"Steven Spielberg ölüyor ve cennete gidiyor. Ancak incili kapıdan içeri girmesi engelleniyor. Çünkü Tanrı, yönetmenleri sevmiyor. Aynı anda içeriye bisikletiyle, üzerinde yırtık bakımsız eşofmanları ve jimnastik ayakkabılarıyla birisi giriyor. Spielberg: "İyi de bu Kubrick değil mi?" diye soruyor. Hayır, diyor aziz...
“Tanrı o, ama kendisini Stanley Kubrick sanıyor."
Sinema dünyasından öyle bir isim geçti ki, "Yok artık!" tepkilerine hem nefret hem de hayranlık hisleri kendilerine yer buldu. Kimi "şımarık" dedi (2001: A Space Odyssey filmi üzerine, Pauline Kael) kimisi ise "deha". (Michael Mann'in sinemaya ilgi duymaya Dr. Strangelove ile başladığını belitmesi veya Steven Spielberg'ün; “Ölmeden önceki son yıllarında biçim üzerine konuştuğumuz zaman bana hep şöyle derdi: "Biçimi değiştirmek istiyorum. Biçimi tamamen değiştiren bir film yapmak istiyorum." Ben de ona dedim ki: "Peki, bunu zaten 2001: A Space Oddysey ile yapmadın mı?" şeklinde anlattığı anısı) [caption id="attachment_71986" align="aligncenter" width="640"] (26 Temmuz 1928-7 Mart 1999)[/caption] "Estetik kusursuzluk, mükemmeliyetçilik, sembolizm ve detaycılık" olgularının dünya sinema sözlüğündeki karşılığı Stanley Kubrick'tir. Sanıyoruz ki itiraz eden olmayacaktır. Bahsettiğimiz bu kavramların vücut bulmuş hali olan Stanley Kubrick herkes tarafından sevilip saygı duyulurken, diğer yandan "ego, ürkütücü derecede disiplin ve simetri takıntıları" ile gayet sinir bozucu bir yönetmen olarak nefretleri kazanmayı başarmıştır. Sinema dışında sevgi-nefret ikilemlerinin de en usta yönetmeni olmuştur Kubrick. Şimdi maddeler halinde yazacağımız olaylar ile bu paragrafı daha anlaşılır hale getiriyoruz, merak etmeyin :)- Okul ile arası hiçbir zaman iyi olmadı ve sinemayı kendi filmlerini yapa yapa öğrendi.
- Yapımcılığını, yönetmenliğini, görüntü yönetmenliğini ve montajını üstlendiği Fear and Desire isimli filminden nefret etti ve kimsenin görmemesi için her yerden toplatmaya çalıştı.
- Dr. Strangelove filmi için çalışırken, konu ile ilgili 40 tane kitap okudu.
- Öldükten sonra evinde binlerce kutu bulundu. Kutuların içinden yaptığı her film için yaptığı çalışmalar çıktı.
- Son filmi Eyes Wide Shut'da kullanacağı bir sahne için, İngiltere'nin en uzun caddelerinden birinin bütün cephelerinin çift fotoğraflarını çektirdi, çekilen fotoğrafları yan yana eklettirdi, fotoğrafların arasında gezinerek karar vermeye çalıştı ve karar veremeyip sahneyi stüdyoda çekti.
- Yapılan veya yapılacak her işin kendince karar verilmesini isteyen Stanley Kubrick, ilk büyük ticari başarı sağladığı filmi Spartacus'ün çekimleri sırasında Kirk Douglas ile kavga etti.
- Aklına gelen her fikir için, saat kaç olursa olsun asistanını arayıp araştırma yapmasını istiyordu.
- Umberto Eco’nun, Foucault’s Pendulum romanını film yapmak istiyor ama Eco’nun senaryoya katılmasına izin vermedi.
- Stephen King’in The Shining romanını film yaptı. Sonuçta ortaya çıkan şeyin kitapla ilgisi olmadığı anlaşılınca Stephen King, Hollywood’a küstü.
- 2001: A Space Oddysey filmi için Alex North’tan besteler aldı ama North bestelerinin filmde hiç kullanılmadığını filmin galasında fark etti.
- A Clockwork Orange'ın çekimleri sırasında, başrol oyuncusu Malcolm McDowell ile yakın bir arkadaşlık kurmasına rağmen film bittikten sonra onunla bir daha asla görüşmedi.
- The Shining’i 5, Full Metal Jacket'ı 7 senede çekti.
- The Shining’in en meşhur sahnelerinden olan kapı kırma ve merdivenler sahnesi için 120 tekrar yaptı. Kapı sahnesinde Jack Nicholson'a 60 tane kapı kırdırdı.
- The Shining'ten tanıdığımız Shelley Duvall, bir daha Kubrick ile asla çalışmayacağını, çekimler sırasında saçlarının döküldüğünü söyledi.
- En iyiye ulaşmak için çekim anında bile senaryoyu değiştirdi. Hatta İlker Canikligil hocamızdan öğrendiğimiz kadarıyla Jack Nicholson'ın, senaryoyu bırakıp "Sahneden önce ne diyeceğimi söyle, öyle çekelim" dediğini öğreniyoruz.
Yorum Bırakın