Chester Bennington'un İntihar Notu

Chester Bennington'un İntihar Notu
  • 8
    0
    0
    0
  • 20 Temmuz 2017, akşam saatleri. Bütün müzik dünyası tek bir haberle sessizliğe gömüldü. Yıllardır bu tarz haberleri duyuyorduk fakat çoğunluğu asparagas oluyordu. Çoğunluğu diyoruz, çünkü tersi bir örnek verecek olursak, benzer bir haberi bu olaydan 2 ay önce, 18 Mayıs’ta Chris Cornell’in ölümü ile yaşamıştık. Chester, Cornell’in çok yakın dostuydu, belki de en az ailesi kadar etkilendi bu ölümden. Aynı ay yeni bir Linkin Park albümü çıktı, ‘One More Light’. Eleştiri yağmuruna tutuldu albüm, beğenilmedi... Pop müzik yapıyorlar dendi yılların rock üstadlarına. YouTube’daki dislike çubukları resmen yarı yarıya hale geldi. Albüm yayınlandıktan sonra da eleştiriler dinmedi, zaten ‘Living Things’ albümünden beri bir türlü insanlar yeni Linkin Park’a ısınamamış, değişimini kabullenememişlerdi. Konserler başladı, eski şarkılarla birlikte yeni şarkılar da seslendiriliyordu. Fakat bir sıkıntı vardı, öyle bir şarkı vardı ki Chester her performansta bu şarkıyı bir türlü tamamlayamıyordu. Albüme adını veren ‘One More Light’, anlamını anlayana kadar birçoğumuz için sıradan bir slow şarkı gibi gözükmüştü. 20 Temmuz 2017, akşam saatleri. Bütün dünya, büyük bir sesi kaybetti o gece. Chester Bennington, melek sesli şeytan bağırışlı adam. Ateş dövmeleri ve sarı saçlarıyla girdi hayatımıza. Milyonların çok büyük desteği oldu yıllarca, zor zamanlarımızda hep sığınacak bir dostumuz vardı bizim. Düşünüldüğü kadar uzakta da değildi, kulaklığımızı takmamızla birlikte kendimizi Chester’ın sesinin mükemmelliğine bırakıyorduk. Binlerce insanı intihar denen kötülükten kurtardı. Bir kişi hariç. 20 Temmuz 2017, akşam saatleri. Bütün dünya sadece mükemmel bir sanatçıyı kaybetmiş olmadı, intihar ve depresyon denen gerçekliklerle yüzleşti. Kendisi 2 ay önce en yakın dostunu kaybetti. ‘Gelin, çözüm olalım birlikte.’ demişti aslında. Çünkü intiharın nasıl da korkunç bir olgu olduğunun farkındaydı. ‘One More Light’ albümü çıktıktan sonra promolar başladı; klipler, canlı performanslar, röportajlar... ‘Kendi kafamın içinde değilken iyiyim, gülüyorum. Ama kendimle baş başayken berbat bir haldeyim... Kendi aklımla baş başa kalmaktan çok korkuyorum.’ demişti bu röportajlardan birinde. Anlamadık hiçbirimiz, sıradan şarkı sözü yazarı ukalalığı sandı kimimiz. Chester haber veriyordu, Chester uzun zamandır kötü durumdaydı. Beyler bayanlar... Bizim Chester’ımız vardı zor zamanlarımızda. Onun ise kimsesi olmadı. Bu durumundan kimseye bahsedemedi belki de. O bizi zor zamanlarımızda hiç yalnız bırakmadı. Biz ise onu en zor zamanlarında ‘kendi kafasıyla’ baş başa bıraktık. O aslında hep yardım istedi, herkese yardım etti fakat bir tek kendine yetişemedi belki de. Şimdi okuyacağınız mektup, Wannart ailesi tarafından tamamen Chester’ın ağzından yazıldı. Gelin şarkı sözleriyle bize aslında nasıl bir not bırakmış, birlikte okuyalım;

    20 Temmuz 2017.

    Her şey tek bir şeyle başlıyor, sebebini bilmiyorum. Ama ne kadar denersem deneyeyim, hiçbir anlamı olmuyor. Tek bildiğim şey, zaman denen kavramın ne kadar değerli olduğu. Gerçekdışı gibi, ama saat ilerledikçe hayatı da peşinden götürüyor. Dışarıdan güçlü görünüyor olabilirim fakat her şeyi aslında içime atıyorum. Milyonlarca ruhun bulunduğu bir dünyada aslında yalnız hissediyorum. Fakat bilinmesi gereken bir şey var; bütün her şeyden kaçmak daha kolay, kaçıp uzaklaşmak varken neden acı veren bir şeyin yerine o acıyı geçiştirecek bir şey koymak gereksin? Bütün bu acıyla tek başıma yüzleşemem, bu sebeple kaçması daha kolayıma geliyor. Siz de hiç depresyonunuz içinde kaybolmuş hissediyor musunuz? Umutlar yeşertiyorsunuz, ama tek bildiğiniz şey başarısızlıklarınız. Siz de bütün o üzüntülerinizi hatırlıyor ve artık pes etme noktasına geliyor musunuz? Her şeyin bittiği günü bekliyorum. Keşke dayanmak için gücüm olsaydı, böyle olmasını istememiştim. Her şey tamamen kontrolüm dışı gerçekleşti. İçten içe ağlıyorsun, ‘kurtarın beni’ diye ama son derece yalnızsın orada aslında! Çok istedim bulabilmeyi, kendimi ait hissedebileceğim bir yeri. Hiçbir şey değişmemişken yeniden başlamaya çalışmak, bu hayattaki en zor şey. Bana gerçekten ulaşmak istediniz mi, söylesenize? Sizin için hiçbir şey ifade etmedim! Rahatlıkla feda edebileceğiniz birkaç küçük şeydim sadece... İçimde, beni yüzeyin altına çeken bir şeyler var. Beni tüketiyor, kafamı karıştırıyor. İçimdeki karanlıkları kovalıyorum ve bu durumdan beni kimse kurtaramaz… Bu kontrolsüz duygunun hiç bitmemesinden korkuyorum. Daha önce de böyle hissetmiştim, çok emniyetsiz. Fazlasıyla uyuştum, sizi orada hissedemiyorum! Çok yoruldum. Fazlasıyla denedim ve fazlasıyla yol aldım. Ama her şey bittiğinde, bunların hiçbir anlamı olmayacak. Çünkü bazen çözümler gerçekten de o kadar kolay değildir, hatta öyle ki bazen tek çözüm yolu veda etmektir. Acı dolu bir kalbim, stresli düşüncelerle dolu bir kafam ve göğsümden taşmaması için zor tuttuğum bir öfkem var. Bu olmak istediğim şey değildi kesinlikle. Sizi uyarmak istemiştim ama kimsenin umrunda olmadı. Her şeyi sesli ve açık bir şekilde anlattım size, ama kimse dinlemedi beni. Çok açık bir şekilde size seslendim ama beni duymak bile istemediniz. Şimdi, hak etmediğim şeyi kaybediyorum. Bu yüzden sizlere vedamı ediyorum ve yola düşüyorum. Bavulumu hazırlayıp ortadan kayboluyorum. Buradan gidecek daha iyi bir yerim olsa iyi olur çünkü bir daha geri dönmeyeceğim. Ya da... Kalmalı mıydım? Acaba gözden kaçırdığım işaretler mi var? Acaba beni daha fazla incitmeden bana yardımcı olabilir misiniz? Ama kırgınım, öyle değilmişim gibi davranmam bu gerçeği değiştirmiyor. Milyonlarca yıldızın bulunduğu bir gökyüzünden, bir ışık daha sönse kimin umrunda olur ki? Sizden tek bir ricam var; zamanım geldiğinde yaptığım hataları affedin. Arkamda özlenmem için sebepler bırakmamda yardımcı olun. Boşlukta hissettiğinizde beni reddetmeyin. Beni anılarınızda tutun ve gerisini boşverin.    

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.