Bazı oyuncular vardır öyle bir kötü adam rolü yaparlar ki sokakta onu görseniz hesap soracak duruma getirirler. Yakasına yapışmak, sövmek istersiniz. Rolü o derece güzel oynamışlardır ki tüm kötü adam nefretini kendinde toplamayı başarırlar.

Bazı oyuncular da vardır ki öyle bir kötü adam rolü yaparlar ki karşınıza filmin en iyi adamını da getirseniz bu kötü adama duyduğunuz hayranlığı duyamazsınız. Sizi kötü olana hayran olmak zorunda bırakırlar.

İnsanüstü diye bir tabir vardır ya. İnsanüstü oyunculuğun karşılığı tam olarak bu iki adam.

Birisi Subay diğeri Albay İki Yahudi Avcısı (Birisi vurarak diğeri de bularak avlıyor.)

Sinema tarihinin bana göre gelmiş geçmiş en iyi 3 filminden birisi olan Steven Spielberg'in yönettiği Schindler'in Listesi filminde lI. Dünya Savaşı sırasında Polonya'daki Kraków-Płaszów toplama kampı'nın komutanlığını yapan Alman SS subayı Amon Göth'ü canlandıran Ralph Fiennes, canlandırdığı karakteri oynamıyor, adeta yaşıyor. Hem karizmatik hem de ruh hastası tavırları ile izlerken sizi çok değişik duygulara sokuyor. Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi yardımcı erkek oyuncu performanslarından birini sergilemiş olmasına rağmen 1993 yılındaki En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne aday olmuş ancak ödül kendisine değil bana göre skandal şekilde Tommy Lee Jones'a verilmiştir.

Albayımız ise Quentin Tarantino'nun yönetmenlik koltuğunda oturduğu Soysuzlar Çetesi filminde canlandırdığı Yahudi Avcısı Albay Hans Kanda rolü ile hafızalara kazınan Christoph Waltz'dan başkası değil.

Christoph Waltz filmde öylesine rol yapıyor ki hayran kalmamak elde değil. Her sahnesinde ayrı ayrı hayran kalmıştım izlerken.

Filmin yönetmeni Tarantino; Hans Landa'nın, bir karakter olarak yazdığı en eğlenceli şey olduğunu söylerken, filmin açılış sahnesi için de "Şu ana kadar yazdığım en iyi şey olabilir.” diyor.

Öyle mi değil mi bunun yorumunu size bırakıyorum ama Albay Hans Landa’yı oynaması için dünyadaki tüm oyuncuları getirseniz böylesi bir performans veremezdi bence. Bu adam bu filmde rolün bizzat karşılığı olmuş. Bize de izleyip hayran kalmaktan başka bir şey düşmüyor.