Bu haftaki oyun önerisi köşemizde Pony Island var. Oyunun ''şirin'' ismi sizi hiç yanıltmasın, şirinlik Pony Island'da bulacağınız en son ögelerden biri. Bağımsız yapımcı Daniel Mullins tarafından geliştirilen ve yayımlanan Pony Island'ı klasikleşmiş oyun kalıplarına sığdırmak oldukça zor.
Pony Island için bir ''metagame'' diyebiliriz. Yani daha önce incelediğimiz ''Doki Doki Literature Club'' gibi, oyun ''başla'' tuşuna bastıktan sonra değil oyunu yüklediğiniz andan itibaren oyunu bilgisayarınızdan silene dek devam ediyor. Oyunun menüsünden tutun, gerilim dolu atari müziklerine ve hatta 4.duvarı yıkmasına kadar Pony Island hem dahice hem de delice tasarlanmış bir oyun.
2016'nın en zekice tasarlanmış indie oyunlarından biri olan Pony Island, rahatsız edici diyebileceğimiz bir dizayna sahip. Oyunumuz içerisinde psikolojik korku ögeleri barındırıyor. Ayrıca oyunu oynadığımız atariden gelen cızırtılar ve oyunun atmosferini çok iyi yansıtan 8-bitlik müzikler bu deneyimde çok iyi bir bütünlük sağlıyor.
Pony Island oyunu üç farklı aşamadan oluşuyor. Bu aşamalarda kimi zaman bir bilgisayarda kodlamalar ile uğraşıyor, kimi zaman ise oyumuza yazı tabanlı bir biçimde devam ediyor. Oyunumuz 2-3 saatlik bir oyun süresine sahip. Yani çerezlik bir oyun diyebiliriz. Oyunu oynarken bir yandan atari ticketları (biletleri) topluyoruz. Bu biletlerinin tamamını topladığımızda ne olacağını da söylemeyelim ki oyunu oynayan sizler de bu sürprizden mahrum kalmayın :)
Hikaye ve Oynanış
Oyunumuzun hikayesini sizlere yüzeysel olarak aktarmadan önce tekrar bir hatırlatma yapmakta fayda var. Pony Island klasikleşmiş oyunlardan farklı olarak, ''deneyim'' tadında bir oyun olduğu için oyuna başlamadan önce ne kadar az şey bilirseniz; oyundan alacağınız zevk o kadar artacaktır. Sizin de takdir edeceğiniz gibi, hiçbirimiz bir kitaba başlamadan veya bir filme gitmeden önce spoiler yemekten hoşlanmayız. Bu sebeple azımızın devamını okumak istemeyenleri, direkt olarak Steam sayfasına yönlendirelim. Pony Island'da, şeytanın kodladığı bir oyun makinesine hapis oluyorsunuz. Oyun bu duruma sizi çok iyi bir şekilde inandırıyor. Bunu 70'lerin sonu - 80'lerin başındaki atari grafikleri ile yapması ise gerçekten çok etkileyici. Oyunumuz iki ana bölümden oluşuyor. Bu bölümler puzzle ve platformer olarak ikiye ayrılıyor. Puzzlelarımızın zorluğu tam kararında ayarlanmış. Yine de geçmişte biraz metin tabanlı macera oyunu, platform oyunu oynanış olmak ve belki çok az herhangi bir dilde programlama tecrübe etmiş olmak işinizi kolaylaştıracaktır.
2016'nın en zekice tasarlanmış indie oyunlarından biri olan Pony Island, rahatsız edici diyebileceğimiz bir dizayna sahip. Oyunumuz içerisinde psikolojik korku ögeleri barındırıyor. Ayrıca oyunu oynadığımız atariden gelen cızırtılar ve oyunun atmosferini çok iyi yansıtan 8-bitlik müzikler bu deneyimde çok iyi bir bütünlük sağlıyor.
Pony Island oyunu üç farklı aşamadan oluşuyor. Bu aşamalarda kimi zaman bir bilgisayarda kodlamalar ile uğraşıyor, kimi zaman ise oyumuza yazı tabanlı bir biçimde devam ediyor. Oyunumuz 2-3 saatlik bir oyun süresine sahip. Yani çerezlik bir oyun diyebiliriz. Oyunu oynarken bir yandan atari ticketları (biletleri) topluyoruz. Bu biletlerinin tamamını topladığımızda ne olacağını da söylemeyelim ki oyunu oynayan sizler de bu sürprizden mahrum kalmayın :)
Yorum Bırakın