LO-Fi Bir Yankı

Bazı sesler duvarlardan değil, insanın içinden yankılanır. Cızırtılı bir kayıt gibi… Ne tam nettir, ne de tamamen silik. Lo-fi bir şarkı çalarken odamda, pencereden giren esintiyle beraber geçmişin bazı sesleri geri dönüyor. Öyle çok şey söylemiyorlar. Zaten artık çoğu şeyin sesi yok. Ama yankı kalıyor. Belki de en çok onu duyuyorum; olanın değil, geçmişte kalan ama hâlâ silinmeyen o izlerin sesini.

Zamanın gürültüsünde çoğu şey geçip gidiyor. Konuşmalar bitiyor, insanlar uzaklaşıyor, şehirler değişiyor. Ama bazı şeyler sadece geçmiyor içimizde bir yerlerde kalıyor ve kendine bir yankı alanı yaratıyor. Belki bu yüzden bazen sebebini bilmediğimiz bir hüzünle uyanıyoruz. Dışarıda hiçbir şey değişmemiş gibi görünürken, içeride bir ses dönüp duruyor: Şükrü abinin dediği gibi (Şükrü Erbaş) insan bir eksik sözdür — Bir şey eksik kuşum balım ama ne?

İnsan çoğu zaman geçmişi hatırladığı için değil, onun bıraktığı yankıyı susturamadığı için yorgun hisseder. Bu yankı bir ses değil, bir izdir. Ne tam silinir, ne de tam konuşur. Lo-fi bir şarkı gibi. Cızırtılı, eksik ama gerçek. Hatalı yerleriyle daha insani.


Ve belki de insan, hayatını o eksik sesin etrafında kurar. Bütün kararlar, bütün kaçışlar, bütün bekleyişler… Aslında hep aynı merkezin çevresinde döner içte bir yerde hiç susmayan o yankı. Zamanla öğreniyorsun ki onu susturmak mümkün değil. Zaman zaman dinlemek onu hatta.. Çünkü bazı yankılar varoluşun fon müziğidir sustuğu an, insan kendini tamamen kaybeder. 


Belki de insan, susturamadığı sesin kendisidir.