Tabuların Psikolojik Şiddeti: Çekmeceler

Tabuların Psikolojik Şiddeti: Çekmeceler
  • 0
    0
    0
    0
  • Caner Alper ve Mehmet Binay'ın yönetmen koltuğunu paylaştığı Çekmeceler, çiftin İkinci uzun metrajlı filmi. İlk filmleri Zenne, 2011 yılındaki Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Film ödülünü aldı. Yaşanmış bir olaydan uyarlama olan Çekmeceler filmi için tekrar kamera arkasına geçen yönetmenler, bu sefer öykünün gerçekliğiyle izleyiciyi sarsmayı başardı. Filmi izlerken annesi ses sanatçısı ve babası tiyatro oyuncusu olan Deniz'in çocukluğundan beri yaşadığı hayata tanıklık ediyoruz. Çocukluğu, ergenlik dönemi ve yetişkinliği sırayla işleniyor filmde. Deniz'in hayatındaki olumsuzluklar daha çok küçükken başlıyor ve annesi tarafından babasına terk ediliyor. Çok kolay bir şekilde küçük Deniz'den vazgeçmesi ve Deniz'in velayetini babasına "satması" ile hemen hemen her filmde rastladığımız mükemmel anne figürünü yıkıp geçiyor. Deniz, ebeveynlerinin ayrılmasının psikolojik etkisini çocuk mastürbasyonu yaparak dışa vuruyor. Babasıyla yaşayan Deniz, bu hareketi sebebiyle küçük yaşta babasından hem sözlü hem de fiziksel şiddet görüyor. Zaten psikolojisi sağlam olmayan çocuğunun bu davranış bozukluğu için pedagoglardan yardım alınması gerekirken baba, şiddet ve tehdit ile kızının psikolojisine daha çok zarar veriyor. Filmin sonuna doğru anlıyoruz ki baba, Deniz'in zamanla erkeklerle birlikte olmaya başlayarak babasındaki cinsel yetersizliği fark etmesinden korkuyor. Çünkü cinsel yetersizliği kafasında erkek olamamakla eşleştiren baba, kızına olan düşkünlüğünden ötürü onun gözünde küçük düşmek istemiyor. İçinde samimi duygular barındırsa da, bu düşüncelerle Deniz'in cinselliğini bastırmaya çocukluğundan itibaren başlıyor. Deniz'in ergenliğinde ve sonrasında da baba, kendine has yöntemleri ya da doktor muayenesiyle kızının cinsel hayatını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Tüm bunlara rağmen Deniz babasına aşırı düşkün bir kız evlat olarak büyüyor. Baba-kızın güçlü ilişkisinin yanı sıra, babasının sevgilisiyle olan şefkatli ve annesiyle olan çarpık ilişkisi de verilerek seyircinin, Deniz'in psikolojisini etkileyen diğer faktörleri görmesi sağlanıyor. En sonunda bastırılmış cinselliği ve düzenli olmayan aile ilişkilerinin patlak vermesiyle Deniz, bir seks bağımlısına dönüşüyor. Deniz'in yüzlerce kişiyle birlikte olması, kendisini babasına karşı kanıtlamaya çalışmakla, çocukluğundan gelen intikam duygusu arasındaki o ince çizgiyi belirliyor. Bununla birlikte, Deniz'in yaşadığı ağır psikolojik sorunlar da zamanla artarak kendisine zarar vermesine yol açıyor. Film iki farklı zaman çizgisi üzerinde, birinden diğerine sürekli sıçramalar ile kurgulanmış. Zamanda geçmişe gitmeler, ışık ve renklerde hiç oynama yapılmadan sadece objeler üzerinden hissettirilmiş. Hem geçmişi hem de günümüzü eş zamanlı olarak kronolojik bir sırayla izliyoruz. Zamanın geçtiğini vurgulamak için "3 yıl sonra" gibi alt metinler yerine Deniz'in doğum günleri kutlanıyor. Deniz karakterini canlandıran Ece Dizdar'ın oyunculuğuna özellikle değinmek istiyorum. Başarılı oyuncu beklenilenin çok çok daha üstünde bir performans sergilemiş. Deniz'in geçirdiği krizleri, yaşadığı hayal kırıklıklarını, kalabalığın içindeki yalnızlığını, sevincini, üzüntüsünü, intikamını, utancını empati kurulası biçimde aktarmayı başarabilmiş. Yönetmenlerin, Deniz karakterini en doğal haliyle kamera karşısına geçirmiş olmaları, karakterle kurulan empatiyi güçlendirmiş. Başta bir aile dramı gibi başlayan film, sonradan aile ilişkilerinin aile bireyleri üzerindeki psikolojik etkilerini işlemiş. Türk yapımı filmlerde psikolojik hastalık konulu filmler oldukça azdır. Psikolojik rahatsızlıkların oluşma sebebinin çoğunlukla cinsel istismar olmasından ötürü, cinselliğin tabu olduğu bir toplum için bu temada film üretmek pek tercih edilmiyor. Çünkü bu tarz filmler, bireyler tarafından bizzat yaşanan olayları ve bu olayların sonuçlarını, ayıp algısı altında saklayan topluma, sorunun aslında tam olarak toplumun kendisi olduğunu anlatmaya çalışır. Toplum hasta olduğu gerçeğini kabul etmek istemez ve dolayısıyla bunu hissettiren filmleri izlemeyi tercih de etmez. Filmin, beklenilen izleyici sayısına ulaşamayarak yönetmenlerini hayal kırıklığına uğratmasının sebebi de bu olabilir. Kaynak: 1  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.