Şifa Dağıtan Bir Yılanın Hikayesi: Şah-ı Meran

Şifa Dağıtan Bir Yılanın Hikayesi: Şah-ı Meran
  • 4
    0
    0
    0
  • Belden aşağısı yılan geri kalan kısmı insan şeklinde olan her bölgede şifa dağıttığına inanılan bir bilge olarak bereketin ve iyiliğin sembolü olduğu söylenen Mezopotamya’da ortaya çıkmış bir efsanedir Şahmeran. Pek çok versiyonu bulunan ve Yunan mitolojisindeki Medusa’ya benzetilen Şahmeran efsanesinin adı Farsça kökenlidir. Şah-ı Meran isminde; Mar, yılan anlamına gelir ve -an, çoğaltma ekidir. Böylece, Şah-ı Meran, Yılanların Şahı olarak çevrilir. Yani  bu yüzden onun yeryüzündeki tüm yılanların atası ve hükümdarı olduğuna ve yerin yedi kat altında yaşadığına inanılmaktadır. Efsanelerin hemen hemen hepsinde nefesiyle ve bakışıyla insanları öldürebildiğine inanılan Şahmeran’ın hikayesi İsmail Büyüktaş’ın derlediği Şahmaran ve Hatemtay Hikayesi adlı kitapta şöyle anlatılır; Adana civarında yaşandığına inanılan bu hikayenin kahramanlarından biri köyünde annesiyle yaşayan ve küçük yaşta babasını kaybetmiş olan Camsap’tır. Bir gün arkadaşları Camsap’ı bal toplamaya çağırırlar ve ormanda dolaşırken bal dolu bir mağara keşfederler. Balı almak için aşağıya inen Camsap, toplama işi bitip yukarı çıkmak için seslenince arkadaşlarının kendisini oracıkta bırakıp gittiğini fark eder. Korku ve merakla mağaradan süzülen ışığı takip edip ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girer. Burada bin bir çeşit yılanın bir arada huzur içinde yaşadığını görür. İşte Camsap yılanların şahıyla da burada tanışır. Güvenini kazanıp yıllarca bal ve süt akan bu bahçede Şahmeran’ın anlattığı hikayeleri dinler. Türlü türlü yiyecekler yer, bahçedeki tüm nimetlerin keyfini çıkarır. Ancak hızla geçen yıllar Camsap’ın yüreğindeki özlemi de derinleştirir. Annesini, köyünü ve eski yaşamını özleyen karakter, Şahmeran’ın tüm sevgisi ve misafirperverliğine rağmen evine gitmek istediğini söyler. Bu istek karşısında Şahmeran tüm hayal kırıklıklarını bir kenara bırakıp Camsap’ın gitmesine izin verir. Ancak çok önemli bir söz vermesi gerekmektedir. Şahmeran ona tek bir şeye dikkat etmesini öğütler; ‘’İnsan evladı acımasızdır. Bedenimin nasıl bir şifa kaynağı olduğu bilinir. Eğer yerimi öğrenirlerse bana acımadan kıyarlar. Ailene kavuşman için buradan gitmene izin vereceğim ancak bir şartım var. Bu güzel bahçeden ve benden kimseye söz etmeyeceksin. En zor anında bile sırrımızı açığa çıkarmayacaksın. Bundan sonra ne zaman suyun altına girsen vücudun yılan derisi gibi pul pul olacaktır. Aman bunu unutup beni ele vermeyesin. Olur da kötü kalpli bir insan evladının eline düşersem aklında olsun, beni kesip kaynatacaklardır. Kaynayan ilk kazandan sakın içme. Bu su zehirlidir. İkinci kazandan iç. Bu su sonsuz şifadır, sonsuz bilgiyi saklar’’ der. Yani gerçekten gerekmediği sürece kimseye Şahmeran’ı gördüğünü söylememelidir. Sözünü tutacağına yemin edip köyüne dönen Camsap gerçekten de uzun yıllar kimseye Şahmeran’dan bahsetmez. Bir zaman sonra köye padişahın hastalık haberi gelir. Hekimler padişaha şifa olacak tek şeyin Şahmeran’ın kaynatıldığı su olduğunu söyler. Bunun üzerine tüm ülkede Şahmeran’ı gören duyan birilerini bulmak için arayış başlar. Tek tek herkes hamamlara götürülüp yıkanır. Camsap’ı da zorla hamama götürürler. Yıkanınca tüm vücudunun yılan derisi gibi pul pul olduğunu görünce Camsap’ın sırrını anlarlar. Şahmeran’ın yerini söylerse canını bağışlayacaklarına söz verirler. Camsap çok sevdiği arkadaşını tehlikeye atmamak için uzun zaman direnir. Günlerce aç susuz zindanda bekletilir. Sonunda Sadrazam Camsap’ın yanına gelir. Kendisine ve Şahmeran’a asla zarar vermeyeceklerini sadece hükümdarın hastalığına bir şifa aradıklarını söyler. Böylece Camsap’ı ikna eder ve Şahmeran’ın yerini öğrenir. Kralın askerleri Şahmeran’ı bulup büyük bir altın tepsinin üzerinde saraya getirirler. Camsap’la yıllar sonra karşılaşan yılanların şahı kurtuluşunun olmadığını anlar. İnsan evladının vefasızlığı sebebiyle canından olacaktır. Ancak ihanetine rağmen dostunu affeder çünkü onun gücü sevgiden ve bağışlamaktan gelmektedir. Şahmeran son bir dilek olarak ise Camsap’ı son kez görmek istediğini söyler. Nihayetinde iki dost karşılaşmış olur. Şahmeran ona, öldükten sonra etinin kaynatılmasını ve kaynayan suyun ilk kazanından olanları vezir ve padişahın ikinci kazanda olanını onun içmesi gerektiğini hatırlatır. Böylece ilk kazanda olan yılan kısmının suyunu içen vezir ile sultan oracıkta ölür ama baş kısmının kaynatıldığı ikinci kazandaki suyu içen Camsap ise dünyaya hiç bakmadığı gibi bakıp hiç işitmediği gibi işitmeye başlar. Tüm hastalara şifa bulur. Bitkilerin sesini duyar. Elinden de gönlünden de derman sızar. Yılanların şahına yaptığı ihaneti hiç unutamaz. Kendisini affettirmek için ülke ülke gezip insanlara şifa dağıtır. Şahmeran’ın mucizesi onunla birlikte gezer. Sonsuz yaşam, uzun ömür ve dönüşüm Şahmeran’ın mirası olarak her yere yol alır. Camsap’ın hikayesi çoğu kültürde Lokman Hekimin hikayesi olarak bilinir. Şahmeran da onun ebedi can yoldaşıdır ve anlatılana göre yılanlar Şahmeran’ın ölümünden habersizdir. Bir gün çıkıp geri döneceğine inanarak özlem ve sevgiyle Şah-ı Meran'ı beklerler.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.