Notlarının arasında karaladığı bir çok sahifelere rastlanmış, fakat bunların hepsinden bir kalemde vazgeçildiği görülmüştü. Hakikat şuydu: Schubert bu eseri bitirmemeye karar vermişti. Ona tatlı aşk günlerinin hatırasını, bu eseri veriyordu. Garip bir tecelli olarak "Bitmemiş Senfoni" dünyada biten senfonilerden daha büyük bir rağbet ve şöhret kazanmıştır.
Gene Schubert’in, o tıknaz, biraz utangaç Franz Schubert’in müziği bu. Dönem dönem depresyona girmiş, aşırı içki içmiş, kendini yıkıma sürüklemiş ve içine kapanmış Schubert. Ruh halindeki değişiklikler ve kasavet duygusu bu durumdan, müthiş baş ağrılarından, çok uzun yaşamayacağını bilmesinden kaynaklanıyormuş.
Ona tek bir kuruş olsun kazandırmayan, yayımlandığını ya da herkesin beğenisini kazandığını bir türlü göremediği en iyi eserlerini, frengisi iyice ilerlediği zamanlar yazmış. Kasavet içinde de olsa, genellikle oyalanırken ya da özel müzik akşamlarında bir grup konuğu ve arkadaşı büyülerken, ruhunun derinliklerinden gelen o müzik, o yüce yaratıcılık, o vecd anları çıkmış ortaya. Ölümünden sonra meşhur olan 20 numaralı Piyano Sonatı’nı (D. 959) 19 Kasım 1828’de bu dünyadan göçüp gitmeden birkaç ay önce yazmış. Bu sonatı hastalığı ilerlemişken, Viyana’nın bir banliyösünde, havanın nispeten temiz olduğu ve civardaki kırlarda yüyüyüşlere çıkarak rahatladığı bir yerde ağabeğiyle birlikte yaşarken bestelemiş.
"Bazı insanlar hayatımıza girer, Kalbimizde bir iz bırakır ve bir daha asla aynı kalamayız"
Franz Schubert
Geçmişten pişmanlık,
Geleceğe umut,
Yaşadığım andan asla tatmin olmamak.
İşte bütün hayatım.
Franz Schubert
1797-1828
Saygıyla
Yorum Bırakın