Hepimizin içinde sesler var. Bize doğruyu yanlışı söyleyen yeri geldiğinde acımasızca eleştiren ve bazı geceler uyutmayan sesler. 

Temelde hepsi aynı şeyi fısıldıyor bize. On sene önce yaptığımız saçma sapan bir an hakkında şuursuzca konuşuyor ya da özgüvensiz olduğumuz anları tekrar tekrar sarıp "Orada neden öyle davrandın?" diye göğsümüzü sıkıştırıyorlar. Bugün bahsetmek istediğim şey bu seslerin farklılaşması ve (hayatımızı) mahvetmesi.

Kafamın içindeki sesler bana sürekli aptal olduğumu fısıldıyor. Yaptığım bütün yanlışları tek tek önüme seriyor ve içimdeki "ben" algısını değiştiriyor (Buna farkındalık kazanmak da diyebiliriz ama ben bunun iyi bir farkındalık olduğunu düşünmüyorum).

Çok değil beş sene önce, "Kendini nasıl biri olarak tanımlarsın?" deseydiniz vereceğim cevap "Yardımsever, arkadaşlarını düşünen, akıllı ve iyi huylu," gibi şeyler olurdu. Şimdi ise kendimi bu kelimelerle tanıtmam imkansız. Evet arkadaşlarımı hala düşünürüm ama bu eskisi gibi kişisel bir özelliğim değil, çok çok insanların kibarlık olsun diye söylediği sözlerden biri olur çünkü geçen seneler içinde kafamdaki seslerin önüme serdiği her hatadan iyi bir analiz yapmayı öğrendim. Kaybettiğim arkadaşlarıma baktım, kendimi seçtiğim anlara baktım, uzun düşünme süreçleri ve sonunda fark ettim ki aslında önemsediğim şey arkadaşlarımdan çok benim. Tabii ki çok fazla etken var bunları etkileyen ama sonuç olarak böyle. 

Kendimi akıllı veya zeki gibi de tanıtmam çünkü sesler bana sürekli kanıtlarıyla beraber ne zeki ne de akıllı olmadığımı söylüyor. Aslında bu sonuca diğer insanlarla yapılan basit bir kıyasla da ulaşabilirim ama kıyassız da saece kendime bakarak düşündüğüm kadar "akademia girl" olmadığımı fark ettim (ki bu beni bütünüyle bir hüsrana sürükleyen en kötü farkındalık oldu).

Seslerin gitmesi de epey zor oluyor. Bazen uykuya dalarken bile şarkı açıyorum. Arka plana yeteri kadar ses gönderirsem düşünmeye yer kalmaz diye.  

Belki de geröekten her şey büyümekle ve farkındalığa ulaşmakla alakalıdır. Sesleri de farkındalığımı kapatmak için kullanıyor ve beynimin içinde devamlı olmaları beni rahatlatıyordur. Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar'da "Acı çeken insan inlemekten zevk duyar; eğer duymasaydı inlemesini rahatlıkla durdurabilirdi." dediği şey yüzünden sesleri kesemiyorumdur çünkü bundan zevk alıyorumdur? 

Çok karmaşık bir konu üzerine düşündüğüm her an ürettiğim düşünceyi yıkabilecek yeni bir düşünce üretiyorum. 

Fakat bir seçim yapacak olsaydım ne sesleri ne de farkındalığı isterdim. Huzurlu bir aptallığı tercih ederdim.