I AM ALIVE
7 Mart 2012 yılında, güzide firma
Ubisoft tarafından piyasa sürülen oyun, Ubisoft'un
Shanghai stüdyosu tarafından geliştirilmiştir.
Oyun ilk duyurulduğunda takvimler 2008'i gösteriyordu. Oyun ertelendi, ertelendi ve ertelendi. 2012 yılında çıkışını yaptığında ise ne oyunu hatırlayan kalmıştı, ne de oyun 2012 yapımı gibi duruyordu.
Oyunun Yaşadığı Sıkıntılar ve Ertelenme Süreci
Ubisoft projenin ilk zamanlarında sadece
yayıncı firmaydı.
2001 yılında geliştirilmeye başlanan oyunun,
"Alive" adıyla
ilk prototipi 2005 yılında çıkarılabildi. Oyun, yapımcı firma
Darkworks tarafından hazırlanıyordu.
2008 yılına gelindiğinde
Darkworks,
E3 2008'e özel hazırladığı
sinematik fragmanı yayınladı ve
çıkış tarihi olarak da
Nisan 2009'u gösterdiler.
2009 yılında oyun, daha doğru düzgün çalışmıyordu bile.
Sonunda
Ubisoft olaya el attı ve oyunu tamamen
Darkworks'den aldı. Oyun, Ubisoft'un oyunlarının hatalarını düzeltmesi,
yama çıkartması ve
multiplayer modlarıyla ilgilenmesi için oluşturulan stüdyosu
Shangai'a verildi.
E3 2010'a gelindiğinde hayranların sabrı tükenmişti ve artık
I Am Alive görmek istiyorlardı.
Ubisoft, Darworks'ün hazırladığı
eski prototipinden görüntüler yayınlayarak oyuncuları kandırdı ve hala üzerinde çalışıldığı belirtildi.
2012 yılına gelindiğindeyse, sonunda oyun
Shangai Stüdyosunun elinden çıkmıştı ama artık kimsenin umrunda değildi.
Neden Gözden Kaçtı?
Arkadaşlar, 2012 yılından bahsediyoruz. Oyun sektörünün zirveyi gördüğü, 7. neslin en görkemli dönemi.
Size 2012 yılını birkaç oyunla hatırlatayım;
Far Cry 3,
Assassin's Creed 3,
Hitman Absulation,
Dishonored,
Call Of Duty: Black Ops 2,
Spec Ops: The Line,
Darksiders 2,
Ghost Recon: Future Soldier ve günümüzde bile hala oynanan
CS:GO,
Diablo 3 gibi oyunların çıktığı bir sene.
O günlerde I am Alive'ı duyma olasılığınız, Half Life 3'ün çıkma olasılığıyla eş değer.
Fakat 2008'de duyurulduğunda göz koyan bir kısım tarafından asla unutulmamıştı. Kendine has kitlesini böyle oluşturdu. Ama bu serinin devam etmesi için yeterli değildi ve I Am Alive, Ubisoft tarafından tarihin tozlu raflarına, bir daha çıkmamak üzere kaldırıldı.
Peki gerçekte bu
oyun nasıl? Şans vermeye değer mi? Günümüzde hala
oynanabiliritesi var mı? İşte tam da bu yüzden ben buradayım.
Oyun ve Mekanikler
Unreal Engine ile geliştirilen oyun, dürüst olmak gerekirse döneminin oyunlarının gerisinde bir görselliğe sahipti.
Oyun
atmosferi gereği,
beyaz ve gri tonların hakimiyetinde kalmış durumda. Bu tonlar görselliği ciddi anlamda bozup, göze rahatsız edici gelse de, atmosfere sizi sokmak anlamında başarılı. Oynarken
kasvet etrafınızı sarıyor, oyun boyunca sizi
umutsuzluğa ve
karamsarlığa sürüklüyor.
Mekaniklere gelecek olursak;
Karakter hareketleri aynı firmanın elinden, aynı yıl çıkan
Assassin's Creed 3 ve
Far Cry 3'ün aksine çok
odunsu geliyor. Neden kıyaslıyorum, çünkü size bu oyunun gerçekten çıktığı yılın gerisinde olduğunu gösterebilmek için.
Oyunda bir
stamina(yorgunluk) sistemi,
koşma,
tırmanma,
silah kullanma ve
yakın dövüş mekanikleri bulunuyor.
Yakın dövüşe girdiğimiz anda,
"Quick Time Event" adını verdiğimiz
doğru zamanda doğru tuşa basma sekanslarıyla karşılaşıyoruz. Oyun dövüş odaklı olmadığı için bu sizi rahatsız eden bir unsur değil.
Koşma ve
tırmanma mekanikleri ise, doğrudan
stamina(yorgunluk) mekaniğiyle bağlantılı. Kaçarken staminanınızı harcarsanız tırmanamaz, yakın dövüşe giremezsiniz. Aynı şekilde,
tırmanırken de staminanızı kontrol etmeniz gerekiyor.
Tırmanma sırasında staminayı bitirmeden çıkacağınız yere ulaşabilmek için doğru hamleleri yapmış olmanız çok önemli. Eğer tırmanma sırasında
staminanız tamamen tükenirse, son can havliyle,
Quick Time Event'e giriyoruz. Bir süre dayanabileceğiniz Quick Time Event'de
en kısa sürede bir yere çıkıp dinlenmeniz şart.
Silah kullanma mekaniği oyunun en tatlı mekaniği. Oyuna, içinde kurşun olmayan bir silahla başlıyoruz. Yol boyunca karşılaştığımız insanlar, bela istemediği için sizi bölgesinden uzaklaştırmaya çalışabiliyor. Size silah doğrultuyor ve yavaşça uzaklaşırsanız zarar vermiyor.
Siz de aynı şekilde size yaklaşan düşmanlara silah doğrultabilir, onların sizden uzaklaşmasını sağlayabilirsiniz. Üstelik kurşununuz olmasa bile.
Düşmanlar, silahınızda
kurşun olmadığını bilmediği için, sizden çekinip
uzaklaşacaktır. Ama uzun süre silah doğrultur, ateş etmezseniz, düşman sizin kurşununuzun olmadığını anlayıp cesaretlenip üstünüze gelebiliyor.
İnsanların size düşman kesilmesi,
susuzluktan ve
açlıktan oluyor. Bir yudum suya muhtaç kalan insanlar size saldırmaya kalktığında, kurşununuz olsa bile çoğu zaman öldürmek yerine sadece uzaklaşmalarını istiyorsunuz.
Oyun Hikayesi
Oyun,
büyük bir depremin ardından, toz duman olan şehirlerin arasında yıkıntı binalara sığınan, su ve yemek bulup hayatta kalmaya çalışan insanları konu alıyor.
Ana karakterimiz
Adam Collins de bu hayatta kalanlardan biri. Hikayemiz, Adam'ın
kaybolan eşini aramasıyla başlıyor.
Eşini ararken, yolda yardıma muhtaç başka insanlarla da karşılaşabiliyoruz. Bu da, ilk aşamalarında açık dünya olarak düşünülen oyuna eklenmek istenen yan görevlerin küçük versiyonları.
Kucağında yatan küçük çocuğuna ilk yardım kiti isteyen, sen yanında uzaklaşırken
"Yardım edecek misin?" diye soran anne. Depremin sebep olduğu şehre çöken zehirli gaz bulutundan etkilenmiş ihtiyar bir adamın son isteği olan bir dal sigara. Bu küçük yan görevler size vicdani rahatlamadan başka bir getiri sunmasa da, oyunun evrenine çekildikten sonra, orada daha çok vakit geçirmek için bunları yapmaya başlıyorsunuz.
Oyunun yarısında bir çocuk parkında karşılaştığımız, çaresiz ve
kimsesiz kızı da yanımıza alınca, oyun
Last Of Us'tan hallice oluyor.
Last Of Us'ın
14 Haziran 2013'de çıktığını düşünürsek,
2008'de yapımına başlandığı duyurulan
I Am Alive'ın, bu büyük yapıma ilham olmuş olması da muhtemel.
Oyunda karşılaştığımız kızı beraberimizde götürürken, engebeli yerleri tırmanarak aşmamız gerektiğinde de onu sırtımıza alabiliyoruz. Küçük kızı daha ilk dakikalardan
önemsemeye başlıyoruz ve onun
tedirgin haline karşılık istemsizce daha
korumacı ve
dışarı karşı daha agresif oluyorsunuz.
Oyun henüz
Darkworks'ün ellerindeyken bile
devam oyunu olacak şekilde geliştiriliyordu. Bu nedenle
21 bölümden oluşan ve doyurucu olan bu oyun, yine de damağınızda buruk, acı bir tad bırakıyor.
E3 2013 oyun fuarında, Ubisoft, "Z
ombi yok! Sadece insanlara karşı hayatta kalmaya çalışacaksınız." sloganıyla duyurduğu, kiminin
su savaşlarının işleneceğini söylediği, kiminin
I Am Alive 2 teorilerini ortaya attığı bir oyun duyuruldu.
İlk
konsept çizimlerini gördüğümüzde gerçekten I Am Alive 2 olacağına inanmış ve 8. nesil grafikleri ve yeni oynanış mekanikleriyle I Am Alive oynayabileceğimiz için çok heyecanlanmıştık. Ama daha sonra
Online tabanlı
The Division hayatımıza girdi.
Söylentiye göreyse, bu oyunun yapımına gerçekten de
I Am Alive 2 olarak başlanmış, fakat Ubisoft'un, geçen yıllarda oyun yapma tutkusunu, şirketin kâr amacına çevirmesiyle Division'a dönüşmüştü.
I Am Alive da anılarımızda, ağzımızda bıraktığı
buruk ve acı tatla kalmaya devam etti.
Yine döneminde az bilinen Assassin's Creed tutkuları için, Prince Of Persia serisinin fişini çekmiş ve AC serisine devam oyunları yaparak seriyi şahlandırmıştı. Ama o şirket I Am Alive'a bu şansı asla vermedi.
Oyunun sonundan bahsetmeyeceğim çünkü her okurun bu oyuna bir şans vermesini istiyorum. Aklınıza kazınacak ve yıllar sonra bile "N
e oyundu be!" diyeceğiniz, çok bilinmediği için de size özel hissettirecek kitap tadında bir oyun.
Steam fiyatı:
76,99 TL / indirim dönemlerinde
10TL'yi bile görüyor. İndirimleri bekleyip almanızı öneririm.
Xbox fiyatı:
27,50 TL / Xbox One
geriye uyumluluğu sayesinde oyunu edinebilirsiniz.
Yorum Bırakın