Hayat – Ne Dersin, Gelmek İster Misin Dünyaya?

Hayat – Ne Dersin, Gelmek İster Misin Dünyaya?
  • 1
    0
    0
    0
  • Düşünsene. 

    İki insanın verdiği bir karar neticesinde, zamanın şuana kadar bulabildiğimiz ölçüm biriminde, ortalama 60 sene bir serüvene başlıyorsun. Ve bunda hiçbir söz hakkın yok. 

    Seçim şansın olsaydı, yani diyorum ki, birisi sana: 

    Bak! Öyle bir dünyaya geliyorsun ki, iyilik kadar kötülük var. Sevgi var, aşk var(?) ama nefrette var. Adalet var ama sana karşı olacağı garanti değil. E güleceksin, mutlu olacaksın ama bazen de öyle üzüleceksin ki, hiç gelmeseydim bu dünyaya diyeceksin. Çok mutlu bir ailenin ferdi de olabilirsin, daha kendini bulamamış iki insanın bir anlık kararı da. Çok yakışıklı, çok güzel, çok zengin de olabilirsin, en büyük etkinin saçın, gözün, paranın olduğu günümüz dünyasında fark edilmeye çabalayan bir insanda. 

    E NE DERSİN? GELMEK İSTER MİSİN DÜNYAYA? 

    İşte böyle elimizde olmayan sonuçlara uyandığımız dünyada, elimizde olan çok ufak şeylerle geçirmeye çalışırız hayatımızı. Bazıları; 

    geldik gidiyoruz der, 

    bazıları Neden geldik? der. 

    Varoluşumuzun amacını sorguladığımız, cevap bulamadıkça çıldırdığımız, bazen beynimizin arka köşelerine ittiğimiz, bazen onunla beraber yaşamayı öğrendiğimiz bu sorunsalın cevabı herkes için farklı. Ben ne düşünüyorum açıklayayım. 

    Önce “Yaşam Nedir?” diye başlayalım. Yaşam; başka iki insan tarafından seçilmiş karakteri, güya kendimizce yaşadığımız, sonu belli bir oyundur.

    İnsan dediğimiz varlık, oluşumundan itibaren gelişim gösterir. Zigot, embriyo, bebek, çocuk, ergen, yetişkin, yaşlı ve ölü… Anne karnından çıktığımız anda öyle bir süreç başlar ki, mükemmel işleyen iç sistemlerin neticesinde, nefes alırsın. Yavaş yavaş yemek yemeyi öğrenirsin, sonra emeklemeyi, konuşmayı, yürümeyi… Liste daha uzarken, her geçen gün bir şeyler öğrenmeye devam edersin. Kendini her geçen gün daha da fazla keşfedersin. Ve her geçen yaş, sona yaklaştığın her an kendine bir şeyler katarsın. 

    Sonra öyle bir yer gelir ki, fiziksel gelişimin durur, sadece mental olarak keşfedebileceğin yetilerin kalır geri. Yine de düşünebildiğin sürece kendini tanıman bitmez hiç. Ölene kadar hiç durmayan tek şey “kendini keşfetmen, kendini tanıman, öğrenmen”dir. Sonucu “Kendinin farkında olmak” olan eylemler. 

    Belirli aralıklarla kendime bazı sorular sorarım. Bunlardan en önemlisi: Şuan nasıl hissediyorsun ve bunun nedeni nedir? Bin bir sıfatla anlatılabilir bu hisler. Ama kendime çok nadir verebildiğim tek cevap, beni her zaman en çok rahatlatır. 

    “İyi” hissediyorum.

    Ben bu hisse “iç huzur” diyorum. Hayatın duygusal gelgitlerinde sürüklenen insanın, kendinin farkında olması, yaşadığı tüm duygu hallerini nasıl yaşayacağını bilmesidir. Dünyaya geldiğini, bunu değiştiremeyeceğini kabul eden, hayata bir üst pencereden bakabilen, hayat oyunundaki rolünü en iyi şekilde oynarken, kendi hayatının yönetmeni olan insandır iç huzur sahibi insan. Bunu başarabileceği tek yol ise “gelişimdir”;

    okumaktır, 

    düşünmektir, 

    sorgulamaktır,

    Ve tabi ki paylaşmaktır. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.