Yollar ve yolculuklar, görebildiğimizde ne çok anlam barındırıyor içinde; yalnızken veya yanımızda birisi varken hiç fark etmez...
Bazen masmavi denizlerinde huzur bulmak, sakin sokaklarında yürümek istediğimiz tatil beldeleri; bazen özlem duyduğumuz gurbet; bazen sevdiklerimizden ayrılmanın acısı; bazen sevdiklerimize kavuşmanın mutluluğu; bazen de bir mekana, bir insana duyduğumuz özlem ve daha niceleri... Çıktığımız tüm yollarda hemen hemen bütün duyguları yaşarız, sorgularız ve daha iyi anlarız; ya da anladığımızı sanarız. Belki de bu anlamlandırma sadece yol için geçerlidir. Çıkılan her yeni yol, biz farkına varsak da varmasak da insanın önüne yeni sürprizler, olaylar, insanlar, duygular sunar. Gideceğimiz yere kadar aklımızda biriktirdiğimiz düşünceleri anlamlandırmaya, planlar yapmaya, hayaller kurmaya; yani aklımızdaki yapbozu tamamlamaya çalışırız.
Oysaki hayat, hiçbir planın evrenin planından daha üstün olmadığını gösterir bizlere, her an. İşte bu yüzden önemli olan yolun sonu değil, yol boyunca yaşadıklarımızdır. Yol bizi nereye götürecek diye düşünmek yerine, bazen akışa kapılsak?
Yorum Bırakın