Kadınlar tarihin eski dönemlerinde baskın fikirler yüzünden sürekli gölgede kalmış, yalnızca fiziksel olarak değil; soyut anlamda da üretimden uzak tutulmuştur. Geçmişte çok fazla kadın yazar, şair ve filozof görülmemesinin sebebi tahmin edilenin aksine kadınların bu alanlara karşı ilgisiz olması değil- kendilerine uygulanan baskıdır. Bronte Kardeşler ve Alice Sheldon gibi yazarlar yayın yaptığı dönemlerde kendi isimleri yerine erkek isimleri kullanmış, J. K. Rowling sırf kitapları daha çok satsın diye ilk isimlerini kısaltmalı olarak yayınlamıştır. Tüm bu zorluklara ve sansürlere rağmen gerçekten tutkusunun peşinden giden kadınlar ise günümüzde hala sıkça okunmakta ve hikayeleri ile herkese ilham vermektedir.
Kroton (Crotone), tarih boyunca ünlü olimpik sporcuları, felsefecileri ve matematikçileri ile gündeme gelen antik bir kenttir. Krotonlo Theano ise bu kentin felsefecilerinden olmasının yanında çok daha önemli bir özelliğe sahiptir: Tarihteki ilk kadın filozoftur. Krotonlu Theano’nun felsefi görüşü hakkında çok fazla şey bilinmese de evrenin sayılardan oluştuğu söylemi yaygındır. Kendisi de eşi Pisagor gibi matematiğe oldukça önem vermiş, hatta Pisagor’un ölümünün ardından Pythagoras Okulu’nun başına geçerek kız öğrencilere ders vermiştir.
Bunların yanında Theano reenkarnasyona inanan filozoflardan birisidir. Bu inancı sebebiyle insan ruhunun erdemli ve doğru yaşaması gerektiğini savunmuştur. Maddelerden daha çok ruhu ön planda tuttuğu için, ders verdiği okulda genellikle ahlak ve doğruluk üzerine çalışmalar yapmıştır. Çağının oldukça ilerisinde çalışmaları ve görüşleri olmasına rağmen Theano’nun tıpkı diğer kadın düşünürler gibi felsefe derslerinde karşımıza çıkmamasının sebebi, aslında Antik Çağ ve Ortaçağ’da baskın olan düşüncelerin günümüzde hala az da olsa etkisini göstermesidir. Sadece felsefede değil, bilimde de karşımıza çıkan kadın isimleri oldukça azdır. Theano, “Altın Kesit” teoremini ortaya atan isim olsa da matematik alanında onun ismine hiç rastlamayız.
Antik Çağ’da bu kadın isimlerinin ortaya çıkmama sebebini iki önemli konuyla temellendirebiliriz. İlki tıpkı diğer çağlarda olduğu gibi kadının üretime geçmesini engelleyen baskıcı zihniyetten kaynaklanmaktadır. İkincisi ise, henüz o çağlarda bilimin ve felsefenin toplumun her noktasında çok az ilgi duyulan alanlar olması ve insanların böyle mucizelerden habersiz olmasıdır. Doğal olarak Antik Çağ’da kadınların görmezden gelinmesi, onların üretim konusunda durdurulması bir yerde yetersiz koşullar sebebiyle kabul edilebilir. Çünkü o dönemin koşulları insanların entelektüel gelişimi için yeterli değildir. Fakat en büyük özelliği skolastik düşüncenin hakim olması varsayılan Ortaçağ’da bu durum nefrete dönüşmüş, düşüncelerini belirten kadınlar “cadı” olarak tanımlanmış ve çeşitli işkencelere maruz kalmıştır. Özellikle yoksul sınıf kadınlar anlamsız sebepler doğrultusunda infaz edilmiş, fikirlerini belirttiği tüm kaynaklar da onlarla beraber tarihe gömülmüştür. Tüm bu zorlukların mevcut olmasına rağmen hala fikirlerini yazılı olarak bırakabilen kadınların ismi ise günümüzde bile oldukça az görülmektedir.
Kadın isimlerinin neden tarihte bu kadar az geçtiğini sorgulamadan önce, eski çağlardaki sosyolojik yapıyı anlamalı; o dönemde baskın olan görüşlerin insanların hayatlarını nasıl etkilediğini bilmeliyiz. Önce eski tarihlerde üretime girmeye çalışan kadınların ne kadar büyük zorluklarla baş ettiğini, sonra da kadın-erkek eşitliğinin o çağlarda ne kadar zor olduğunu öğrendikten sonra zaten böyle bir soruyu sormaya gerek kalmayacaktır. Krotonlu Theano tarihte önemli bir yere sahip olan fakat konuşulmayan, geride kalan ve sinen isimlerden yalnızca birisidir. Onun gibi binlerce kadın günümüzde hala “Neden kadın yazar/şair/bilim insanı yok?” sorusunun altında görmezden gelinmektedir.
Yorum Bırakın