Dondurucu soğuklarda, dışarıdan eve girdiğiniz vakit hissettiğiniz sıcaklığı ya da yine bu havalarda sabah üzerinizden atmak istemediğiniz battaniyenizi düşünün. Seçtiğimiz bu filmlerde de bunlara çok ihtiyacınız olacak. İyi okumalar ve ardından izlemediyseniz, iyi seyirler.
1) The Revenant
Yıllara meydan okuyan yakışıklılığı ve tartışmasız başarılarıyla başrol sahibi
Leonardo Di Caprio'nun olduğu film, izleyicisiyle 2015 yılında buluşmuştu. Oscar ödüllü yönetmen
Alejandro G. Iñárritu efsanevi bir karakter olan
Hugh Glass’i, bu filmle meraklılarına sundu.
Di Caprio'nun can verdiği Hugh Glass, kürk için hayvan avlayan bir kuruluşun tuzakçısıdır. Avlarını aradıkları yerlerde, yalnızca kendileri yoktur. Bu bölgede yerli Kızılderililer ve Fransız birlikleri de en az onlar kadar etkindir. Ekibi av sonrasında bir boz ayı tarafından saldırıya uğrayan Glass'ı, işlerin ters gitmemesi adına ölüme terk eder. Neyse ki çevreyi ve orada nasıl hayatta kalınır sorusunun cevabını iyi bilen Glass bir şekilde hayatta kalmayı başarır. Bunun için fazlasıyla sebebi de vardır... 1823 Amerika’sını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren film, seyircisini tehlikeli, gizemli ve heyecanlı bir yolculuğa davet ediyor. Aynı zamanda beyaz örtünün ağırlıkta olduğu sahneleri içeren film, adeta
"kahvenizi ve battaniyenizi almadan play tuşuna dokunmayın" diyor.
2) Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Yan yana olmalarının bile izleyicide ayrı bir heyecan uyandırdığı
Jim Carry ve
Kate Winslet, senarist
Charlie Kaufman ve yönetmen
Michael Gondry sayesinde, bu mükemmel filmle hafızalarımıza imza atar.
Filmin hikâyesi, ayrıldığı sevgilisinden kalan hatırlarını sildiren bir adamın üzerinde gelişiyor.
Joel Barish, bir süredir birlikte olduğu kadının ilişkileriyle ilgili her şeyi hafızasından sildirmek üzere Lacuna isimli bir şirkete başvurduğunu öğrenir. Bunun üzerine Joel, sevgilisi
Clementine'in anıları unutmaması için devamlı her şeyi hatırlatmaya çalışmaktadır. Clementine, Barish’in kim olduğunu bile hatırlamamaktadır. Bunun farkına vardığında ise Joel, aynı işlemi kendi için de gerçekleştirme kararı alır.
Filmimiz ise Joel'in hafızasını sildirdiği sırada önceden yaşanmış olan anıları bir bir bizlere sunar. Her şey bir kenara tüm bu dakikalara şahit olurken ağlamanıza karşın, battaniyenin yanında bir kutu da mendil bulundurmanızı şiddetle tavsiye ederim.
3) İnto the Wild
Çağımızın hastalığı da diyebileceğimiz, doğaya karışma, her şeyi bırakıp çok uzaklara gitmek isteğinin, bugünden yıllar yıllar önce de hâli hazırda yaşanmış olduğunu bizlere gösteren biyografik bir film
İnto the Wild.
S ean Penn'in yönetmenliğini üstlendiği filmde, özgürlüğüne ve doğaya düşkün bir adam olan
Christopher McCandless'a can veren isim ise
Emilie Hirsch'tir.
Christopher'ın hikâyesi mezun olduğu gün ailesinin onu yemeğe çıkarmasıyla başlar. Onun üniversite okumasını, başarılarını ve iş adamı olması gerektiği hakkında konuşan ailesi, sohbet sırasında Christopher'ın geleceğiyle ilgili türlü kararları vermiştir. Onunsa tek istediği her şeyi bir kenara bırakıp, doğaya açılmak ve en nihayetinde ise dünyanın diğer bir ucu olan Alaska'ya varmak. Bu heyecanlı serüven, ailesinin ona üniversite kaydı için verdiği parayı bir hayır kurumuna bağışlayıp, sahip olduğu her şeyi evde bırakıp yolculuğa ilk adımı atmasıyla başlar. Dünyaya ve doğaya tutkuyla bağlı, onu bilen her insanın hayatına kocaman iz bırakmış biri olan McCandless'ın hayatını anlatan film, izleyicilerine keyifli dakikalar ve filmin sonunda bir şeyleri yapabilmek için gerekli olan o cesareti sunuyor.
4) Vertical Limit
Alman ve Amerikan ortak yapımı olan gerilim ve macera dolu filmin yönetmenliğini üstlenen
Martin Campbell, ortaya harika bir iş çıkarmıştır.
Chris O'Donnell,
Robin Tunney ve
Bill Paxton gibi başarılı isimler ise bu heyecan dolu hikâyede, bizleri kendilerine hayran bırakan karakterlere bürünmüşlerdir.
Baş karakterlerimiz
Peter ve
Annie kardeş olan iki uzman dağcıdır. Annie babasının ölümünden sonra dağcılık yaparak hayata bağlanmıştır. Bu iş ona, onun babasına daha yakın olmasını sağlıyordur. Kardeşi Peter ise kendini fotoğrafçılığa adamıştır. İçlerinde Annie'nin de olduğu bir grup dağcı, dünyanın en tehlikeli doruk noktalarından biri olan K2 dağına tırmanmak için yola koyulur. Annie, ünlü zenginlerden biri olan
John Vaughn'un ekibiyle birlikte hareket eder. Tırmanış başladıktan kısa bir süre sonra hava şartları kötüye gider. Buna rağmen ekibin başı olan Vaughn tüm çağrılara rağmen geri dönmeyi reddeder. İlerleyen saatler hava koşullarının daha da kötüye gitmesiyle orada mahsur kalan ekibin imdadına uzun süredir tırmanış yapmayan uzman dağcı Peter yetişir. Kardeşi Annie ve ekibi için endişelenen Peter ile birlikte, zorlu ama bir o kadar da heyecan dolu bu yolculuğa biz de onunla birlikte çıkarız. Soğuğu, tehlikeyi iliklerinize kadar hissedeceğiniz ve gergin dakikalar yaşayacağınız
Vertical Limit'in, unutamayacağınız filmler listenizde yer alacağından eminiz.
Yorum Bırakın