1933 yılında Ekrem Reşit Rey tarafından yazılan ve bestesi de Cemal Reşit Rey tarafından yapılan Lüküs Hayat müzikali, defalarca farklı tiyatro grupları tarafından sahnelenmişti. Bu yıl ise ilk defa Devlet Tiyatroları tarafından Ankara seyircisiyle buluşturuldu.
Lüküs Hayat müzikali, Cumhuriyet’in ilanından sonra hızlanan Batılılaşma akımına alafranga tavırlarla, düzenledikleri şaşalı davetler ve balolarla ayak uydurmaya çalışan bir kesim ile hala sefalet içinde yaşamayı sürdüren başka bir kesimin hayatlarının kesişimi anlatılıyor. Borç harçla alıştıkları lüks hayatı sürdürmeye çalışan Belkıs ve Ruhi çifti bir maskeli balo düzenler. Bu baloya sosyeteden tanıkları yakın arkadaşlarının yanı sıra aynı sosyeteden gizli bir şekilde oturdukları köşkü satmaya çalıştıkları Zonguldaklı iş adamı Rıza Bey de davetlidir. Belkıs’ın altıncı kocasını yeni kaybetmiş ve oldukça zengin olan kuzeni Atıfet de balonun düzenlendiği gün çat kapı çıkagelir. Atıfet’in elmaslarına göz dikmiş olan Rıza, Fıstık ve Rıza’nın karısı Zeynep kendilerini bir anda bu balonun ortasında bulurlar ve maskeli balodaki herkes Rıza’yı Zonguldaklı iş adamı, Zeynep’i de onun kız kardeşi sanar. İşte tüm olayların ve komedinin asıl başladığı yer burasıdır.
65 kişilik oyuncu kadrosu ve 20 kişilik bir orkestrayla Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen bu müzikalin rejisörlüğünü Murat Atak üstlenmiş ve deneyimleri ve ustalığı sayesinde oldukça başarılı ve keyifli bir iş ortaya koymuş. Temsilin izleyicide bıraktığı etkiden önce sahne dekorundan bahsetmek istiyorum. Lüküs Hayat Müzikali için özel döner bir dekor tasarlanmış. Bu sayede kolay bir şekilde balo salonu ve köşk bahçesi sahneleri arasında kolayca ve hızlı bir şekilde geçiş sağlanabilmiş. Orkestra ise sahnenin en önünde yer alıyor ve perde açılışı bu şekilde yapılıyor. Daha sonra oyuncular sahneye çıkmaya başladığı sırada orkestra hareketli platform sayesinde sahnenin altına doğru alçaltılıyor.
Temsil boyunca en çok zevk aldığım sahneler, Levent Çelmen’in canlandırdığı Rıza ve Rengin Samurçay’ın canlandırdığı Zeynep karakterlerin yer aldığı sahnelerdi. Özellikle baş rol oyuncusu olan Levent Çelmen’in oyuncularla ve yer yer seyircilerle kurduğu doğaçlama diyaloglar hem bizim için hem ekip arkadaşları için oldukça keyifliydi. Seyircilere oyunun adeta doğal bir parçasıymış gibi hissettirdi. Bu his, oyuncu ekibinin pek çok sahne girişini seyircilerin arasından yapmasıyla daha da pekiştirildi. Sahne ve seyirci arasında kurulan diyalog tek diyalog değildi. Kimi zaman orkestra oyuncularla kimi zaman da oyuncular orkestra ile bir nevi “atışma” kabul edeceğimiz şekilde iletişim kurdu. Bu durum, seyircide oldukça sıcak ve keyifli bir izlenim bıraktı. Levent Çelmen’in ustalığının yanı sıra biz izleyiciyi kahkahalara boğan başka bir ayrıntıdan daha bahsetmek istiyoruz. Klasik Türk Film’i ögesi olan zengin kadın ve fakir erkek ilişkisi yaşayan Nesrin ve Veysi ikilisi. Tüm oyun boyunca ara ara bir iki dakika da olsa sahnede gördüğümüz bu ikilinin seyirciyi güldürmediği bir an bile yoktu diyebiliriz. Yeşilcam has o konuşmaların ve tavırların fazlaca abartarak ve biraz da tiye alarak seyirciye yansıtan bu ikili müzikale muhteşem bir zevk katmıştı.
Üç saat süren bu eğlenceli müzikal ile ilgili üzülerek belirtmemiz gereken ufak bir teknik eleştiri var. Özellikle ikili sahnelerde orkestranın sesi oyuncularının sesini bastırdığı için bazı yerleri net bir şekilde duymayı başaramadık. Bu kötü deneyimi yaşamamıza müzikali balkondan izlemiş olmamızın da etkisi olabilir tabi. Genelde Ankara’daki Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde temsilleri balkondan izlemek oldukça keyiflidir ama Lüküs Hayat Müzikali için sahneye yakın sıralarda olmanın daha keyif verici bir deneyim olduğuna inanıyoruz. Çünkü daha önce de bahsettiğimiz gibi oyuncuların sahneye girişleri izleyiciler arasından yapılıyor ve zaman zaman sahneden inip seyircilerin arasında şarkılarını söylüyorlar. Biletlerinizi alırken muhakkak ön sıraları zorlamalısınız.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nun bu sezonki en başarılı temsillerinden biri sayılacak olan Lüküs Hayat Müzikali’ne Ankaralı tüm tiyatro severlerin bir an önce bilet almasını kuvvetli bir şekilde tavsiye ediyoruz!
Tiyatro ile kalın!
Kaynak
Lüküs Hayat müzikali, Cumhuriyet’in ilanından sonra hızlanan Batılılaşma akımına alafranga tavırlarla, düzenledikleri şaşalı davetler ve balolarla ayak uydurmaya çalışan bir kesim ile hala sefalet içinde yaşamayı sürdüren başka bir kesimin hayatlarının kesişimi anlatılıyor. Borç harçla alıştıkları lüks hayatı sürdürmeye çalışan Belkıs ve Ruhi çifti bir maskeli balo düzenler. Bu baloya sosyeteden tanıkları yakın arkadaşlarının yanı sıra aynı sosyeteden gizli bir şekilde oturdukları köşkü satmaya çalıştıkları Zonguldaklı iş adamı Rıza Bey de davetlidir. Belkıs’ın altıncı kocasını yeni kaybetmiş ve oldukça zengin olan kuzeni Atıfet de balonun düzenlendiği gün çat kapı çıkagelir. Atıfet’in elmaslarına göz dikmiş olan Rıza, Fıstık ve Rıza’nın karısı Zeynep kendilerini bir anda bu balonun ortasında bulurlar ve maskeli balodaki herkes Rıza’yı Zonguldaklı iş adamı, Zeynep’i de onun kız kardeşi sanar. İşte tüm olayların ve komedinin asıl başladığı yer burasıdır.
65 kişilik oyuncu kadrosu ve 20 kişilik bir orkestrayla Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen bu müzikalin rejisörlüğünü Murat Atak üstlenmiş ve deneyimleri ve ustalığı sayesinde oldukça başarılı ve keyifli bir iş ortaya koymuş. Temsilin izleyicide bıraktığı etkiden önce sahne dekorundan bahsetmek istiyorum. Lüküs Hayat Müzikali için özel döner bir dekor tasarlanmış. Bu sayede kolay bir şekilde balo salonu ve köşk bahçesi sahneleri arasında kolayca ve hızlı bir şekilde geçiş sağlanabilmiş. Orkestra ise sahnenin en önünde yer alıyor ve perde açılışı bu şekilde yapılıyor. Daha sonra oyuncular sahneye çıkmaya başladığı sırada orkestra hareketli platform sayesinde sahnenin altına doğru alçaltılıyor.
Temsil boyunca en çok zevk aldığım sahneler, Levent Çelmen’in canlandırdığı Rıza ve Rengin Samurçay’ın canlandırdığı Zeynep karakterlerin yer aldığı sahnelerdi. Özellikle baş rol oyuncusu olan Levent Çelmen’in oyuncularla ve yer yer seyircilerle kurduğu doğaçlama diyaloglar hem bizim için hem ekip arkadaşları için oldukça keyifliydi. Seyircilere oyunun adeta doğal bir parçasıymış gibi hissettirdi. Bu his, oyuncu ekibinin pek çok sahne girişini seyircilerin arasından yapmasıyla daha da pekiştirildi. Sahne ve seyirci arasında kurulan diyalog tek diyalog değildi. Kimi zaman orkestra oyuncularla kimi zaman da oyuncular orkestra ile bir nevi “atışma” kabul edeceğimiz şekilde iletişim kurdu. Bu durum, seyircide oldukça sıcak ve keyifli bir izlenim bıraktı. Levent Çelmen’in ustalığının yanı sıra biz izleyiciyi kahkahalara boğan başka bir ayrıntıdan daha bahsetmek istiyoruz. Klasik Türk Film’i ögesi olan zengin kadın ve fakir erkek ilişkisi yaşayan Nesrin ve Veysi ikilisi. Tüm oyun boyunca ara ara bir iki dakika da olsa sahnede gördüğümüz bu ikilinin seyirciyi güldürmediği bir an bile yoktu diyebiliriz. Yeşilcam has o konuşmaların ve tavırların fazlaca abartarak ve biraz da tiye alarak seyirciye yansıtan bu ikili müzikale muhteşem bir zevk katmıştı.
Üç saat süren bu eğlenceli müzikal ile ilgili üzülerek belirtmemiz gereken ufak bir teknik eleştiri var. Özellikle ikili sahnelerde orkestranın sesi oyuncularının sesini bastırdığı için bazı yerleri net bir şekilde duymayı başaramadık. Bu kötü deneyimi yaşamamıza müzikali balkondan izlemiş olmamızın da etkisi olabilir tabi. Genelde Ankara’daki Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde temsilleri balkondan izlemek oldukça keyiflidir ama Lüküs Hayat Müzikali için sahneye yakın sıralarda olmanın daha keyif verici bir deneyim olduğuna inanıyoruz. Çünkü daha önce de bahsettiğimiz gibi oyuncuların sahneye girişleri izleyiciler arasından yapılıyor ve zaman zaman sahneden inip seyircilerin arasında şarkılarını söylüyorlar. Biletlerinizi alırken muhakkak ön sıraları zorlamalısınız.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nun bu sezonki en başarılı temsillerinden biri sayılacak olan Lüküs Hayat Müzikali’ne Ankaralı tüm tiyatro severlerin bir an önce bilet almasını kuvvetli bir şekilde tavsiye ediyoruz!
Tiyatro ile kalın!
Kaynak
Yorum Bırakın