insan noksandır. derdi ve kederi, hüznü ve neşesi, acısı ve yanması, ışığı ve karanlığı. iki zıt iki benzer alengirli bi sofrada tuzu bulamayınca noksandır insan. gök yarıldığında, yıldızlar serpiştirildiğinde diye inince ayet; yüzyıllar sonrası yeşerdi içimizde. her bir fidenin dargınlığı köklerinde kaldı. derin yarıklarda basamaklar belirince bi tutam toprakla adımladık yukarı doğru. çıktıkça indik kardeşim, biliyorsun. kartalın yuvasında, sivri gagasında, geniş kanatlarında, parlak aynasında nefes almadan duraksız çizdik yazdık ve indik kardeşim, biliyorsun. dağınık sokaklar semada, tekerleksiz bir araba yararken ışık yıllarını; gözlerimiz kapalı ölüyorduk kardeşim, biliyorsun. dalgaları keskin, gözleri miskin, havası ala ve yumrukları pala, biliyorsun kardeşim. nereden geldik nerede kaldık, ne öldük ne yaşadık oturmadı daha. noksanız işte, biliyorsun kardeşim.sonraki bahara, bi sonbahara karşılaşalım. sen ses ver ben gelirim kardeşim.
Yorum Bırakın