Orta Dünya’da Umutsuz Bir Baba ve Terk Edilmiş Bir Oğul

Orta Dünya’da Umutsuz Bir Baba ve Terk Edilmiş Bir Oğul
  • 0
    0
    0
    0
  • Fantastik kurgunun en büyük üstadı olan J. R. R. Tolkien’in eseri olan Orda Dünya’da geçen Yüzüklerin Efendisi serisi sinemaya uyarlandığında kuşkusuz herkes, bu evrene ve evrende geçen olaylara hayran kaldı. Elbette çekilen filmler, Tolkien’in yazmış olduğu kitaplardan esinlenmişti ve onun hayal dünyasını anlatmaya yetmezdi. Ancak filmler, pek çok kişiyi Orta Dünya ile tanıştırdı. Tıpkı önce kitapları okumuş ve Tolkien’in bu kurguladığı dünyayla daha önce tanışmış olanlar gibi filmler sayesinde bu evrenin hayranı olan kişiler de Tolkien’in hayal dünyasını keşfetmeye çıktı. Tolkien’in imza attığı Yüzüklerin Efendisi serisinden farklı olarak Sillmarillion, Hurin’in Çocukları, Hobbit gibi eserler de hayranlar tarafından heyecan ve coşkuyla okundu. Uzun yıllar konuşuldu ve hala da konuşulmaya devam etmekte. 2001 yılında sinemaya uyarlanan Orta Dünya hikayelerinden Tek Yüzük’ün hikayesi ile de kitap sayfalarındaki serüvenler sinema salonlarına taşındı. Daha sonra gelen 3 filmlik Hobbit serisi Yüzüklerin Efendisi serisi kadar beğenilmese de Orta Dünya ile ilgili önemli bilgiler içermekteydi. Son zamanlarda ise Yüzüklerin Efendisi film serisinden ayrı olarak bir de televizyon dizisi gündemde. Amazon’un yapımını üstlendiği dizinin, 2019’un sonu ya da 2020’nin başlarında hayranlarla buluşması bekleniyor. Hobbit üçlemesinden sonra biraz hayal kırıklığına uğrayan hayranlar, yapılacak bu dizi adına bazı soru işaretlerine engel olamıyor elbette. 2001 yılında başlayan film serisinin oldukça görkemli ve mükemmel oluşu ve daha sonra gelen Hobbit filmlerinin gereksiz olarak 3’e ayrılması bu soruların kaynağını oluşturuyor. Elbette, dizi hakkında henüz ortada fazla bir bilgi yok. Oyuncularının kim olacağı ya da yönetmenlik koltuğunda kimin oturacağı belirsiz. Üstelik buna dizide geçecek konu da dahil. O yüzden bu yazımızda sizlere Yüzüklerin Efendisi dizisi yerine filmlerde geçen bir dramı konu alacağız. Biliyoruz ki filmlerin muhteşemliğini sağlayan etkenlerden biri de filmlerde tanık olduğumuz dram hikayeleri. Frodo’nun üstlendiği tehlikeli görev, Orta Dünya’nın karşılaştığı zorlu süreç, Gollum’un hayatı ve daha birçoğu... Bu yazımızda ise sizlere Orta Dünya’da geçen bir aile dramından, bir baba-oğul dramından bahsedeceğiz. Yüzük Savaşı sırasında Gondor’un Vekilharç Hükümdarı olan II. Ecthelion’un oğlu II. Denethor ve onun iki oğlundan biri olan Faramir’in dramı... Belirtmek de fayda var. Yazı, kitaplar baz alınarak yazıldı. Yazıyı okuyunca anlayacaksınız ki filmlerde olaylar biraz farklı ilerliyor. Filmde özellikle Denethor’un karakteri ve kitaplarda sahip olduğu gibi Palantir’e sahip olmaması en belirgin farklılık konumunda. 3. Çağ 2930 yılında doğan Denethor, Orta Dünya’nın insan ırkına mensuptu ve Gondor’un 26. ve son Vekilharç Hükümdarı’ydı. Gondor’un Vekilharç. Hükümdarı olması Denethor’un karakterinin ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtı. Ayrıca güçlü bir komutan olan Denethor, aynı zamanda başarılı bir savaşçıydı da. Denethor, 2976 yılında Dol Amroth Prensi Adrahil’in kızı Finduilas ile evlendi. Çiftin evliliği, iki erkek çocukla süslendi. Çocuklardan büyük olanına Boromir, küçük olanına ise Faramir adı verildi. Boromir henüz 10, Faramir de 5 yaşındayken Finduilas’ın ölümü, Denethor’un acılarının başlangıcı oldu. Eşini kaybetmenin acısını bir türlü atlatamayan Denethor, çok sevdiği eşinin ölümü sonrası bir daha evlenmeyi düşünmedi. Eşinin ölümü sonrası iyice sessizleşen ve yalnızlaşan Denethor, Minas Tirith’in Palantir’ini kullanmaya başladı. Aslen Noldor Elfleri tarafından 7 adet olarak yaratılanlardan biri olan bu nesne, iradesi güçlü birinin istediği yeri anında görmesini sağlıyordu. Elendil tarafından Orta Dünya’ya getirilen bu nesneler, Elendil’in ölümünden sonra farklı farklı yerlere dağıldı. Minas Tirith’in Palantir’i ise Gondor’un koruması altına girdi. Gondor’da korunan bu Palantir’e aynı zaman Anor Taşı da denirdi. İsmini Minas Tirith eski ismi Minas Anor’dan alıyordu. Palantir’i kullanan Denethor, Mordor’un istilasının kendi zamanında olacağını öğrendi ve eşinin ölümünden sonra bu da onun için bir keder sebebi oldu. Bu esnada oğulları da büyümekteydi. Boromir, babasının gözdesi haline gelmişti. Boromir doğan ilk oğluydu ve varisiydi. Üstelik Boromir, babasına göre daha sadık bir evlattı. Boromir’in bu özellikleri onu Denethor’un gururu haline getirmişti. Denethor, Gondor’un bir sonraki varisinin Boromir gibi olmasını umuyordu. Güçlü bir lider ve iyi bir savaşçı olan Boromir, Gondor’u tekrar yüceltebilirdi. İkinci oğul Faramir ise Boromir gibi değildi. Bir defa Boromir’in küçük kardeşiydi. Bu durum onu Boromir’in hep arkasında gelmesine yol açıyordu. Ama bu hem Boromir hem de Faramir için bir sorun teşkil etmiyordu. Onlar kardeşti ve ilişkileri iyi olmalıydı. Fakat Denethor için Boromir’in öncelikli olmasının bir sebebi de buydu. Diğer yandan Faramir, bilgiye ve büyüye ilgi duyuyordu. Gandalf’ın şehre geldiği zamanlarda Faramir, ona ulaşmaya çalışıyordu. Gandalf’a karşı büyük bir ilgisi vardı. Faramir’in bu ilgisi elbette babası tarafından onaylanmıyordu. Denethor, Gandalf’tan pek hoşlanmıyordu. İkili arasında bir gerginlik vardı. Bunun sebebi ise kesin olarak açıklanmasa da ikilinin kitaplardaki diyaloglarından anlaşılabiliyordu. Denethor, Gandalf’ı kendi pozisyonu için bir tehdit olarak görüyordu. Faramir ise Gandalf’a kendi babasından daha çok güveniyordu. Bunda babasından  sevgi yerine gördüğü dışlanmışlığın etkisi büyüktü. Faramir’in kendisi gibi düşünmemesinden ve Gandalf’a daha fazla ilgi duymasından hoşnut olmayan Denethor, ona olan güvenini her geçen gün kaybediyordu. Bunu hızlandıran şey ise Palantir’i her geçen zamanda daha fazla kullanmasıydı. Palantir’i kullanan kişinin iradesi yüksek olması gerekiyordu. Denethor’un bunda bir sorunu yoktu. Kitaplarda geçen Denethor, oldukça iradeli biriydi. Denethor, savaş esnasında Osgiliath’ı alıp savunma merkezi haline getirmişti. Palantir’i de Sauron’un hamlelerini saptayabilmek için kullanıyordu. Nitekim Sauron bunu fark etti. Buna karşılık Sauron’un uğraşıları sonucu Denethor, güçlü iradesiyle ona karşı geldi ve yozlaşmadı. Ancak yine de iradesi Sauron ile savaşıyordu. Sauron’un ona gösterdiği olumsuzluklar ve yıkım, Denethor’un Palantir üzerindeki kontrolünü bertaraf etti. Artık Denethor, Palantir sayesinde Sauron’un ona gösterdiklerini izleyebiliyordu. Kontrolü kaybeden Denethor, gördüğü şeylerden ötürü her geçen gün daha umutsuz ve daha paranoyak hale geldi. Yüzüğün kaderini belirlemek için toplanan Yüzük Kardeşliği’nde Gondor’dan bir temsilcinin de bulunması gerekiyordu. Faramir bu görevi üstlenmek istedi çünkü toplantının yapılacağı Ayrıkvadi’de yeni bilgiler ve sorularının cevaplarını öğreneceğini düşünüyordu. Ancak bu görev, Boromir’e göre kardeşi için oldukça tehlikeliydi. Bunun üzerine Yüzük Kardeşliği’ne katılmak üzere Ayrıkvadi’ye doğru yola çıktı. Denethor ise Boromir’in yüzüğü Ayrıkvadi’den alıp ona getirmesini istiyordu. Denethor, yüzüğe hükmetmek ve böylece Sauron’u yenmeyi amaçlıyordu. Zaman içindeki paranoyaklığı ve deliliği onu bu düşünceye sürüklemişti. Boromir, babasının emrini uygun bir dille Rivendell’deki konseye aktardı. Başta Elrond ve Gandalf olmak üzere diğer üyeler, yüzüğün mutlak suretle yok edilmesi gerektiğini belirttiler. Yüzüğe Sauron’dan başkası hükmedemezdi. İkna olmuş olan Boromir, diğerleri ile beraber Yüzük Kardeşliği’ne katıldı. Amaç yüzük taşıyıcısı olan Frodo’nun yüzüğü Mordor’a götürüp yok etmesiydi. Diğer üyeler ise Frodo’yu bu zorlu görevde kollayacaklardı. Boromir, daha yüzüğü ilk gördüğü andan itibaren ondan etkilenmeye başlamıştı. Hem babasının ona verdiği emir hem de yüzüğün etkisiyle yüzüğü Frodo’dan almaya çalıştı. Ancak bunu başaramadı ve bu da yetmezmiş gibi ansızın gelişen bir Uruk-hai saldısıyla yaşama veda etti. Bu durum kuşkusuz en çok babasının canını yakacaktı. Boromir’in ölümü sonrası yıkılan Denethor, deliliğinin son demlerindeydi. En gözde evladı, ilk göz ağrısı artık yoktu. Varisi bu dünyadan göçmüştü. Sauron’un Minas Tirith’e yaptığı saldırıda Büyücü Kral ordusuyla beraber Osgilliath için harekete geçti. Denethor ise orayı savunmak için hayatta kalan tek oğlu Faramir’i görevlendirdi. Bu, Faramir için bir intihar anlamına geliyordu. Ancak babası o sıralarda abisi için hala yas tutuyor ve sağlıklı düşünemiyordu. Faramir ise kendisini babasına kanıtlama fırsatını tepmek istemiyordu. Bunun üzerine babasının emriyle Osgilliath’ı savunmak için ordusunun başına geçti. Bir süre de başarılı oldu. Faramir, Sauron’un ordusunu bir vakte kadar dizginlemeyi bildi. Ancak bu uzun süreli olmadı. Zehirli bir kılıçtan ölümcül bir yara alan Faramir, sağ kurtulan az kişiyle Minas Tirith’e geri döndü. Önce çok sevdiği eşini, daha sonra ondan yadigar ilk oğlunu ve zaman içinde Sauron sayesinde de aklını kaybeden Denethor’a artık bu fazlaydı. Yıllardır görmezden geldiği ve güvenmediği oğlu Faramir, ölmek üzereydi. Artık ailesinden kendisi dışında biri kalmayacaktı. Faramir’in bu durumu, onun uzun zamandır Faramir’e duyduğu arka planlarda kalan sevgiyi ön plana çıkardı. Boromir’i kaybettikten sonra, ikinci oğlu Faramir’i de hazırlıksız bir şekilde zorlu bir göreve göndermişti. Onun bu emri sonucunda ise Faramir, ölmek üzereydi. Bu olay, Denethor’un kontrolünü tamamen kaybetmesine yol açtı. Umudunu artık iyice yitirmişti. Sauron’un kazandığını düşünüyordu. Direnmenin, savaşmanın bir anlamı yoktu. Sauron artık tüm Orta Dünya’nın hakimi olmuştu. Artık yapılacak şey, zaten kesin olan bir şeyi gerçekleştirmekti. Sauron zaten kazanmıştı, onun ailesinin varlığının artık ne önemi vardı ki? Eşi ve ilk oğlu çoktan ölmüştü. Diğer oğlu da ölmekten bir adım uzaklıktaydı. Kararı vermişti. Kendini de ölmek üzere olan oğluyla beraber yakacaktı. Artık iyice delirmiş olan Denethor, oğlunu ve kendisini ateşlere vermek için hazırdı. Ancak Faramir, damarlarında zehir dolanmasına rağmen hala hayattaydı. Onun için hala şans vardı. Tabi babasının elinde tuttuğu meşale ile bir odun yığının arasında olmak pek bir şans ifade etmiyordu. Denethor, tam veda edip bedenlerini ateşe vermek üzereyken Gandalf engel olmak için orada belirdi. Gandalf, Faramir’in hala yaşadığını ve tedaviyle iyileşebileceğini biliyordu. Ancak Faramir’in iyileşmesi için babası Denethor’u ikna etmesi gerekiyordu. Bu o kadar kolay değildi. Denethor zaten Gandalf’tan pek haz etmiyordu. Üstelik artık iyice umutsuz bir adama dönüşmüştü. Onun sözleri pek de etkili olmayacaktı. Aralarında geçen uzun bir konuşmanın ardından Gandalf, Denethor’u kararından vazgeçirmeye kararlıyken Denethor, hayatını mahveden en büyük sebeplerden birini gözler önüne serdi. Elinde tuttuğu Palantir, alev alev yanıyordu. Denethor, Palantir’i göğe kaldırarak artık dayanmanın anlamı olmadığını bir kez daha haykırdı. Kararlı olduğunu bir kez daha gösteren Denethor, tam amacını gerçekleştirecekken adamlarından Beregond, hızla kendisini Faramir’in önüne attı. Denethor, Beregond’un bu hareketi karşısında bir kez daha afalladı. Gandalf önce oğlunu sonra da adamlarını ele geçirmişti. Artık onu dinlemiyor, Gandalf’ın emirlerine itaat ediyorlardı. Artık yapması gerekeni yapmak zorundaydı. Adamlarından birinin elinden kaptığı meşale ile odun yığınını ateşe verdi. Kendisi de yanan yığının arasına atladı. Gandalf, Denethor’un bu hareketine engel olamamıştı. Artık Denethor için çok geçti. Gondor’un 26. Vekilharç Hükümdarı ellerinde Palantir ile beraber giderek artan alevlerin arasında küle döndü. Uzun zamandır acı ve umutsuzluk içinde olan Denethor’un elinden tek oğlu Faramir kurtulabilmişti ama Denethor için artık çok geçti. Kaynak: 1

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.