8 Aralık 1979 tarihinde Amerika'da dünyaya gelen Ingrid Michaelson, Amerika'nın bağımlılık yapan soft seslerinden bir tanesi. 2005 yılından beri hem şarkıcı hem de söz yazarı olarak müzik yaşantısına devam eden Michaelson; hit olmaktan uzak, sade ve iyi ritmli şarkılarıyla belirli bir kitleyi kendine bağlayan bir tarza sahip.
Hit şarkılar yapmak gibi bir derdi olmadığı için kendi tarzını istediği gibi sergileyebilen sanatçı, böyle bir kaygısı olmamasına rağmen Bilboard listelerinde 2 kez ilk 100'e girmeyi başarmıştır.
Annesi heykeltıraş, babası hem besteci hem de telif hakları alanında uzman olan Michaelson'un sanatla haşır neşir bir ailesi olmasından ötürü, kendisi de küçük yaşlardan beri müzikle iç içe olan bir isim. 4 yaşından beri piyano çalan sanatçı, müzik yaşamının profesyonel kısmına gelene kadar sürekli farklı kurumlarda bu alanda eğitimler almaya devam ediyor.
2005 yılında ilk albümü " target="_blank" rel="noopener noreferrer">Slow The Rainpiyasaya sürülse de, sanatçının asıl başarısını ortaya koyan albümü 2006 tarihli target="_blank" rel="noopener noreferrer">Girls And Boys target="_blank" rel="noopener noreferrer">'dur. Çıktığı sene Billboard da dahil olmak üzere beş farklı prestijli müzik listesine ilk 100'den giriş yapmış ve kendini ispatlamıştır. Sanatçının günümüzde kadar 9 stüdyo albümü, 28 tane de teklisi bulunmaktadır.
Her şarkısında farklı bir ruh halini yansıtan Michaelson'un modunuzu değiştireceğini düşündüğüm 10 şarkısını derledim. Keyifli dinlemeler!
90'lı yılların sonunda ve 2000'lerin başında sabah kuşağında yayınlanan çizgi filmleri hatırlarsınız. Ukulele eşliğindeki bu şarkı, dinledikçe kafanızda minik bir animasyon filmi çekmenize sebep oluyor. Çünkü çizgi filmlerdeki o dolup taşan mutluluk resmen şarkıya yansımış.
Bütün ayrılık sahnelerinde ayrılan son bir defa döner, uzun uzun arkada bıraktığına bakar. "Gitme dersen kalırım, dur dersen vazgeçerim, emin misin?" demenin değişik bir yoludur bu. Bu şarkıdaki mod da tam olarak bu gitsem de yarım, kalsam da olmuyor çaresizliği...
Tam bitti derken yeniden güneşin doğduğu bir evrendeyiz. Bazen çok şey yapmak istiyoruz ama yataktan kalkmaya bile mecalimiz olmuyor. Tek yaptığımız tavana bakmak, o anda kalmak oluyor. İşte tam o an bırakmamak gerekiyor. Çünkü nefes alabildiğimiz sürece, her şey yoluna girebilir.
Yorum Bırakın