1919'da Julie Wohryzek adında bir kızla tanışıp nişanlanan Kafka, bu mektubu nişana karşı çıkan babasına yazmıştır. Babasına karşı her zaman içinde taşıdığı duygularını nişanının vesilesiyle sonunda kağıda dökmüştür.
“Zaten tüm düşüncelerimle senin ağır baskın altındaydım, seninkilerle örtüşmeyen düşüncelerimde bile, hatta özellikle bu noktada…”
Kafka'nın küçüklüğünde de babasıyla arasında iyi bir baba-oğul ilişkisi mevcut değildi. Kötü bir çocukluk geçiren Kafka'nın üzerinde her daim babasının baskısı mevcuttu. Bu durum onun Çocukluğundan öğrenim hayatına kadar sürdü. Hermann Kafka otoriter, idareci ve baskıcı biriydi. Hermann'ın, Kafka'ya yaklaşımı da hep mesafeli olmuştu. Aralarındaki bu soğuk ilişki Kafka'da geriye sadece nefret duygusunu bırakmıştır.
“Ancak bir çocuk olarak bana yönelttiğin her söz, benim için neredeyse bir Tanrı emriydi, onu asla unutmazdım…”
Kafka mektubunda hayatındaki birçok eksikliği için babasını suçlar. Pasif bir karaktere sahip olmasında, iki kez evlenmeye niyetlenmesi ancak başarılı olamamasında ve mesleğinin seçiminde bile babasından bir iz taşıdığını söyler. Hermann Kafka'nın oğluna karşı geleneksel davranışı ve beklentisi ileride Kafka'nın kendine yabancılaşmasına da neden olmuştur. Hermann'ın oğluna karşı bu davranışı Yahudi orta sınıfının yaşadığı tipik bir baba-oğul ilişkisiydi.
Kafka'nın yazdığı bu mektupta babasına karşı birçok itiraf mevcuttur. Nişanlısının bir bluz seçmesi üzerine ondan etkilenip evlenmeye karar veren Kafka'nın bu ani ve tuhaf kararını babası oldukça sert bir dille eleştirmiştir. Kafka babasının söylediklerini hatırladığı kadarıyla mektubunda ele alır. Mektupta babasının söyledikleri için "sözlerinle sanırım beni daha ağır bir şekilde aşağılamamış, küçümsediğini daha açık göstermemiştin hiç." ifadelerini kullanmıştır. Meslek seçiminde ise babasının onu serbest bıraktığını ancak artık kendisinde seçim yapabilecek bir gücü bulamadığını söyler. Ayrıca babasının onu yanlış tanıdığını ve aslında bu yüzden serbest bırakmış gibi yaparak yine de bir şekilde bu seçiminde de onu etkilediğinden bahseder. Babasına göre Kafka, çocukluğunda sürekli ders çalışan ve ardından da sürekli yazı yazan biriydi. Kafka ise bunun uzaktan yakından doğru olmadığını söylemektedir.
“Sende bir eğitmenlik yeteneği var gibi geliyor bana; kendi türünden bir insana eğitiminle çok faydalı olabilirdin kesinlikle…”
Kafka babasından kurtuluşu birçok farklı yolla denemiştir. Bu yollardan birinin de Yahudilik olduğunu söyler. Mektubunda söylediğine göre babasıyla birbirlerini Yahudilikte bulabileceklerini hatta belki oradan uzlaşmış olarak çıkabileceklerine inanmış, ancak babasından kurtuluşu Yahudilikte de bulamamıştı. Çocukluğunda yeterince sinagoğa gitmediğinde veya oruç tutmadığında babasına haksızlık ettiğini düşünüp, suçluluk hissinin içini kemirmesine izin vermiş.
"Her durumda biz seninle çok farklıydık ve bu farklılığımız yüzünden birbirimiz için öylesine tehlikeliydik ki.."
Kafka babasının kendisine karşı tavrının acımasız ve soğuk olduğunu söyler. Doğruyu söylemek gerekirse der Kafka, babası onu hiç dövmemiştir. Ancak mektubunda yazdığına göre babasının Kafka'ya karşı sert sözleri, alaycı ve küçümseyici tavrı dövmesinden daha iyi değildir. Kafka'nın duygu itiraflarıyla dolu bu mektup hiçbir zaman sahibine ulaşamamıştır. Hermann'ın Kafka'ya karşı baskıcı tavrı onun kendisini eleştirmesine ve kendisinden nefret etmesine sebep olmuştur. Nitekim bu derin özeleştiri Kafka'nın yaşamına ve eserlerine yansımıştır.
"Çok sevgili babam,
Geçenlerde bir ara, neden senden korktuğumu savunduğumu sormuştun. Her zaman olduğu gibi sana verecek yanıt bulamamıştım; bunun nedeni kısmen sana karşı gerçekten duyduğum korku, kısmen de bu korkuyu gerekçelendirmek için konuşurken aşağı yukarı bile olsa toparlayamayacağım kadar çok ayrıntının gerekiyor olmasıdır. Sana burada yazılı yanıt vermeye çalışsam, yanıtım epeyce eksik kalır, çünkü yazarken bile korkum ve bunun sonuçları beni senin karşında durduruyor, çünkü konunun boyutu belleğimi ve aklımı fazlasıyla aşıyor."
Yorum Bırakın