Asıl adı Demetria Devonne Lovato olan genç yıldız, 20 Ağustos 1992’de Meksika’da dünyaya geldi. Hayatımıza ilk dahil oluşu Disney dünyası sayesinde olan Demi, çocukluk yıllarından itibaren çok ışıltılı bir hayat yaşıyor gibi görünüyordu -oysa ki gerçekler hiç öyle değildi-. Çocukluk yıllarında, Disney ile şöhret basamaklarını tırmanmaya başlayan Lovato; o yıllarda birçok psikolojik ve kronik sağlık problemi ile mücadele etmeye başladı. Uzun yıllar sürecek ve sonunda tehlikenin eşiğinden dönecek olan sanatçının uzun soluklu hikayesine, gelin yakından bakalım.
2007 yılında Disney Channel ile çalışmaya başladığında, henüz 15 yaşında bir genç kızdı Demi Lovato. İlk işlerinde bile ışıl ışıl bir star olacağının sinyallerini verdi Demi Lovato. Disney ile olan ilk dizisi bittiğinde, Camp Rock filmini çekmek için hazırlıklara başlandı. Bu sırada Jonas Brothers için de şarkılar kaydederek müzik dünyasına da eş zamanlı bir adım atmış oldu. Özel hayatında da grubun üyelerinden Joe Jonas ile beraber olan Demi Lovato, bu dönemde “Akademi Ödülleri” için bir adaylık kazandı. Disney’in diğer yapımlarında da başrol veya yan rol olarak yer almaya devam etti. Bu süreçte her şey bizlere toz pembe görünürken Joe Jonas’ la 2 yıl süren ilişkisinde pek çok dalgalanma yaşamış, Disney’in baskıları yüzünden yeme bozukluğu sahibi olmuş, zaten zor kontrol edebildiği anksiyetesi de kontrol edilemez bir hale gelmişti.
Oyunculuktan ziyade müzik alanında bir star olma yolunda ilerleyen Lovato, 2008’de “Dont Forget” isimli ilk stüdyo albümünü yayınladı. Jonas Brothers ve Demi Lovato ortak yapımı olan albüm, Billboard 200 listesinde 2. Sırayı görüp oldukça büyük bir başarı elde etti. Bu albümden yaklaşık 10 ay sonra” Here We Go Again” adlı 2. albümünü de piyasaya süren Lovato, ikinci albümünün turnesinde yaşanan bir takım olayların sonucunda ciddi bir çöküntü yaşadı ve mücadele ettiği sorunlarına, kendine zarar verme isteği de eklendi.
Başarılı bir hayat sürerek şöhret basamaklarında hızla çıkan Lovato hem özel yaşamında hem de müzik yaşamında yaşadığı şeylerin üzerine bu sağlık problemlerinin üstesinden gelemeyecek hale geldi. Bunu fark etmesiyle beraber tedavi altına alınan genç yıldız, 2011 yılında “Unbroken” adlı bir albüm hazırladı. Albümün en çok ses getiren parçası Skyscraper’di ve bir çok insana göre bu şarkı, Demi’nin içinden sıyrıldığı zor günleri temsil eden bir işti.
"You can take everything I have
You can break everything I am
Like I'm made of glass
Like I'm made of paper
Go on and try to tear me down
I will be rising from the ground
Like a skyscraper, like a skyscraper"
2012’ye gelindiğinde Demi, yolculuğunda farklı bir yöne gitti. X-Factor yarışmasında jüri koltuğuna oturan Lovato, Simon Cowell, Reid ve Britney Spears ile birlikte iptal edilene kadar jürilik yapmayı sürdürdü. 2013’te oyunculuğa da ufak bir geri dönüş yapan Lovato, Glee dizisinin kadrosuna katıldı. Bu dönemde geçmişte yaşadığı problemlerle yüzleşen ve bunu kamuoyuyla paylaşan Demi Lovato, aynı dönemde bipolar teşhisi aldığını ve bunun için ilaçlı tedavi gördüğünü de açıkladı. Çok zor bir karar olduğunu düşünerek bu konuda kendisini takdir etmiştim. Bu rahatsızlıktan mustarip olanların, kendini yalnız veya ayrıştırılmış hissetmemesi adına gerçekten önemli olduğunu düşündüğüm bir adımdı. Konuyla ilgili açıklamasını da şuraya ekliyorum:
2014 yılında Demi ve 2015 yılında Confident adlı 2 hit dolu albümü ard arda piyasaya sürdü Lovato. Hemen hemen her şarkısı hit oldu ve gerçekten çok beğenildi. Şarkılarının beğeni toplamasıyla beraber pek çok yerel ve ulusal organizasyonda sahne aldı, pek çok performansını da hayran kalarak izledik. Bu büyük başarının perde arkasında neler yaşandı hala tam olarak bilmesek de Demi Lovato’nun zaten zar zor ayakta duran psikolojisi bu dönemde tamamen çöktü. 2016’nın sonlarından 2017’nin ortasına kadar yaşanan süreçle beraber kaçınılmaz bir sona sürüklendi Demi. Tabi biz sevenleri olarak bu noktada biel hala iyi bir hayatı olduğunu zannediyorduk.
Temmuz 2017’de ambulansla hastaneye kaldırılan şarkıcının yüksek dozda uyuşturucu aldığının ortaya çıkmasıyla birlikte, hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığı da anlaşılmış oldu. Yaşadığı psikolojik problemlere ve kendi başına üstesinden gelmeye çalıştığı bağımlılık problemine daha fazla direnemeyen Demi Lovato, ölümün kıyısından geçip aramıza döndü. O ölüm- kalım savaşında bile ortalığı ayağa kaldırmamak için “ lütfen siren çalarak gelmeyin” diyen Lovato, “ Dünya hassas kalpliler için, bir cehennemdir” lafının yaşayan kanıtıydı. Monitörize halde kaldığı dönemde herkesi çok korkutan, ardından da rehabilitasyon merkezinde uzun bir tedavi gören genç yıldız, zannediyorum ki burada kendiyle kaldı ve küllerinden yeniden doğdu.
Hayatında hiçbir dönemi hayranlarından saklamayan ve onların inancını, sevgisini asla kaybetmek istemeyen Lovato; kendini hazır hissettiği her an bu konuyla ilgili açıklama ve bilgilendirmeler yaptı. Uzun bir hastane sürecinden geçen, hayatını baştan aşağı değiştiren ve hayatının merkezine fiziksel/ ruhsal sağlığını koyma kararı alan Demi Lovato bu kötü günlerin ardından aramıza katıldı. Çıktığı pek çok programda hem yüksek doz konusunda, hem de bipolar bozukluk hakkında uzun uzun konuşan genç yıldız; sorunlarıyla baş etme çabasını da büyük bir açık yüreklilikle sevenleri ile paylaştı.
2020 Grammy Ödülleri’nde oldukça dokunaklı bir sahne performansı sergileyerek, çok konuşulacak bir geri dönüş yaptı. Yaşadığı süreci anlattığı şarkısı “Anyone”ı duygusal bir patlamayla harmanlayarak akıllardan yıllarca çıkmayacak bir sahne şovuna imza attı. Ses koçları, müzisyenler, magazin basını ve akla gelebilecek pek çok ünlü performansı yorum yağmuruna tuttu. Sonuç olarak söylenenler çok önemli olmasa da, Demi aramıza dönmüştü.
"Talked to my imagination
Confided into alcohol
I tried and tried and tried some more
Told secrets 'til my voice was sore
Tired of empty conversation
'Cause no one hears me anymore "
Disney’in bir kadına yaptığı dayatmalar, ilişkisinde yaşadığı problemler, şöhretin tetiklediği anksiyetesi ve daha pek çok etkenin birikmesi, neredeyse bir sanatçıyı daha genç yaşta kaybetmemize neden oluyordu. Demi Lovato’nun da kendi açıklamalarında dediği gibi, hayatta kalmış olmasına şükrediyoruz. Hayatından olmanın eşiğinden döndükten sonra, tedavi için hastanede yatan Lovato bu süreci tamamladıktan sonra gerçekten pek çok şeyi sorguluyor. Kendi hayatıyla ilgili çok radikal kararlar alan, kendi mutluluğunu ve huzurunu her şeyin önüne koyma kararı alan Demi, bu karara gerçekten uyduğunu gösteren bir hayat sürmeye başladı. Birlikte olduğu Max Ehrich ile evlilik yolunda ilk adımı atan Demi, yavaş yavaş gücünü topluyor gibi. Sosyal medyada eskisi kadar dinamik, mutlu ve güçlü görünüyor. Her fırsatta Max Ehrich’e beslediği aşkı haykırıyor ve bir aile kurma hayalinin peşinden koşuyor genç yıldız. İnanılmaz şarkıları, özellikle Disney serüvenindeki oyunculuğu ile aklımıza kazınan Lovato’nun bundan sonra onu bu derece sarsacak hiçbir problemle karşılaşmamasını umuyor, güzel yıldıza mutlu anılarla dolu bir hayat diliyorum!
Yorum Bırakın