1994 yılında İngiltere'nin Teignmouth kasabasında kurulan Muse'un kısa sürede alternatif rock severlerin favori gruplarından biri haline geldiğini söylesek sanırım aksini iddia eden olmayacaktır. Matthew Bellamy'nin büyüleyici vokali ve gitarı, Chris Wolstenholme'un etkileyici bas ritimleri ve Dominic Howard'ın dinamik davullarıyla bir araya gelerek müthiş bir sinerji yaratan grup daha ilk albümüyle müzik dünyasını etkisi altına almayı başardı. Bugünkü konumuz tam olarak da bu; Muse'un inanılmaz başarılı bir çıkış yapmasına aracı olan albüm: Showbiz
Müzik dünyasında ilk albümle başarı yakalamak genelde çok sık rastlanılan bir durum değildir. Çoğu sanatçı ya da grup en iyi albümlerini çıkarmadan önce genelde birkaç tane düşük ya da orta seviyede albümler çıkarır, daha sonrasında ise en iyi albümlerinin ardından yaptıkları albümler tekrar o peek noktasına ulaşamaz. Daha ilk albümden başarılı olan ve sonrasında daha iyi albümler çıkaran sayılı grup vardır. Radiohead'in Pablo Honey'si, Nirvana'nın Bleach'i, Arctic Monkeys'in Whatever People Say I Am, That's What I'm Not'ı ve The Strokes'un Is This It'i bu sayılı örneklerden birkaç tanesidir. Bu bağlamda Muse'un melankoliyi ve enerjiyi nasıl ustalıkla harmanladığını gözler önüne seren Showbiz'i de bu örnekler arasına koyabiliriz.
Peki albümün adı neden Showbiz? Matthew Bellamy, albümün adıyla ilgili olarak, şov dünyasının yüzeyselliği ve bunun sanatçılar üzerindeki etkileri hakkında düşündüklerini ifade etmiştir. Bu anlamda Showbiz yani Türkçesi "Gösteri Dünyası", sadece sahne ışıklarının parıltısı değil, aynı zamanda bu ışıkların ardındaki karanlıkları da temsil eder. Muse, bu albümle birlikte, müzik kariyerlerinin başında karşılaştıkları zorlukları ve hayal kırıklıklarını dinleyicilere aktarmayı amaçlamıştır.
Showbiz, sadece bir albüm değil; aynı zamanda duygusal derinliği ve varoluşsal sorgulamalarıyla dinleyiciyi içine çeken bir yolculuk. Albüm, Muse'un daha sonra yaratacağı karmaşık ve epik müziğin temellerini atıyor ve dinleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Şimdi gelin bu yolculuk sırasında bize eşlik eden şarkılara daha yakından bakalım.
1. Sunburn
Albümün açılış parçası olan Sunburn, grubun müzikal becerilerini ve duygusal derinliğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyan bir eser. Şarkı, Bellamy'nin etkileyici piyano arpejleriyle başlıyor ve ardından daha ağır bir gitar nakaratıyla devam ediyor. Albümün en çok çalınan ve her turda düzenli olarak yer alan tek şarkısı olmasına rağmen, başlangıçta çok nadir canlı olarak çalınmıştır. Sunburn, albüm için yazılan son şarkılardan biri ve sözler demo versiyonu ile değişiklik göstermekte. Orijinal demo versiyon tamamen gitar içerirken albümün prodüktörü John Leckie, piyano versiyonun daha güçlü olacağını düşünmüş ve sözler de buna göre değiştirilmiş, fazla olan kısım kesilmiştir. Bu ilk versiyonun lirik odağı bir ilişkinin sonu gibi görünmekte.
Şarkının demo versiyonu:
Albümdeki versiyonu:
Burada da görüldüğü üzere aslında şarkı, albüm versiyonunda aşk acısının yanı sıra albümün adının hakkını verecek şekilde gösteri dünyasının zorluğuna dair sözler de içeriyor.
Grubun solisti ve şarkının söz yazarı Bellamy, Sunburn şarkısının anlamını bir röportajda şöyle ifade ediyor:
Matt: "Güveler çiftleşmek istediklerinde ayı yön bulma amacıyla kullanırlar. Bunu bilerek yapmıyorlar, sadece beyinleri sürekli olarak aya belirli bir açıyla uçmak üzere programlanmış. Ve bazen de onlar bunu yapmaya çalışırlarken bir ampüle çarpıyorlar. Bunun nasıl bir his olduğunu hayal edebiliyor musun? Bzzt, Bzzzzt..."
Muhabir: "Peki senin ampulün nedir?"
Matt: "Kadınlar. Ampulün özelliği, güvelerin doğal olmayan bir şekilde yönünü değiştirmesine neden olan insan yapımı bir alet olmasıdır... Şarkı, bir güvenin ampüle doğru uçması ya da bir astronotun Dünya'dan uzaklaşmak için Güneş'e doğru gitmek istemesi hakkında. Çünkü Dünya'da zaten hiçbir şeyi yoktur. Ama ampül de Güneş de sizi eğer çok yaklaşırsanız yakar."
2. Muscle Museum
Muscle Museum, grubun erken dönemlerinde büyük ses getiren parçalardan biridir. Şarkının adı, sözlükte muscle (kas) ve museum (müze) kelimelerinin arasında muse kelimesinin yer almasından gelir. Şarkı, adını hem bu durumdan hem de şarkının bir beden ve ruh diyalektiği içermesinden almaktadır. Bellamy'nin evinde yapılan bir prova seansında ortaya çıkan şarkı, ilk olarak Muscle Museum EP'de yayımlanmıştır. EP'de iki versiyonu bulunan şarkının tam uzunluktaki versiyonu, kısa akustik versiyonla uzun versiyonun birleşimidir. Bellamy'nin gitar riffleriyle açılan parça, güçlü bas hatları ve dinamik davul vuruşlarıyla desteklenir, vokalleri ise şarkının melankolik ve enerjik yapısını mükemmel bir şekilde tamamlar.
Muscle Museum'un sözleri, izolasyon, yabancılaşma ve kendini ifade etme arzusu gibi temaları işler. Bellamy, şarkının insanların çoğu zaman içsel duygularıyla yüzleşmekten kaçınmaları ve sıradan hayatlarına devam etmeleri hakkında olduğunu belirtir. Ayrıca, şarkı yukarıda da bahsettiğimiz gibi beden ve ruh arasındaki çatışmayı da işler; Bellamy, röportajında "Bazen var oluşundaki unsurlardan biri, bir şeyleri yapmana izin vermez. Örneğin, bedeninin bir kızla seks yapmak istemesi ama zihninin sana bir kız arkadaşın olduğunu hatırlatması gibi. İstek ve vicdan arasındaki çatışmaya ilişkin Freudyen bir fikir." diyerek bu çatışmayı ifade eder.
Bunun yanı sıra "I have played in every toilet. But you still want to spoil it. To prove I've made a big mistake" sözleri gruba memleketleri Teignmouth'ta yapılan baskıyı temsil etmektedir.
Prodüksiyon açısından, Muscle Museum John Leckie'nin zengin ses yapısına sahip prodüksiyonuyla dikkat çekmektedir. Leckie'nin prodüksiyon tarzı, her enstrümanın ve vokalin şarkının genel atmosferine katkıda bulunmasını sağlar. Bellamy'nin gitar solosunu aslında vokal olarak söylemesi ve bunu amplifikatöre şarkı söyleyerek gitar gibi ses çıkarması da şarkının ilginç bir detayıdır. Muscle Museum, hem müzikal yapısı hem de lirik temalarıyla Muse'un kariyerinin erken dönemindeki yaratıcı vizyonunu ve duygusal derinliğini ortaya koyan bir başyapıt olarak öne çıkmaktadır.
3. Fillip
Fillip, albümün ilk altı parçasının garip atmosferine uygun, tuhaf bir tınıya sahip bir şarkı olarak karşımıza çıkmaktadır. Grup tarafından nadiren bahsedilen ve farklı şekillerde telaffuz edilen ("Fill-ip" ve "Fill-eep"), Fillip 1999 yılında neredeyse her konserde çalınmıştır. 2000 ve hatta 2001 yılına kadar sıkça çalınmaya devam etmiştir, ancak o zamandan beri performanslarda yer almamıştır. Fillip, albümdeki bazı şarkılar kadar hayranlar arasında popüler olmasa da, bu durum şarkının kendine özgü değerini azaltmaz.
Fillip kelimesi, uyarıcı veya keyif verici bir şey anlamına gelir. Aynı zamanda, başparmak ve orta parmak uçlarının birbirine bastırılıp bırakılmasıyla çıkan çatırtı sesini ifade eder (genellikle parmak şıklatma veya parmak çıtlatma olarak bilinir). Bu ikinci anlam, şarkının anlamıyla biraz örtüşür, çünkü bir "fillip" üretmek anında bir tepki çağrıştırır ("It's happening soon/It's happening soon..."). Bu çağrışım, şarkının aciliyet hissini ve harekete geçme isteğini yansıtır.
Fillip, Muse'un erken dönemlerine ait bir parça olarak, grubun o zamanki müzikal evrimini ve deneysel yaklaşımını sergiler. Matthew Bellamy'nin karakteristik vokalleri ve grup üyelerinin enerjik performansları, şarkının atmosferine katkıda bulunur. Fillip, albümdeki diğer şarkılar kadar sıkça anılmasa da, Muse'un müzikal yolculuğunda önemli bir yer tutar ve grubun erken dönemindeki yaratıcı enerjisini yansıtır.
4. Falling Down
Falling Down, yavaş olması ve caz havasıyla albümün genel havasından ayrılan ve Matthew Bellamy'nin Teignmouth'ta büyüme deneyimlerini derinlemesine anlatan bir şarkıdır. Bellamy'ye göre, bu şarkının sözleri müzikten önce yazılmıştır ki bu, Muse'un şarkı yazma sürecinde nadiren görülen bir durumdur. Falling Down, Bellamy'nin gençlik yıllarını ve bu küçük, sıkıcı kasabada yaşamanın getirdiği zorlukları yansıtır. Kasabanın yaz aylarında Londralı turistlerle canlandığını, ancak yaz sonunda turistlerin gitmesiyle tekrar monoton bir hayata dönüldüğünü belirtir. Bellamy, bu sıkışmışlık hissinden kaçmak için müziğe yöneldiğini ve bu sayede uyuşturucudan uzak durabildiğini ifade eder.
Şarkının bir diğer ilginç yönü, Bellamy'nin Teignmouth'u "havaya uçurmak" isteğini dile getirmesidir. Kasabanın 15,000 kişilik nüfusunun kendilerine asla bir şans vermediğini düşünen Bellamy, bu küçük kasabanın getirdiği sınırlamaları ve sıkışmışlık hissini şarkıya yansıtır. Falling Down, kasaba halkının Muse'a olan ilgisizliğini ve destek eksikliğini de ele alır. Şarkının sözlerinde, Bellamy'nin bu yerden kaçma arzusunu ve müzikle özgürlüğe ulaşma çabasını hissedebiliriz.
Şarkı, Muse'un setlistlerinde sıkça yer almasa da, 2012'de Montpellier'deki bir konserde 2000 yılından bu yana ilk kez canlı olarak çalındı. Bu performans, The 2nd Law turnesi kapsamında Sunburn ile birlikte şarkının yeniden canlanmasını sağladı. Falling Down, Muse'un erken dönemlerinin samimi ve duygusal bir yansıması olarak, Bellamy'nin kişisel deneyimlerini ve grubun müzikal yolculuğunu gözler önüne serer.
5. Cave
Grubun ilk kaydettiği şarkılardan biri olan Cave, ilk olarak Muse EP'de yer almıştır. İlk dönemlerinde Nova Scotia olarak bilinen şarkı sonrasında Cave ismini almıştır.
Matthew Bellamy, Cave şarkısının fikrinin "Erkekler Mars'tan, Kadınlar Venüs'ten" adlı kitaptan geldiğini belirtir. Kitapta erkeklerin stresli olduklarında bir mağaraya çekildikleri anlatılır ve Bellamy, bu durumu kendisi için de geçerli bulur. Ancak, Bellamy, duygularını dışa vurma eğiliminde olduğunu ve bazen öfke patlamaları yaşadığını söyler. Melbourne ABC Studios'daki bir performansta, Bellamy şarkının "eski bir arkadaş" hakkında olduğunu ve artık arkadaş olmadıklarını belirtmiştir.
Müzikal olarak, Cave güçlü bir bas hattı ve enerjik davul ritimleriyle dikkat çeker. Bellamy'nin karakteristik gitar riffleri, şarkıya dinamik bir yapı kazandırırken, vokalleri ise derin bir duygusal yoğunluk taşır. Şarkının introsu, Bellamy'nin çarpıcı gitar tonlarıyla başlar ve ardından bas ve davulun güçlü girişiyle devam eder. Nakaratta ise, Bellamy'nin vokalleri ve gitarı arasındaki uyum, şarkının enerjisini zirveye taşır. Cave, hem müzikal yapısı hem de lirik içeriğiyle, Muse'un kendine özgü tarzını ve Bellamy'nin derin, kişisel anlatımını ortaya koyar. Grubun kariyerinin başlangıcındaki bu önemli şarkı, Muse'un gelişiminde ve müzikal yolculuğunda önemli bir kilometre taşıdır.
6. Showbiz
Albüme adını veren Showbiz, grubun en karanlık ve yoğun şarkılarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Şarkı, açılış davul vuruşlarından kapanıştaki gitara kadar hızlı bir ivmeyle momentum kazanmaktadır. 1999 ortalarında hayranlar, bu şarkının üçüncü single olarak yayımlanmasını talep etmişlerdir, ancak grup bu talebi reddetmiştir. Showbiz şarkısı, Showbiz albümündeki tek single olmayan parça olmasına rağmen, Absolution ve Black Holes and Revelations turnelerinin de şarkı listelerinde yer almıştır.
Matthew Bellamy, herkesin içinde sakladığı bir kişiliği olduğunu ve şarkı da bu içsel kişiliği dış dünyadan nasıl gizlediğimizi anlattığını belirtmiştir. Şarkının sözleri, içsel kişiliği gizlemenin zorluklarına veya performans yapmanın hayat üzerindeki etkisine atıfta bulunmaktadır. Showbiz, hem müzikal hem de lirik açıdan, grubun sahne arkasındaki gerçekliklerini ve sanatçı olarak yaşadıkları içsel çatışmaları yansıtır. Bu, şarkının albümün adı olarak seçilmesinin nedenlerinden biridir; grubun hem içsel hem de dışsal dünyasını gözler önüne sermektedir.
Müzikal olarak Showbiz, Muse'un karakteristik sesinin ve Bellamy'nin vokal yeteneklerinin güçlü bir örneğidir. Şarkı, güçlü davul vuruşları ve yoğun gitar riffleri ile dinleyiciyi hemen içine çeker. Bellamy'nin vokalleri, şarkının karanlık ve dramatik atmosferine katkıda bulunur. Showbiz, yayımlandığı dönemde ve günümüzde hayranlar ve eleştirmenler tarafından grubun en büyük şarkılarından biri olarak görülmektedir. Bu parça, Muse'un kariyerindeki önemli dönüm noktalarından biri olarak kalmaya devam etmektedir.
7. Unintended
Unintended, akustik fingerpicking tekniğiyle dikkat çeken bir balad. Başlangıçta bir klavyede yazılan şarkı, 1998'de canlı performanslarda fazla çalınmamıştır çünkü grup, şarkıyı çalmak için bir klavyeciye ihtiyaç duymuştur. Ancak Aralık 1998'de gitarla yeniden düzenlenmiş ve o yılı tam set listesinde yer almıştır. Albüme de bu yeniden düzenlenen versiyonu konulmuştur.
Bu şarkıda da tıpkı Falling Down'da olduğu gibi önce sözler yazılmış sonra da beste yapılmıştır. Çünkü bu iki şarkıda müzikten çok sözler önemlidir. Şarkıyla iligli Bellamy'nin açıklaması şu şekildedir: "Birkaç kasıtsız(unintended) aşk şarkısı da var. Bir kız hakkında yazdığım bu şarkı stüdyoda onunla yaptığımız telefon görüşmesi sonrasında yazıldı. Biz buna Unintended(kasıtsız, istenmeyen) adını verdik çünkü birdenbire ortaya çıktı ve bu kıza karşı olan tüm bu duyguların gerçekleşmesi isteyerek yaptığım bir şey değildi". Bellamy'nin bu açıklaması, şarkının duygusal ve samimi yapısını yansıtır. "Unintended," beklenmedik ve planlanmamış duygusal deneyimlerin bir yansımasıdır ve bu yönüyle birçok dinleyiciye hitap etmektedir.
Müzikal açıdan, oldukça sade olan Unintended, Bellamy'nin vokalleri ve gitarı ile Chris Wolstenholme'un gitar ve bas performansını içermektedir. 1999-2001 yılları arasında şarkı çalındığında, Bellamy elektrik gitar, Wolstenholme ise akustik veya elektrik gitar çalarken, aynı zamanda ayak pedalıyla bas gitarı da kontrol etmiştir. 2007'den itibaren Bellamy gitar çalmış, Wolstenholme bas gitarı çalmış ve Nicholls ara sıra klavyede eşlik etmiştir. The 2nd Law stadyum turunda ise Bellamy sadece vokal yaparken, Wolstenholme elektrik gitar çalmıştır. Muscle Museum EP versiyonunda Paul Reeve arka vokal sağlamıştır. Bu düzenlemeler, Unintended şarkısının farklı dönemlerde nasıl evrildiğini ve performanslarda nasıl yer aldığını göstermektedir.
8. Uno
İsmi İspanyolca'da "bir" anlamına gelen Uno, grubun ilk single'ı olmasıyla Muse'un kariyerinin başlangıç noktalarından birini temsil ediyor. Chris Wolstenholme'un bas partisyonunun Patti Page'in Conquest adlı şarkısından bir bölümle benzerlik taşıması, şarkıya ayrı bir renk katıyor. 1999'dan 2001'e kadar neredeyse her konserde çalınan Uno, yıllar sonra bile hayranlar arasında popülerliğini korumakta ve sıkça istek parça olarak talep edilmekte.
Matt Bellamy, Uno'nun eski bir kız arkadaşıyla ilgili olduğunu ve şarkının kendileri için yazılmış bir tür meydan okuma olduğunu belirtiyor. Bellamy'nin sözleri, gençliğin verdiği enerjiyi ve gelecekle ilgili belirsizlikleri derinden hissettiriyor. Şarkının sözlerinde, sıradan bir yaşamı reddetme ve müzik yolculuğuna devam etme arzusunun izlerini görmek mümkün. Bellamy, bu şarkının, sıradan bir iş bulma ve üniversiteye gitme baskısına karşı duruş sergilemek için yazıldığını ifade ediyor. Bu, onun için hem bir kişisel uyarı hem de müziğe olan tutkusunu sürdürmek için bir teşvik niteliğinde.
Şarkının bestesi ise adeta bir patlama noktası. Uno, Muse'un karakteristik enerjisini ve dinamizmini mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Şarkının sert gitar riffleri ve yoğun bas partisyonları, Bellamy'nin duygusal vokalleriyle birleşerek dinleyiciyi içine çekiyor. Bu müzikal yapı, şarkının sözlerindeki isyan ve özgürlük arzusunu daha da belirgin hale getiriyor. Uno, sadece bir şarkı değil, Bellamy'nin içsel mücadelesinin ve kendini gerçekleştirme arzusunun güçlü bir ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle, Şarkıyı dinlerken, Muse'un müziğe olan tutkusunu ve bu tutkuyu sürdürme kararlılığını derinden hissediyorsunuz.
9. Sober
Sober, hem sözleri hem de müziğiyle dinleyicileri derin düşüncelere sürükleyen bir eser olarak dikkat çekmekte. Şarkı, Matt Bellamy'nin karakteristik vokalleri ve grubun güçlü enstrümantal performansıyla ön plana çıkıyor. İlk kez 1997 yılında "The Muse EP"de yer alan şarkının bir demo versiyonu bulunmaktadır, ancak daha sonra albüm için yeniden kaydedilmiştir.
Sober'ın sözleri, bağımlılıklar ve kişisel mücadeleler etrafında şekilleniyor. Bellamy, şarkının sözlerinde içsel bir çatışmayı ve bu çatışmadan doğan çaresizliği anlatıyor. "Royal Canadian blended, the spicy aroma had mended me" gibi sözler, alkol metaforuyla kişinin kaçışını ve içsel huzuru bulma arayışını ifade ediyor. Ancak şarkının genel havasında bir pişmanlık ve uyanış hissi hakim. Bu da, kişinin sonunda bu bağımlılıklardan kurtulma arzusunu ve ayık kalmanın önemini vurguluyor.
Sober, Muse'un erken dönemine özgü sert gitar riffleri ve yoğun bas hatlarıyla dikkat çekiyor. Şarkının dinamik yapısı, Bellamy'nin etkileyici vokalleriyle birleşerek güçlü bir atmosfer yaratıyor. Özellikle şarkının köprü bölümündeki yükselen tempolar ve etkileyici gitar soloları, dinleyiciye enerjik ve duygusal bir deneyim sunuyor. Dominic Howard'ın davulları ise şarkının ritmini belirleyen güçlü bir unsur olarak öne çıkıyor. Sober, Muse'un müzikal yeteneklerini ve duygusal derinliğini mükemmel bir şekilde sergileyen, dinleyiciyi içine çeken bir parça olarak albümde önemli bir yer almaktadır.
10. Escape
Muse'un Escape şarkısı, Showbiz albümünde yer alırken, grubun ilk EP'si olan Muse EP'deki versiyondan oldukça farklıdır. İlk başta Escape Your Meaningless olarak adlandırılan bu şarkı, hala Warner/Chappell ve Matt Bellamy'nin telif hakları altında bulunmaktadır. Escape,"Muse'un erken dönemine ait güçlü ve duygusal bir parça olarak dikkat çekiyor ve bu dönemde grubun yaşadığı derin duygusal çalkantıları yansıtıyor.
Şarkının sözleri, bir adamın sevdiklerine karşı yaptığı hataları sorgulaması ve bu hataların onu depresyona sürüklemesi etrafında dönüyor. Şarkı, Bellamy'nin ebeveynlerinin boşanmasından esinlenmiş olabilir. "Why can't you just love her?" (Neden onu sevmiyorsun?) gibi sözler, Bellamy'nin babasına annesiyle kalması için yalvardığını düşündürüyor. "But I'll still take all the blame" (Ama yine de tüm suçu üstlenirim) satırı ise, çocukların ebeveynlerinin boşanmasında kendilerini suçlu hissetmelerine atıfta bulunuyor. Şarkının sonunda, karakter hayatının anlamsız ve önemsiz olduğuna inanıyor ve bu bakış açısını değiştirecek kimse olmadığını düşünüyor. Sonuç olarak, hayatına son vererek bu acıdan kaçmayı seçiyor.
Müzikal olarak Escape, Muse'un erken dönemine özgü enerjik ve yoğun bir atmosfere sahip. Albümün geri kalanına göre daha klasik rock esintileri içerse de o yoğun atmosferiyle albüm içerisinde asla sırıtmıyor. Kayıt sırasında Matt Bellamy'nin eski bir Burman Combo amplifikatörünü patlattığı biliniyor, bu da aslında şarkının kayıt sürecindeki yoğunluğun bir göstergesi. Şarkı, canlı performanslarda sıkça yer almamış olsa da, Chris Wolstenholme şarkıyı çok sevdiğini ve hayranlar tarafından yeterince takdir edilmediğini belirtiyor. Bu güçlü ve duygusal parça, Muse'un erken döneminin ruhunu yansıtıyor ve grubun müzikal derinliğini gösteriyor.
11. Overdue
Overdue, Matt Bellamy'nin duygusal karmaşalarını ve yaşadığı hayal kırıklıklarını samimi bir şekilde ele alıyor. Overdue,"biten bir ilişkinin ardından gelen pişmanlık ve boşluk duygusunu yansıtan sözleriyle dikkat çekiyor.
Sözlerde Bellamy, kaybedilen bir aşkın ardından yaşadığı duygusal çalkantıları anlatıyor. "You needed it when I was away" (Ben uzaktayken buna ihtiyacın vardı) ve "You cut me down" (Beni yere serdin) gibi ifadeler, Bellamy'nin yaşadığı hayal kırıklığını ve acıyı derinlemesine hissettiriyor. Şarkı, bir yandan bu kaybın getirdiği acıyı işlerken, diğer yandan da bu acının üstesinden gelme çabasını anlatıyor. Bu içsel mücadele, Bellamy'nin güçlü ve duygusal vokalleriyle dinleyiciye aktarılıyor.
Müziğine gelince, "Overdue," Muse'un enerjik gitar riffleri ve yoğun davul ritimleri içerse de albümün diğer parçaları içerisinde biraz sönük kalıyor. Şarkının hızlı temposu ve dinamik yapısı, Bellamy'nin vokalleriyle birleşerek yoğun bir etki yaratıyor. Buna rağmen şarkı, hem müzikal açıdan hem de sözleriyle dinleyiciyi derinden etkileyen bir parça olarak Muse'un erken döneminde önemli bir yer tutuyor. Muse'un ilk yıllarındaki bu ham ve güçlü enerji, Overdue ile de dinleyiciye aktarılmaya devam ediyor.
12. Hate This and I'll Love You
Hate This and I'll Love You, Showbiz albümünün etkileyici ve duygusal parçalarından biridir. Şarkı, bir ilişkiye dair hayal kırıklıkları ve yorgunluk hissini derinlemesine ele alıyor. Sözlerde, bir ilişkiye çok fazla şans vermiş olmanın getirdiği bıkkınlık ve kırgınlık açıkça hissediliyor. Bu tema, Bellamy'nin daha önce Sunburn ve Uno şarkılarında da bahsettiği, grubun başarıya ulaşmadan önceki dönemde yaşadığı ilişkiye dair duygularını yansıtıyor. Bellamy'nin bu kişiyle ilgili yaşadığı olumsuz hisler, şarkının duygusal yoğunluğunu artırıyor.
Şarkının müzikal yapısında, Matt Bellamy'nin vokallerinin şarkının sonunda sağa ve sola doğru ağır bir şekilde panlandığını duyabilirsiniz. Bu, Muse'un başka hiçbir şarkısında bulunmayan benzersiz bir özellik. Bu teknik, şarkının dramatik etkisini artırıyor ve dinleyiciyi içine çekiyor. Ayrıca, şarkının başında ve sonunda duyulabilen cırcır böceklerinin sesleri, parçada doğal bir atmosfer yaratıyor. Bu sesler, şarkıya özgün bir dokunuş katmaktadır. Bunun yanı sıra şarkının demo versiyonu albümdekine göre oldukça sert ve öfke doludur.
Albüm versiyonu:
Demo versiyonu:
Hate This and I'll Love You, sözleri ve müziğiyle derin bir duygusal deneyim sunuyor. Şarkı, Bellamy'nin vokalleri, hem enerjik hem de sakin gitar riffleri ve etkileyici davul ritimleriyle birleşerek ilişkiye dair hissedilen kırgınlık ve öfkeyi oldukça net hissettiriyor. Bu parça, Muse'un erken dönemine ait yoğun duygusal ifadenin ve müzikal zenginliğin güçlü bir örneği olarak öne çıkıyor.
13. Spiral Static
Albümün bize sunduğu müzikal yolculuğun son durağına gelmiş bulunuyoruz, Showbiz döneminin en karanlık parçalarından biri olan Spiral Static. Şarkının kaydı, albümdeki diğer parçalarla birlikte yapılmış, ancak vokal kayıtlarında yaşanan zorluklar nedeniyle başlangıçta albümden çıkarılmıştır. Bununla birlikte, plak şirketi bu şarkıyı Japonya'daki albüme bonus parça olarak eklemek istemiştir. Sonuç olarak, şarkı 21 Ocak 2000'de Londra'da John Leckie ile yeniden kaydedilmiş ve Japonya baskısına bonus parça olarak eklenmiştir. Matt Bellamy, bu şarkının albümde yer almasıyla albümün çok daha tamamlanmış hissettirdiğini belirtmiştir.
Spiral Static'in erken versiyonları, ilk EP'ler ve Showbiz albümünden önce farklı sözlerle ve daha yüksek oktavda söylenen bölümlerle çalınmıştır. Stüdyo versiyonu, Matt'in bugüne kadar söylediği en düşük notayı içerir ve şarkı neredeyse üç oktavlık bir vokal aralığını (A2'den G5'e kadar) sergiler, bu da Muse'un tüm şarkıları arasındaki en geniş vokal aralığıdır. Canlı performanslarda, şarkının introsu Jeff Buckley'nin "Grace" parçasına benzerlik gösterir. Spiral Static, fırtına öncesi sessizliği yansıtan bir şarkıdır ve şiddetli bir patlama ile doruğa ulaşır. Matt Bellamy, şarkının anlamının doğum yapmakla ilgili olduğunu ifade etmiştir.
Albüm versiyonu:
Demo versiyonu:
Parçanın ortasındaki enstrümantal bölümler, Muse'un müzikal yeteneklerini sergileyen karmaşık ve enerjik geçişlerle doludur. Bu bölümler, şarkının yoğunluğunu ve dinamik yapısını vurgulayan etkileyici gitar soloları ve ritmik değişimlerle zenginleştirilmiştir. Albümün kapanış şarkısı olan Spiral Static, önceki şarkılarda yarattığı daha sakin ve yoğun atmosfereden sonra dinleyiciyi hiç beklemediği bir anda adeta bir yıldırım gibi çarpıyor diyebiliriz.
13 şarkılık yolculuğumuzun sonuna gelirken, Muse'u bize kazandıran ve içerdiği eşsiz şarkılarla duygularımıza tercüman olan, kimi zaman kalp kırıklıklarımızda kimi zaman hayata karşı duyduğumuz isyanlarda bize eşlik eden bu albümün tıpkı 25 senedir olduğu gibi, kaç yıl geçerse geçsin eskimeyeceğini ve unutulmayacağını söylemek yerinde olacaktır. Bu eşsiz albümü bir kez de incelemeyi okuduktan sonra dinlemek isterseniz:
Yorum Bırakın