Aysun Aslan, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü mezunu. Kendi markasını 5 yıl önce kurmuş olan Aslan'ın tasarımları günlük hayatta gördüklerinizden çok farklı. İlham kaynağını "Zihnime ya da görüşüme takılan her şey!" olarak ifade eden Aysun Aslan ile sohbet tadında bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifli okumalar!
Merhaba, öncelikle sizi daha iyi tanıyarak başlamak istedik. Bir heykeltıraş ve takı tasarımcısınız. Sizi bu alanlara yönlendiren şey neydi?
Merhaba, çocukluğumda daha içe dönüktüm ve resim
yaparken kendimle kaldığım zamanlardan çok keyif alırdım ve bu zamanlarda bir şeyler üretmek daha çok zevk verirdi. Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girmemle ifade biçimim oluştu diyebiliriz.
Bir heykeltıraş olarak takı tasarımcılığına geçiş yaptığınız dönemi ve bu dönemde heykeltıraş olmanızın size sağladığı iyi/varsa kötü yönlerini anlatır mısınız?
Heykel olarak üç boyutlu bakabilme ve yorumlayabilme takı tasarlarken takının bitmiş halini netleştirme konusunda etkisinin çok olduğunu söyleyebilirim.
İlham kaynağınız nedir? Bir ürün üzerinde çalışırken ne düşünüyorsunuz?
Özellikle bir örnek veremem ama görüşüme ya da zihnime takılan her şey diyebilirim. Bu bazen mimari bir yapı bazen sokaktaki her hangi bir nesne bazen bir düşünce bazen bir hikaye olabiliyor. Bazense sadece işin yada takının bitmiş hali canlanıyor kafamda. Bir şey üzerinde çalışırken onunla yatıp onunla kalktığımı söyleyebilirim. Günlük hayatın akışında hep bir yerde durur ve onunla bağımı koparmam. Bazen ürün yada tasarımın yapım aşamasında dakikalarca sadece bakarım.
Genellikle figüratif tasarımlar üzerinde çalışıyorsunuz. Tasarımlarınızda yer alan insan figürlerinde hayatınıza dokunmuş insanların izlerini bulmak mümkün mü?
İnsanlar hem fiziksel hem de mental olarak bir hikaye zaten ve benim çalışmalarımda da bir alt metni mutlaka vardır. Genelde bu yoğunluğu rüyalarımda çok görürüm ve yatağımın baş ucunda mutlaka bir not defteri vardır. Anımsayabildiğim kadarını kağıda geçiririm gerek yazı gerek çizim olarak.
Heykel de takı tasarımı da çok eski çağlardan beri kendini sürdüren ve geliştiren bir kültür. Bu kültürler içinde kendinizi ait hissettiğiniz, “Aslında bu dönemde yaşamalıydım!” dediğiniz bir dönem var mı?
Antik dönem takılarına karşı bir yakınlığım var. Hem naifliği hem de antik sarı rengini kendimle bütünleştiriyorum.
Ülkemizde heykeltıraş ve takı tasarımcısı olmak nasıl ilerliyor? Coğrafya bu dallarda etkili oluyor mu?
Türkiye dışındaki coğrafyalarda çok daha öncesinden sanatın her alanının takı tasarımıyla da şekillendiğini görebiliyoruz. Giyilebilir sanat, sanatsal takılar için birçok örnek verebiliriz. Türkiye içinse bunun için zaman kronolojisinde çok geriye gidemiyoruz ama ileriye dönük güzel tasarımların olduğunu söyleyebiliriz.
Kendi sanatınızla bağdaştırdığınız başka sanat dalları var mı? Mesela bir tabloya baktığınızda ya da müzik dinlerken etkilendiğiniz, kendi işinize yansıttığınız oluyor mu?
Konu yaratmaksa bence anlatmak istediğiniz alan sizi buluyor. Sanatın her alanından beslenmek bütün işlerinizde de izler taşıyabiliyor. Bir film bir kitap bir düşünce bazense bir ifade bile yansıyor.
Tarihte keşke yaşasaydı da ona özel takılar tasarlasaydım dediğiniz biri ya da birileri var mı?
Van Gogh ve Giacometti.
Kendi alanınızdan sevdiğiniz sanatçıları bizimle paylaşmak ister misiniz?
Aslında o kadar çok var ki ama ilk aklıma gelen Madara Keidza, Kinga Sulej, Daniella Saraya, Türkiye'den ise Burcu Büyükünal, Selen Özüş, Selda Okutan, Sinem Yıldırım.
Son olarak ardınızdan gelecek yeni sanatçı ve tasarımcılara bir mesaj bırakabilecek olsaydınız, bu ne olurdu?
Zaten bu alana yönelen insanların hayatı farklı görebildiğini düşünüyorum. Bu görüşü kaybetmemeleri kendileri için en güzel farkındalıktır.
Aysun Aslan'a bizlere vakit ayırdığı için teşekkür ederiz. Ayrıca tasarımlarını daha yakından incelemek isterseniz diye de sitesini buraya bırakıyoruz.
Yorum Bırakın