Majesteleri Jordan Ve Chicago'nun Son Tangosu

Majesteleri Jordan Ve Chicago'nun Son Tangosu
  • 2
    0
    0
    0
  • Majesteleri Jordan ve Chicago’nun Son Tangosu

     

    Chicago Bulls ve Utah Jazz arasında oynanan 98 NBA Finalleri bugün hala NBA tarihinin en iyi izlenme oranlarına sahip en yüksek reyting alan finalidir.Serinin 6. Maçı yüzde 22’lik izlenme oranıyla ABD içinde yaklaşık 36 milyon kişi tarafından canlı olarak izlendi.NBA bu izlenme başarısıyla pazardaki rakibi beyzbolun World Series finallerini ilk defa geride bırakmış oldu.O zamanlar Jordan popülaritesinin zirvesindeydi.Chicago Bulls da insanları kendisine çeken karizmatik bir takımdı.Bu sezon zamanımızda hala konuşulan Jordan mirasının da harcını attı.Ona sanki hiç kaybetmemiş mutlak bir galip aurası verdi.6 finalden kazanılan 6 şampiyonluk yüzüğü ve 6 MVP ödülü bugün hala yapılan bütün tartışmalarda Jordan mirası üstünde adeta bir kalkan görevi görüyor.Bu açılardan 98 NBA sezonu ve final serisi sadece NBA’de değil spor tarihinde çok önemli bir yere sahip.Peki o zamanlar NBA nasıl bir yerdi?

    NBA’in 97-98 sezonu aslında bir dönemin sonuydu.Bir çağ kapanıyor yenisi açılıyordu.Larry Bird ve Magic Johnson döneminin şafağında 80’lerin sonlarında dönemi devralan  ve 90’ların sonuna kadar getiren birçok süper yıldız kariyerinin sonuna gelmişti.O zamanlar Majesteleri Jordan’ın tahtının varisi Grand Hill’dı.Hill LeBron’dan önceki LeBron’du.Ancak oyunu LeBron’a kıyasla güce dayalı değil biraz inceliğe dayalıydı.Ne var ki Grand Hill’ın kariyeri yaşadığı sayısız sakatlık yüzünden bambaşka bir yöne gitti.90’ların NBA’i gerçekten günümüzden çok farklıydı.Oyun çok daha düşük tempoda oynanıyor,hücumlar yarı sahada yapılıyordu.Maçlar çok daha düşük skorlarla bitiyordu.Ligdeki takımların yarısı bugün Steph Curry’nin denediği 3’lük sayısına zar zor yetişiyordu.Potaya penetre eden kısalarsa her an yere serilmeye hazır olmalıydı.

    Herkesin ‘’Son Dans’’ olarak hatırladığı 97-98 sezonu aslında Chicago Bulls ve Jordan’ın hikayesiydi.Bu takım aynı zamanda tarihin en iyi savunma takımlarından birisidir.Jordan Pippen ve Rodman üçlüsü toplam 24 defa NBA’de yılın savunma beşine seçildi.Chicago 96’da 72 maç kazanarak rekor kırmıştı.Bu rekor 20 yıl sonra Golden State Warriors tarafından 73 galibiyetle kırıldı.Bu takım 2 sezon boyunca rakip tanımayan bir makine olmuştu ama artık yaşlanıyordu.98 sezonuna gelindiğinde Rodman 36,Jordan 34 yaşına girmişti.32 yaşındaki Pippen normal sezonda tam 38 maç kaçırdı.NBA finalleri de dahil olmak üzere tüm sezon sakatlıklarla boğuştu.Zaten bu sezondan sonra da hiçbir zaman eskisi kadar iyi olamadı.Jordan ve genel menajer Jerry Krause arasındaki gerilim de artıyordu.80’lerin sonunda sıkı dostu Charles Oakley’i takas ettiğinden beri yıldızları barışmayan genel menajer 98 sezonuna apayrı bir gerilim katmıştı.’’Şampiyonluğu tek başına oyuncular değil,kulüpler kazanır.’’dedi.Chicago’nun bu son tangosu sadece rakiplerini yenmekle ilgili değildi.Yaş,sakatlıklar,dış faktörler ve üzerilerindeki baskı..

    90’ların NBA’i büyük ölçüde yürekten ve mücadeleden ibaretti.Lig genelinde bugünkü kadar yetenekli oyuncular yoktu.Oynanan basketbolu sert olarak özetleyebiliriz.98 finallerindeki Bulls ve Jazz 15 raund süren profesyonel bir boks maçındaki boksörler gibiydi.Bacakları artık vücutlarını taşımıyor,onları peşisıra sürüklüyordu.Yetenek,hücum süreleri ve oyun planı bir yana sanki iki takım sadece ayakta kalmaya çalışıyordu.Bu büyük mücadele serinin 6. Maçının son saniyesine kadar sürdü.

    Birinin kahramanlık hikayesi diğerinin düşüşüdür.Birilerinin kazanması için başkalarının kaybetmesi gerekir.Ama elbetteki bu hikaye nihayetinde hala Bulls’un ve Majesteleri’nin hikayesiydi.Tarih her zaman kazananlar tarafından yazılır.

    6. maçın son 16 saniyesinde durum 85-86 Chicago aleyhineyken hücum sırası Bulls’taydı ve top Jordan’ın elindeydi.Koç Phill Jackson’un 2 molası daha olmasına rağmen mola almayı düşünmedi bile çünkü momentum takımının yanındaydı.Ayrıca NBA tarihinin son saniyeleri en iyi oynayan oyuncusuna sahipti.Chicago kısa süreliğine hücumda 4 kişi kaldı.Rodman son hücuma artık ayaklarını sürüye sürüye geliyordu.Jordan sağa penetre etti.Onu savunan Russell karşısında kalmıştı ama bir bedel ödedi.Jordan crossover ile topu soluna çekince Russell kaydı ve dengesini kaybederek yere düştü.Majesteleri yaptığı en iyi işi yaptı ve maçı kazandıran şutu potaya yolladı.Ama bu seferki biraz farklıydı…

    Jordan kariyerinde bir sürü kritik şut kullandı.Kimilerinde başarısız da oldu.Ancak spotların en parlak olduğu yerden NBA finallerinden her zaman bir galip olarak çıktı.NBA Finalleri’nde 6da 6 yapmış olması onun mirasını diğerlerinden daha farklı kıldı.Takımlarını zafere taşıma ve kritik anlarda başarılı olma konusunda Jordan’dan büyüğü yoktur.Şans deyin kader deyin ne derseniz deyin.Artık neredeyse enerjisi kalmayan 35’lik Jordan Chicago’yu bir kez daha neredeyse saf irade ve azimle şampiyon yapmayı başarmıştı.

    Günümüzde Jordan oynasaydı başarısız olurdu diyen kesimler var.Jordan’ı benim de bir zamanlar yaptığım gibi günümüz oyuncuları ile kıyaslayanlar var.Bu gibi tartışmalar sonsuza kadar gider.Ben majestelerini kimseyle kıyaslamayacağım.Siz söylemeye çalıştığım şeyleri zaten anlamışsınızdır…

     

    ‘’Bu şampiyonluk diğerlerinden farklıydı.Bireysel açıdan eskisi gibi güçlü değildik.Ama işin içine bolca yürek kattık.’’

    İşte Bulls’un son tangosu böyleydi.Kaba saba çoğu zaman çirkin ama her anında cesaret irade ve yürekle dolu.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.