Modern Çağın Antik Kahramanı: İkarus

Modern Çağın Antik Kahramanı: İkarus
  • 31
    0
    1
    2
  • İkarus, Yunan Mitolojisinin belki en bilinen kahramanlarından biridir. Babası Daedalus ile hapsedildiği labirentten çıkış yolu bulma arzusu özgürlük tutkusuna evrilen bir kahramandır. Hikayesi şöyle başlar İkarus’un: Yetenekli bir zanaatkar ve mimar olan babası, labirentten çıkabilmek için oğluna ve kendisine balmumundan kanatlar yapmaya karar verir, ancak bir şartı vardır: Bu kanatları taktığında ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uçacaktır İkarus. Bu şartın sebebi ise alçaktan uçarsa denize düşme, yüksekten uçarsa da güneş yüzünden kanatlarının erime tehlikesidir. Babası İkarus’a dengeyi sağlamasını tembihler, dengede kalabilmesini , kontrolü elden bırakmamasını ister ondan. İkarus kabul eder bu şartı, söz verir babasına. Ancak sözünü tutamaz. Uçmaya başlayınca büyülenir, yükselişe duyduğu istek o kadar büyür ki hayatının önüne geçer. Babasına verdiği sözü tutamaz, yükselir, güneşe fazla yaklaşır ve dengeyi kaybeder. Kanatları önce erimeye sonra da yanmaya başlar. Ege Denizi’ne düşer ve boğularak ölür.

    René Milot, The Fall of Icarus

    René Milot / The Fall of Icarus

    İkarus, yıllarca süren tutsaklığının ardından gelen özgürlüğün verdiği heyecan ve tutkuyla yükselmek istemiştir. Kimine göre İkarus kibrinin kurbanıdır, yükseldikçe insanlara tepeden baktığını hissettikçe daha da yükselmek istemiştir. Böyle düşünenlere göre tepeden bakmanın verdiği heyecanla ölüme doğru gitmiştir. Kimilerine göre ise tutkusunun kurbanıdır. Heyecanından dolayı hayatını feda etmiştir, özgürlüğe kavuştukça daha fazlasını istemiş. Yetinememiş, dengeyi koruyamamış ve sonunda hayatından olmuştur. Söylenenlerin ikisinde de ortak olan şey İkarus’un sonudur, dengesini kaybetmesinin sonucu olarak hayatını kaybetmesidir. Ulaştığı son ve bu sonun nedeni modern çağın antik kahramanı yapar İkarus’u. Her şeyi optimize etmeye çalışmanın, atılan her adımın arkadasında bir mantık aramanın doğru olan bakış açısı olduğunu empoze eden çağımızda yaşamak da babasının İkarus'a yüklediği sorumluluğu yükler bizlere: her şeyi dengede tutma zorunluluğu. Dengenin kaybının sonucu ise hüsrandır, kayıptır. Hatta belki İkarus’ta olduğu gibi hayattır kaybedilen. Dengenin varlığının insan hayatındaki hayatiliği tartışılmaksızın insan bir sonraki adımın ne olacağını düşünmemeye de ihtiyaç duyar. İşte o ihtiyaç İkarus’un hayatının sonunu getirmiştir ve belki de bu ihtiyaçtır, günümüz insanının en büyük korkusu haline gelen. Haksız da bir korku değildir aslına bakılırsa, denge kaybolduğunda ya da kontrol elden bırakıldığında neredeyse her insan ya çok yüksekten ya da çok alçaktan uçmaya meyilli olacaktır. Kiminin kanatları ağırlaşacak denize düşecektir, kiminin kanatları ise güneşten yanacaktır. Aslında İkarus'tan farklı değiliz hiçbirimiz, onun hissettiklerini, arzularını, yükselişini ve düşüşünü anlayabilmek zor değil hiçbirimiz için. Belki de bu nedenle mitolojik karakterler içinde insanların kendilerine en yakın bulunduğu karakter İkarus'tur, temsil ettiği yükseliş ve düşüş nedeniyle. 

     

    İkarus'un Düşüşü Sırasında Bir Manzara

    Pieter Bruegel / Landschap met de Val van Icarus ya da De Val van Icarus
     

    Hikayesinin resmedildiği ünlü İkarus’un Düşüşü Sırasında Bir Manzara (Landschap met de Val van Icarus ya da De Val van Icarus) tablosu ise bambaşka duygular çağrıştırır insana. İkarus’un çalılardan görünen başı, suya çakılan gövdesi ancak dikkat edildiğinde fark edilen detaylardır. 16. Yüzyılın önemli ressamlarından Pieter Bruegel’in eseri olan tabloda göze çarpan İkarus’un yaklaşmaya çalışırken can verdiği güneşin parlaklığıdır, bir de normal hayat akışının dışına çıkmamış insanlar, gemiler, evler… Resimdeki neredeyse her imgenin altında yatan bir anlam vardır, her resimde olduğu gibi ama durup bakılınca verdiği his çok bireyseldir. Tablo bana tutkunun, uçuşun, özgürlüğün, başarının ya da başarısızlığın kısacası toplumca görülen ama aslında insanın kendisinden başkasına ait olmayan kavramların bireyselliğini hissettirmişti ilk gördüğümde. Bu nedenle İkarus’un hikayesi insan hayatında dengenin, kendini kontrol edebilmenin önemini empoze ederken tablosu kayıtsızlığın toplumsal, kararların ise bireysel olduğunu vurgular. Modern dünyanın akışında dengenin elimizden kayıp gitmesi sonumuzun İkarus olması anlamına gelmez ama bu kontrol kaybı bir şeylerin kopmasına, bitmesine ve düşmesine neden olur çoğu zaman. Bu kopuşlar, bitişler ve düşüşler ise modern çağ insanın günlük hayatına karışıp gider, karşıdan bakan ise göremez hiçbirini. 


    Yorumlar (1)
    • Çok güzel yazılmış ellerinize sağlık 💐

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.