Gerek etkileyici olaylar üzerine yazdıkları şarkıları, gerekse müzik kariyerleri başlı başına bir hikâye olan müzisyenlerin serüvenleri dinleyiciyi belki de söz konusu müzisyene en çok bağlayan faktörlerden. Salon İKSV’nin 2019 programına yeni sesler eklediği bugünlerde, dinleyicileriyle buluşmaya hazırlanan 9 ismin müzik yaşamları ve müzikleri hakkında 9 hikâyeyi sizler için derledik. Gelin sanatçıların hikâyelerini birlikte keşfedelim ve onları bir de arka planlarını bilerek dinleyelim!
1. Khruangbin: Hikâyelerden beslenen bir indie pop grubu
Tayca ‘uçak’ kelimesinden esinlenip gruplarına isim veren Khruangbin, indie pop türde müzik yapan Texas’lı bir trio. Grup, şarkılarını küçük bir ahırda kaydedip, kendi yaşanmışlıklarını şarkı ve albüm isimlerinde kullanıyormuş. Son albümlerini ve çıkış parçasını isimlendirirken, grubun bas gitaristi Laura Lee’nin dedesiyle arasında sıkça geçen bir diyalogdan esinlenmişler. Lee’nin dedesi “Beni nasıl seviyorsun?” ("cómo me quieres?") diye sorar ve tek bir cevabı kabul edermiş: "Con todo el mundo," yani, “Tüm dünya ile”. Ayrıca grubun web sitesi dinleyicilerin seçtiği rotalar arası şarkı öneren bir ‘uçak yolculuğu’ sunuyor. Khruangbin’in Türkiyeli hayranlarıyla yeni buluşması 8, 9 ve 10 Şubat akşamları yine Salon’da.
2. The Kites: Komşuluktan Sahneye Uzanan Caz Duosu
Ozan Erverdi (Oz Quenn) ve Tan Deliorman (Tanjwar ‘Big Luv’ Davis) ’in kurduğu The Kites, Audioban’un sunumu ile ‘Sunset Vibes’ albüm tanıtım konserleri için 15 Şubat’ta Salon’da olacak. Ozan ve Tan aynı apartmanda doğup büyümüş ve komşuluktan, stüdyoya uzanan bir hikâye ortaya çıkmış. Dinlemekten çok zevk aldıkları müzikleri etraflarında kimsenin yapmadığını fark edince, soluğu stüdyoda almışlar. Bir gün stüdyoda müzik yaparken ortaya çıkan sonuçtan memnun kalıp, YouTube’a koymaya karar vermişler ve süregelen doğaçlama caz seansları ortaya çıkmış. The Kites, iki kişi yazıp kaydettikleri parçaların sahne performanslarında ‘birlikte müzik yapsak ne güzel olur’ dedikleri arkadaşlarını da misafir ederek kolektif bir projeye dönüşmüş. 25. İstanbul Caz Festivali’nde verdikleri Parklarda Caz konserleri de ilk canlı performanslarıymış.
3. Elz and the Cult: Goth-pop’un Türkiye hâli
Türkiye çıkışlı goth-pop grup Elz and the Cult, 16 Şubat’ta yeni albümleri Psychodrama’nın lansman konseriyle Salon’da! Grubun kurucusu, solisti ve şarkı yazarı Elz, grubun ve projenin şekillenmesi sürecinden bahsederken solo çalıştığı dönemden beri şarkılarını kendisi söylemek, göz önünde olmak ve sahneye çıkmayı istemediğinden söz ediyor. Hâl böyle olunca şarkıları için bir solist arayışına girmişler ve Acid Symphony parçaları için Soundcloud üzerinden dinleyip beğendikleri New Yorklu müzisyen Valley ile anlaşmışlar. Şarkının yazılmasının ardından Valley ile e-posta aracılığıyla iletişime geçmişler, yaklaşık 15 e-postadan sonra grup da Valley de gerekli düzeltmeleri yapmış ve birbirlerine demolar, kayıtlar göndererek şarkının kaydını da hiç buluşmadan, internet üzerinden gerçekleştirmişler.
Elz and the Cult aynı zamanda Elz’in müziğin görselliğine verdiği önem ve buna bağlı olarak grubun çektiği kliplerle de öne çıkıyor. E-posta üzerinden kaydı gerçekleşen parça Acid Symphony ve grubun dikkat çeken kliplerinden birini sizin için aşağı bırakıyoruz:
4. Ben Fero: Yeni nesil trap
Profesyonel olarak rap yapmaya 27 yaşında, 2018 yazında başlayan ve bugüne kadar çıkardığı 3 şarkıyla Türkçe rap dünyasına damga vurmayı başarmış Ben Fero, Şubat’ta çıkacak yeni albümü Orman Kanunları’nın ilk İstanbul konseriyle 27 Şubat’ta Salon’a uğruyor. 2018 yazında yayımladığı ilk profesyonel kaydı Mahallemiz Esmer ile büyük çıkışını yapan Ben Fero, dinleyicileri ile buluşacağı ilk parçası olduğu için şarkıda kendini ve geldiği yeri tanıtmayı amaçlamış. İzmir, Güzelbahçe’de çok fazla insan orada yaşamazken, rap dinleyerek ve basketbol oynayarak büyümüş. Teklisi Mahallemiz Esmer’de ise mahallesi Güzelbahçe’den ilham alarak hem kendini, hem müziğini anlatıyor. Kliplerinin de çokça tartışıldığı Ben Fero’nun ilk teklisi Mahallemiz Esmer’in klibi sizin için aşağı bırakıyor, Salon’da yeni albümünü canlı dinlemeyi heyecanla bekliyoruz!
5. Agar Agar: Fransız Elektro Pop Duosu
Fransız elektro-pop duosu Agar Agar, 28 Şubat’ta ve 1 Mart’ta Salon’da elektrik hisler vermeye hazırlanıyor. 2018’de çıkardıkları ‘The Dog and the Future’ albümlerini tanıtmak için ülkemize yeniden gelen Agar Agar, bu albümü yaparken ‘The Sims’ oyunundan ilham almış. Beste yaptıkları sırada günde en az 5 saat The Sims oynayan ikili, The Sims oyununda bir karakterin oyunun içinde olduğunu fark etmesi üzerine söz yazmaya başlamış. Böylelikle albümdeki ‘Shivers’ şarkısının sözleri ortaya çıkmış: "When he understands the limits of the world he lives in, he can play with them.’’ Ayrıca, yumurtalar ve köpeklerden aldıkları ilhamı da son albümlerinin kapağına taşımışlar.
6. Ásgeir: İzlanda’dan Nordik esintiler
1992’de İzlanda’da doğan müzisyen Asgeir indie ve elektronik müzik türlerindeki eserleriyle 2 Mart’ta Salon’da olacak. Nordik esintiler sunan Asgeir’in, 60 kişilik bir köyde büyüdüğü için kendi yaşında hiç arkadaşı olmamış ve müziğe yönelerek büyümüş. Cirit sporu ile uğraşıp, sporcu olmayı umarken sakatlanan Asgeir, cirit antrenörünün tavsiyesi üzerine demolarını bir yapım şirketine gönderip albüm çalışmalarına başlamış. Bahsetmeden geçmeyelim, Asgeir, 67 metre ile İzlanda cirit atma rekorunu bir süre elinde tutmuş. Bunların yanı sıra ilk albümünün tüm sözlerini yaşadıkları küçük köyden ilham alan 73 yaşındaki babası yazmış. Son olarak, İzlanda’nın nüfusuna oranla her 10 evden 1’inde Asgeir’in albümü olduğu da bir gerçekmiş!
7. Wooden Shijps: Bir yangının albümün seyrini değiştirme hikâyesi
Amerikalı saykedelik rock grubu, Wooden Shijps, son albümleri ‘V.’ nin tanıtımı için Berlin’den kiraladıkları bir karavanla çıktıkları Avrupa turnesinin durağı olarak 16 Mart’ta Salon’a uğruyor. Grubun solisti Ripley Johnson, 2017’de Portland’daki balkonunda oturup ‘V.’ albümleri için bir ‘yaz şarkısı’ yazmaya çalışırken kendisini, Portland yakınlarında ortaya çıkan ve yaklaşık 200 bin km2 alanı kapsayan inanılmaz büyüklükteki orman yangınını izlerken bulur. Haftalar süren yangın Ripley Johnson’da gökyüzü yanıyormuşçasına apokaliptik hisler uyandırmış ve bu hisler albümün parçalarına yansımış. Politik ve doğa olaylarının gündemde olduğu 2017 Amerika yazında yazılan ‘V.’nin şarkıları, barışın, güzelliğin ve direnişin gücüne odaklanarak ortaya çıkmış ve albümün kapak tasarımı da bu noktalara değinerek oluşturulmuş.
8. Marissa Nadler: Şahsi bir hikâyeyi dünya açma
1981’de doğan Amerikalı şarkıcı, söz yazarı ve ressam Marissa, 2018’de çıkardığı ‘For My Crimes’ isimli albümünün tanıtımı için 18 ve 19 Nisan’da Salon’da olacak. Albüme ismini veren ‘For My Crimes’ parçası Marissa’nın yazar kocasının bir meydan okuması üzerine ortaya çıkmış. Kocası Marissa’dan, idam edilecek birinin gözünden bir yazı yazmasını istemiş ve kendini idam edilecek bir suçlunun yerine koyan Marissa, kendi suçluluk hislerinin gün yüzüne çıktığını fark etmiş. Böylelikle ‘For My Crimes’ parçası ortaya çıkmış. Parçanın, kişisel ve derin sözleri yüzünden albüme koymamayı ve Kaliforniya’ya geri dönüp yeni bir şarkı bestelemeyi düşünen Marissa, kendisine cesur olup sanatının konuşması telkininde bulunarak parçayı albümüne eklemiş.
9. Jonathan Bree: Maske ve metaforlar
1969’da doğan Yeni Zelandalı, Jonathan Bree, sahnelerde giydiği beyaz maske ile gizem yaratan bir müzisyen. En son çıkardığı ‘Sleepwalking’ albümü metaforlar ve kendisi gibi gizemli mesajlarla dolu. Örneğin ‘F**k it’ parçasında ‘Sofistike maymunlardan başka bir şey değiliz’ mesajını veren Jonathan Bree, günaha girme isteğinin isteğinin baskın gelmesi ile aldatma olgusunu anlatıyor. Nakarattaki ‘f**k it, f**k her, f**k him’ metaforik bir anlamla sunuluyor ve tam o sırada giren, hızlı ve yüksek sesli tempo–beat, suçluluk ve adrenalinle atmaya başlayan bir kalbi temsil ediyor. Tüm gizemli metaforlarıyla Jonathan Bree, 10 Mayıs’ta Salon’da!
Tayca ‘uçak’ kelimesinden esinlenip gruplarına isim veren Khruangbin, indie pop türde müzik yapan Texas’lı bir trio. Grup, şarkılarını küçük bir ahırda kaydedip, kendi yaşanmışlıklarını şarkı ve albüm isimlerinde kullanıyormuş. Son albümlerini ve çıkış parçasını isimlendirirken, grubun bas gitaristi Laura Lee’nin dedesiyle arasında sıkça geçen bir diyalogdan esinlenmişler. Lee’nin dedesi “Beni nasıl seviyorsun?” ("cómo me quieres?") diye sorar ve tek bir cevabı kabul edermiş: "Con todo el mundo," yani, “Tüm dünya ile”. Ayrıca grubun web sitesi dinleyicilerin seçtiği rotalar arası şarkı öneren bir ‘uçak yolculuğu’ sunuyor. Khruangbin’in Türkiyeli hayranlarıyla yeni buluşması 8, 9 ve 10 Şubat akşamları yine Salon’da.
2. The Kites: Komşuluktan Sahneye Uzanan Caz Duosu
Ozan Erverdi (Oz Quenn) ve Tan Deliorman (Tanjwar ‘Big Luv’ Davis) ’in kurduğu The Kites, Audioban’un sunumu ile ‘Sunset Vibes’ albüm tanıtım konserleri için 15 Şubat’ta Salon’da olacak. Ozan ve Tan aynı apartmanda doğup büyümüş ve komşuluktan, stüdyoya uzanan bir hikâye ortaya çıkmış. Dinlemekten çok zevk aldıkları müzikleri etraflarında kimsenin yapmadığını fark edince, soluğu stüdyoda almışlar. Bir gün stüdyoda müzik yaparken ortaya çıkan sonuçtan memnun kalıp, YouTube’a koymaya karar vermişler ve süregelen doğaçlama caz seansları ortaya çıkmış. The Kites, iki kişi yazıp kaydettikleri parçaların sahne performanslarında ‘birlikte müzik yapsak ne güzel olur’ dedikleri arkadaşlarını da misafir ederek kolektif bir projeye dönüşmüş. 25. İstanbul Caz Festivali’nde verdikleri Parklarda Caz konserleri de ilk canlı performanslarıymış.
3. Elz and the Cult: Goth-pop’un Türkiye hâli
Türkiye çıkışlı goth-pop grup Elz and the Cult, 16 Şubat’ta yeni albümleri Psychodrama’nın lansman konseriyle Salon’da! Grubun kurucusu, solisti ve şarkı yazarı Elz, grubun ve projenin şekillenmesi sürecinden bahsederken solo çalıştığı dönemden beri şarkılarını kendisi söylemek, göz önünde olmak ve sahneye çıkmayı istemediğinden söz ediyor. Hâl böyle olunca şarkıları için bir solist arayışına girmişler ve Acid Symphony parçaları için Soundcloud üzerinden dinleyip beğendikleri New Yorklu müzisyen Valley ile anlaşmışlar. Şarkının yazılmasının ardından Valley ile e-posta aracılığıyla iletişime geçmişler, yaklaşık 15 e-postadan sonra grup da Valley de gerekli düzeltmeleri yapmış ve birbirlerine demolar, kayıtlar göndererek şarkının kaydını da hiç buluşmadan, internet üzerinden gerçekleştirmişler.
Elz and the Cult aynı zamanda Elz’in müziğin görselliğine verdiği önem ve buna bağlı olarak grubun çektiği kliplerle de öne çıkıyor. E-posta üzerinden kaydı gerçekleşen parça Acid Symphony ve grubun dikkat çeken kliplerinden birini sizin için aşağı bırakıyoruz:
4. Ben Fero: Yeni nesil trap
Profesyonel olarak rap yapmaya 27 yaşında, 2018 yazında başlayan ve bugüne kadar çıkardığı 3 şarkıyla Türkçe rap dünyasına damga vurmayı başarmış Ben Fero, Şubat’ta çıkacak yeni albümü Orman Kanunları’nın ilk İstanbul konseriyle 27 Şubat’ta Salon’a uğruyor. 2018 yazında yayımladığı ilk profesyonel kaydı Mahallemiz Esmer ile büyük çıkışını yapan Ben Fero, dinleyicileri ile buluşacağı ilk parçası olduğu için şarkıda kendini ve geldiği yeri tanıtmayı amaçlamış. İzmir, Güzelbahçe’de çok fazla insan orada yaşamazken, rap dinleyerek ve basketbol oynayarak büyümüş. Teklisi Mahallemiz Esmer’de ise mahallesi Güzelbahçe’den ilham alarak hem kendini, hem müziğini anlatıyor. Kliplerinin de çokça tartışıldığı Ben Fero’nun ilk teklisi Mahallemiz Esmer’in klibi sizin için aşağı bırakıyor, Salon’da yeni albümünü canlı dinlemeyi heyecanla bekliyoruz!
5. Agar Agar: Fransız Elektro Pop Duosu
Fransız elektro-pop duosu Agar Agar, 28 Şubat’ta ve 1 Mart’ta Salon’da elektrik hisler vermeye hazırlanıyor. 2018’de çıkardıkları ‘The Dog and the Future’ albümlerini tanıtmak için ülkemize yeniden gelen Agar Agar, bu albümü yaparken ‘The Sims’ oyunundan ilham almış. Beste yaptıkları sırada günde en az 5 saat The Sims oynayan ikili, The Sims oyununda bir karakterin oyunun içinde olduğunu fark etmesi üzerine söz yazmaya başlamış. Böylelikle albümdeki ‘Shivers’ şarkısının sözleri ortaya çıkmış: "When he understands the limits of the world he lives in, he can play with them.’’ Ayrıca, yumurtalar ve köpeklerden aldıkları ilhamı da son albümlerinin kapağına taşımışlar.
6. Ásgeir: İzlanda’dan Nordik esintiler
1992’de İzlanda’da doğan müzisyen Asgeir indie ve elektronik müzik türlerindeki eserleriyle 2 Mart’ta Salon’da olacak. Nordik esintiler sunan Asgeir’in, 60 kişilik bir köyde büyüdüğü için kendi yaşında hiç arkadaşı olmamış ve müziğe yönelerek büyümüş. Cirit sporu ile uğraşıp, sporcu olmayı umarken sakatlanan Asgeir, cirit antrenörünün tavsiyesi üzerine demolarını bir yapım şirketine gönderip albüm çalışmalarına başlamış. Bahsetmeden geçmeyelim, Asgeir, 67 metre ile İzlanda cirit atma rekorunu bir süre elinde tutmuş. Bunların yanı sıra ilk albümünün tüm sözlerini yaşadıkları küçük köyden ilham alan 73 yaşındaki babası yazmış. Son olarak, İzlanda’nın nüfusuna oranla her 10 evden 1’inde Asgeir’in albümü olduğu da bir gerçekmiş!
7. Wooden Shijps: Bir yangının albümün seyrini değiştirme hikâyesi
Amerikalı saykedelik rock grubu, Wooden Shijps, son albümleri ‘V.’ nin tanıtımı için Berlin’den kiraladıkları bir karavanla çıktıkları Avrupa turnesinin durağı olarak 16 Mart’ta Salon’a uğruyor. Grubun solisti Ripley Johnson, 2017’de Portland’daki balkonunda oturup ‘V.’ albümleri için bir ‘yaz şarkısı’ yazmaya çalışırken kendisini, Portland yakınlarında ortaya çıkan ve yaklaşık 200 bin km2 alanı kapsayan inanılmaz büyüklükteki orman yangınını izlerken bulur. Haftalar süren yangın Ripley Johnson’da gökyüzü yanıyormuşçasına apokaliptik hisler uyandırmış ve bu hisler albümün parçalarına yansımış. Politik ve doğa olaylarının gündemde olduğu 2017 Amerika yazında yazılan ‘V.’nin şarkıları, barışın, güzelliğin ve direnişin gücüne odaklanarak ortaya çıkmış ve albümün kapak tasarımı da bu noktalara değinerek oluşturulmuş.
8. Marissa Nadler: Şahsi bir hikâyeyi dünya açma
1981’de doğan Amerikalı şarkıcı, söz yazarı ve ressam Marissa, 2018’de çıkardığı ‘For My Crimes’ isimli albümünün tanıtımı için 18 ve 19 Nisan’da Salon’da olacak. Albüme ismini veren ‘For My Crimes’ parçası Marissa’nın yazar kocasının bir meydan okuması üzerine ortaya çıkmış. Kocası Marissa’dan, idam edilecek birinin gözünden bir yazı yazmasını istemiş ve kendini idam edilecek bir suçlunun yerine koyan Marissa, kendi suçluluk hislerinin gün yüzüne çıktığını fark etmiş. Böylelikle ‘For My Crimes’ parçası ortaya çıkmış. Parçanın, kişisel ve derin sözleri yüzünden albüme koymamayı ve Kaliforniya’ya geri dönüp yeni bir şarkı bestelemeyi düşünen Marissa, kendisine cesur olup sanatının konuşması telkininde bulunarak parçayı albümüne eklemiş.
9. Jonathan Bree: Maske ve metaforlar
1969’da doğan Yeni Zelandalı, Jonathan Bree, sahnelerde giydiği beyaz maske ile gizem yaratan bir müzisyen. En son çıkardığı ‘Sleepwalking’ albümü metaforlar ve kendisi gibi gizemli mesajlarla dolu. Örneğin ‘F**k it’ parçasında ‘Sofistike maymunlardan başka bir şey değiliz’ mesajını veren Jonathan Bree, günaha girme isteğinin isteğinin baskın gelmesi ile aldatma olgusunu anlatıyor. Nakarattaki ‘f**k it, f**k her, f**k him’ metaforik bir anlamla sunuluyor ve tam o sırada giren, hızlı ve yüksek sesli tempo–beat, suçluluk ve adrenalinle atmaya başlayan bir kalbi temsil ediyor. Tüm gizemli metaforlarıyla Jonathan Bree, 10 Mayıs’ta Salon’da!
Yorum Bırakın