriz. 

    Yeterince kendini önemseyen kişiler durumu olgunlukla karşılar. Başlangıçtaki çözüm arayışlarına da girerler lakin tek bir farkla: Bu arayışların tekrarı olmayacaktır. 
    Karşı taraf da durumun farkındaysa gerekli duygusal ve zihinsel sağaltımlarla çözüme yönelik adım atılır. Bulunmadığı takdirde de iki tarafın da çıkarları düşünülerek acısız bir şekilde süreç sonlandırılır. Bu durumun aksi bir tutum içerisine girilmişse de artık dışarı çıkılamaz. Neden sorusunun dönüp durduğu bu çemberde sorular yanıtsız kalır. Debelenip  dururuz ta ki taraflardan biri dengesini bozup düşene kadar. Hareketlilik doğal sebeplerden dolayı son bulur.  Ama geriye 2 yorgun beden kalmıştır. Ne yaşadığını bilmeyen, dönmekten başka gözü hiçbir şey görmemiş bu iki beden birbirini tükettiğiyle kalır. 

    Sonlanması gereken hisler tam olarak böyle betimlenir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.