Going Under, 2020 yılında Aggro Crab tarafından geliştirilen bir oyundur. Kendi tabiriyle 'başarısız olmuş teknoloji startup'larının harabelerini keşfetmek üzerine kurulu satirik bir dungeon crawler' olan Going Under, 'şirket' kültürünü de içine katarak apayrı bir parodi türünü bize sunmuştur.
Ana karakterimiz olan Jackie, 'ücretsiz' stajyer olarak Fizzle isimli bir gazoz şirketinde çalışacaktır fakat bilmediği bir şey vardır ki, şirketinin alt katlarında batmış olan başka start-up şirketler vardır ki çalışanlarla beraber lanetlenmişlerdir. Jackie ise bunları işe başladığı vakit öğrenecektir ve onlarla savaşmak zorunda kalacaktır. Oyunda ilerlediğimizde iş arkadaşlarımızla iletişim kuruyoruz ve çeşitli görevleri tamamlıyor yanı sıra patronumuzun isteği doğrultusunda harabelerdeki baş düşmanları yenerek kendi şirketimizi ‘daha güçlü’ hale getiriyoruz. Bu güç, baş düşmanlardan aldığımız yadigarlarla oluyor.
Peki, bunun neresi sosyolojik? İşte oraya geliyorum. Öncelikle Jackie’nin stajyerlik tanımı ve yaptığı işlerin çalışma sosyolojisi üzerindeki yerine bir bakmamız gerek. Çalışma sosyolojisi bağlamında ‘çalışma’ kavramı, bireyin temel gerekçesinin para kazanmak olması yönündedir. Yetenekleri kullanmak ve itibar kazanmak gibi faktörler de işin içine katılır (Yıldız, 2010). Yetenekleri kullanma ve itibar kazanma faktörleri baktığımızda zaten oyunun temel dinamikleri. Jackie görev yapar, çalışma arkadaşlarının itibarını kazanır; Zindanlarda yetenekleri öğrenir, yetenekleri kullanır. Bir yandan iş çalışma kavramının ‘para kazanma’ tarafına geldiğinde onu sadece zindanlarda görmekteyiz, işin kendisinde herhangi bir para kazanma faaliyeti yok. Yani Jackie, bir stajyer olarak aslında çalışmıyor. Oyunun kendi sayfasında bile aslında ‘tüm kahramanlar maaş almaz’ ve ‘maaşını tecrübe olarak al’ ifadeleri yer almaktadır. Bu da literatürdeki staj ifadelerini tasdikleyecek niteliktedir. Literatürde staj, iş gücü piyasasında iyi uyum sağlayabilmeleri ve iş/ mesleklerinde tecrübe kazanabilmeleri için yapılan bir uygulamadır (Gökoğlan & Kaval, 2020). Demek oluyor ki Jackie tam anlamıyla bir stajyer. Oyun boyunca da sık sık patronu ve iş arkadaşları arasındaki diyaloglar ile hatırlatılıyor.
Jackie’nin kendisine baktığımızda ise günlük hayatta da sık sık karşılaştığımız bir tip olduğunu fark ediyoruz. Stajyer olarak kazandığı ‘deneyimler’ sadece bundan ibaret olmayıp çalışma ortamındaki hiyerarşik düzeni de ifade ediyor. Çalışma sosyolojisinde de iş arkadaşlarımız ve patronlarımızın verdiği görevleri yapmamız bir boyun eğme ve bu ‘otorite’ figürlere karşı tavır olarak geçer. Ücretsiz stajyerlik yapması ve buna ‘maaşını tecrübe olarak al’ ifadesinin yerleştirilmesi de günümüzde de stajyerlerin karşılaştığı adaletsiz bir çalışma koşuluna bir parodi olarak oyunda yer aldığını söylemek mümkündür. Marx ise bu konuya ‘Emek Değer Teorisi’ bağlamında bakmıştır. Marx'a göre kapitalist sistemde işçiler sistematik olarak sömürülür ve değerin tek kaynağı olan emek, kapitalistler tarafından sömürülür. Günümüz dünyasında da stajyerler bu emek sömürüsünün bir örneği olabilmektedir.
Genel olarak bakıldığında Jackie ile zindanlarda yaşadığımız mücadeleler, kazandığımız deneyimler ve diğer görevler gerçek hayattaki iş dünyasını farklı bir bakış açısıyla yansıtmaktadır. Oyun içerisindeki fantastik öğeleri bir kenara bırakıldığında Jackie’nin yaşadıkları, yeni mezun olmuş çoğu gencin iş hayatında yaşayabileceği olası durumları sembolize eder
KAYNAKÇA:
Kaval, U., & Gökoğlan, K. (2020). Üniversite Öğrencilerinin Kariyer Eğilimleri: Dicle Üniversitesi Örneği. Dicle Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10(19), 248-260.
Yıldız, H. (2010). Çalışma Üzerine Sosyolojik Perspektif. Journal of Social Policy Conferences(58), 129-161.
Yorum Bırakın