Kara Kule Serisi

Kara Kule Serisi
  • 1
    0
    0
    1
  • Fantastik kurgu denildiğinde her okurun mutlaka listesinde bulunan ve mutlaka o listelerde ilk beş veya on içerisinde olan hatta kimileri için ilk sırada olan bir seridir Kara Kule serisi. Ben de çocukluğumdan beri fantastik kurgu ve bilimkurgunun tutkunu bir okur olduğumdan Kara Kule sersini liseye gittiğim dönemde okumuş ve kitaplığıma kaldırmıştım. Seriyi yıllar sonra kitaplığımda görüp üstüne düşündüğümde serinin ana hatları dışında çok fazla şey hatırlamadığımı fark ettim. Seriyi yeniden okumak için gelen ilk dürtü böylece bünyemde oluşmuş oldu. Fakat kitaplığımda daha önce hiç okumadığım eserler olduğu için "önce elimdeki kitapları bitireyim ondan sonra belki bir kere daha okurum" diye düşündüm. Lakin ilk başlarda hafif hafif başlayan daha sonra ise dayanılmaz hale gelen Kara Kule dürtüsü yavaş yavaş beni eline geçirdi. Okumakta olduğum kitabı bitirir bitirmez serinin ilk kitabı olan Silahşor’u, tıpkı korku filmindeki bir karakterin ayin yapmak için kullanacağı kitabı 'şans eseri' masanın üstünde açık bulunması gibi bir anda önümde buluverdim. Filmi izlerken “belli ki burada garip bir şey var, kurcalama, çek git” diye düşüneceğimiz ama filmdeki karakterin yapacağı gibi önümde bulduğum kitabı okumaya başladım. Böylece ana karakterimiz Gileadlı son silahşor Roland Deschain ile bir kere daha buluşmuş ve King'in hayal gücüyle donattığı kaleminin dayanılmaz çekiciliğine hapsoldum.

    Seri ile ilgili detaylıca konuşmaya geçmeden önce "bir kitap serisine başlamak için gereken basit bilgiler" (BKSBİGBB) bölümüyle en sıradan bilgilere hızlıca bir göz atalım ve şunlardan bir kurtulalım.

    Kara Kule serisinde toplamda 8 kitap bulunuyor ve her kitapla birlikte hikayemiz ilerlemeye devam ediyor. Hikaye ilerledikçe kitapların sayfa sayısı da giderek artıyor ve kitaplar en sonunda tuğla gibi diye tabir ettiğimiz kalın kitaplara dönüşüyor. (Bir noktadan sonra keşke daha kalın olsaydı diyeceksiniz!) İlk 7 kitaptan sonra yazarımız Stephen King yarattığı evrene geri dönmek istiyor ve 4. ve 5. kitap arasında geçen Anahtar Deliğinden Esen Rüzgar isimli ara bir kitap çıkartıyor. Keyfinize göre ister seri bitirdikten sonra isterseniz de 4. ve 5. kitap arasında bu kitabı okuyabilirsiniz.

    King'in seri dışında yazdığı Kara Kule evrenine dokunan bir sürü kitabı olsa da bu kitaplar serinin temelini etkilemiyor. Bu kitaplardaki evrene ait bilgiler oyunlardaki "easter egg" kategorisinden öteye geçmiyor.

    Evet, sanırım hepsi bu kadar. Artık asıl büyünün olduğu bizi kendine esir eden kısımlar hakkında konuşmaya geçebiliriz.

    Tüm duyguların bir karışımı...

    Kara Kule serisi bana göre heyecanı, gizemi, romantizmi, aksiyonu, gerilimi, deliliği ve daha birçok hissettirdiği duyguları her kitapta artırarak devam eden bir seri. Bu artış özellikle 2. kitaptan sonra dramatik bir şekilde oluyor ve seviyesini; “kitabı kapattıktan sonra uzun süre boşluğa bakarak düşünme” kategorisine çıkartıyor.

    Buradan ilk iki kitap kötü veya ortalama altı olduğu anlaşılmasın. Sadece diğer kitapların seviyesi bambaşka. Bunun da sebebi Stephen King’in kitapları uzun bir zaman aralığında yazması bana göre. Bu kısmı özellikle belirtmek istedim çünkü başta söylediğim gibi neredeyse tüm fantastik eser sıralamalarında Kara Kule üst sıralarda yer alıyor ve bu okurda çok büyük bir beklenti yaratıyor. Tüm seri bu beklentiyi fazla fazla hak ederek bu beklentileri aşarken ilk iki kitap için durum tam olarak böyle değil. Dolaysıyla okuyup beklentilerinin altında kalması nedeniyle seriyi bırakan okurlar olabilir. Yalnızca beklentilerinizi bu iki kitap özelinde göz ardı edin ve devam edin, çok müthiş bir evrenle karşılaşacak ve derin hikayeler ile sarmalanacaksınız.

    Tezatlığın yarattığı şaşırtmaca...

    Peki nedir Kara Kule’nin evrenini bu kadar müthiş yapan? Yazarın anlatış şekli mi, hikayelerin özgünlüğü mü, karakterleri mi yoksa uçsuz bucaksız hayal gücünün enginliği mi? Kısa cevap bunların hepsi olacak tabi ki fakat daha derinde cevap; tezatlığın ustaca kurgulanması ve anlatılması olacak bence. Tezatlık derken ne demek istediğime detaylı olarak geri döneceğim ama öncelikle yazar hakkında bir iki kelam etmek istiyorum.

    King tüm o hayal gücünün ve hikaye anlatıcılığının üstünde muazzam bir gizemci ve gerilim ustası. Seri boyunca en öne çıkan duygu; merak duygusu. King, önce kafamıza minik minik soruların tohumlarını ekiyor sonra bu tohumları yavaş yavaş suluyor en sonunda bu soruları cevaplarken de farklı soru tohumları ekiyor. Bu merak duygusu içerisinde de sayfaları birbiri ardına geçirtiyor. Ayrıca King okurunda nasıl gerginlik oluşturacağını da çok iyi biliyor ve bunu çok ustaca kullanıyor. Özellikle üçüncü kitapta çılgınlığı ve gerilimi üst düzeyde yaşatıyor. Üçüncü kitabın sonu ile dördüncü kitabın başında ise King her koşulda gerilim yaratabileceğini kanıtlamak istiyor sanki ve karakterlerini bir bilmece yarışmasına sokarak basit bir durumda bile gerilimi üst düzeyde yaşatabileceğini gösteriyor. İşte tam bu nokta ilk başta belirtiğim tezatlık kısmı. Bilmeceler komedi unsurlarını yaratırken ortamdaki gerilim buna tezatlık oluşturuyor. Aklınıza ilk olarak bunun kara mizah olduğu düşüncesini geliyor olabilir. Ama sizi temin ederim kesinlikle kara mizah değil. Direkt komedi-gerilim ikilisinin tezatlığı. Bu tezatlığı sürekli kullanıp gizem ile harmanlayarak Kara Kule evreninin omurgasını oluşturuyor King ve bu omurga üzerine fantastik unsurları ekliyor.

    Ve King bu fantastiktik unsurlarda elini hiç korkak alıştırmıyor. Kara Kule evreninde akılına gelebilecek tüm fantastik öğeler bulunuyor. Büyücüler, cadılar, lanetler, iblisler, robotlar, siborglar, paralel evrenler, zamanda yolculuk, yapay zeka… Açık konuşmak gerekirse bunları yan yana yazmak bile garip hissettiriyor. Kafamda bu konular aynı eserde olamaz gibi geliyor. Fakat işte tam olarak King’in ustalığının ortaya çıktığı kısım burası. Her fantastik kurgu okuru önünde olan esere, Ajan Mulder’ın (X-Files) da dediği gibi; “inanmak istiyorum” diye düşünerek yaklaşır ama yazardan da bu inancını pekiştirecek şeyler bekler. Dolayısıyla yazar da bu inancı yıkmamak için yukarıda bahsettiğim konulardan en fazla 3-4 tanesini, onları da birbirlerine uyumlu olmasına dikkat ederek seçer. King ise tüm bu konuları aynı eserde kullanmasına rağmen inancımızı söndürmüyor ve bizi bir an olsun eserden kopartmıyor, hatta tam tersi daha da derinlere çekiyor. Üstüne King’in müthiş bir hikaye anlatıcısı olması da eklenince Kara Kule serisi herkesin fantastik kurgu eser listelerinde en üst sıralarında yer alıyor.

    Sonuç olarak; yukarıdaki konuları, gizemi ve kaliteli hikaye anlatıcılığını seviyorsanız hemen Kara Kule serine başlamalısınız. Umarım henüz okumamış olanlar veya tekrar okumak isteyen ama arada kalanlar için bir nebze tetikleyici olabilmişimdir.

    Uzun günler, hoş geceler dilerim.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.