Aşıklara Kaygılı Bir Bakış Açısı

Aşıklara Kaygılı Bir Bakış Açısı
  • 14
    0
    1
    3
  • Günümüzde sanatla uzaktan yakından ilgilenen herkesin bildiği, ünlü sürrealist ressam René Magritte'nin Aşıklar, orijinal adıyla Les Amants, tablosu sadeliğine rağmen görenleri derin düşüncelerle boğuşmaya zorlar. Tablodaki imgelerin azlığı ancak yoğunluğu görenleri büyülerken korkutur. Tabloya bakınca bir anlığına ısınan içler, sonrasında soğur ve sıcaklık yerini tedirginliğe, korkuya bırakır. Bu ikilemin nedeni ise açıktır: Aralarındaki çekimin aşikar olduğu iki aşığın engellere takılması. Ünlü tabloya ilk baktığımızda öpüşen ya da öpüşmeye çalışan bir çift gözümüze çarpar, sonrasında arkaplan dikkat çeker. İlk bakışta açık alanda olduğu zannedilen çift aslında bir balkon, teras ya da benzer bir yerdedir. Kısıtlanmış bir özgürlük vardır arkaplanda, aynı aralarındaki aşkta olduğu gibi. Birbirlerini tutkuyla öpmeye çalışan her iki aşığın da yüzleri beyaz birer kumaşla sarılmıştır, kısacası birbirlerine dokunmaları engellenmiştir. Magritte'nin bu ünlü tablosunun ne anlattığına ilişkin pek çok fikir ortaya atılmıştır. 

    Kimilerine göre tablo, iki kişi arasındaki aşk ne kadar yoğun ve şiddetli olursa olsun her zaman sırların var olduğudur. Bu iki insan ne kadar yakınlaşırlarsa yakınlaşsınlar insan doğası her zaman kendisinden bir parçayı gizleme gereği duyacaklardır. Böyle düşünenlere göre çift arasındaki engeli oluşturan kumaş parçaları bu gizlilik ihtiyacını temsil etmektedir. Kimilerine göre ise tablo, "aşkın gözü kördür"ü vurgulamaktadır. Bir başka görüşe göre de tablo, gerçek aşk söz konusu olduğunda gizlerin ortadan kalktığını anlatmaktadır. Engeller ne olursa olsun aşık iki insan bunları aşabilirler, sırlar ortadan kalkabilir. İçtenlik olduğu sürece gizeme ihtiyaç duyulmayacaktır. 

    Tablonun arkaplanındaki düşünce ne olursa olsun, tablonun hemen herkeste bıraktığı his aynıdır bana göre. Kavuşamanın iç burukluğu, gizliliğin acıtıcılığı, hayal kırıklığı, engellemiş arzulara duyulan özlem... Tablonun aşka bakış açısının farklılığı, derinleştirdikçe derinleştirmiştir verilen anlamları, duyulan duyguları. Her fikir bir noktada doğrudur bana göre, iki insan ne kadar aşık olurlarsa olsunlar birbirlerine her zaman bir gizlilik vardır, ki olmalıdır da. İnsan, kendi parçası haline getirdiği insanı bile adı üzerine "parçası" haline getirir. Tamamen bütünleşmez, her zaman bir başka parçayı saklı tutar ondan. Benliğinin bir parçası sadece ona ait olsun, gizli saklı kalsın kendinde ister. "Aşkın gözü kördür" anlayışı da doğrudur çünkü aşk, yalnızca duyularla ölçülebilecek bir durum değildir. Hislerin dansı, düalist bir yalnızlıktır; bu ise aşkı duyuların somutluğundan duyguların soyutluğuna taşır ve onu körlüğe rağmen yaşanabilir kılar. 

    Les Amants, René Magritte (1928)

    Ancak tablonun arkasında yatan fikri modern aşklar açısından düşünürsek karşımıza bambaşka bir kavram çıkacaktır: kaygı. Günümüze bakıldığında aşk ilişkilerinde kaygı neredeyse başrol oyuncusudur. Çekim hissedilen, ilgi duyulan Öteki'ye kendimizi açma, duvarlarımızı yıkma, gardımızı indirme kaygısı; pek çok aşkın başlamadan bitmesine neden olur. Aşk, her an güçlü kalabilme çabasının karşıtı olarak algılanır toplum tarafından. Güçlülük kavramını putlaştıran topluma göre aşk bir zayıflık göstergesidir. Bu nedenle birey aşık olduğunda midesine doluşan kelebekler yerine bir burukluk hisseder, o burukluk kaygının ta kendisidir aslında. Burukluktan kurtulabilmek için kendi köşesine çekilir, Öteki'yi görmezden gelir. Ama bilir ki bu kaygıdan kurtulunmazsa aşk var olamayacaktır, ya kaygılarına yenik düşecektir ya da onlardan kurtulup yoluna devam edecektir. Bu nedenle aşkı var etmek birey-toplum çatışmasıdır bir bakıma. Kaygıları bir kenara itip güçsüzlük olarak atfedilenin gücünü hisseden birey artık aşka ilk adımını atabilecektir. 

    Ancak kişi aşka adım attığında yepyeni kaygılar çıkar karşısına, aşkla beraber Öteki'yi ve aşkı kaybetme kaygısıyla tanışır; bir yandan da her şeyin mükemmelliğini arzulayan toplumun ona yüklediği sorumlulukla boğuşur. Mükemmeliğin illüzyonuna kapılan insan, her durumda olduğu gibi aşkta da kendisini, karşısındakini ve ilişkisini mükemmelleştirme yoluna gidecektir. Elbette başarısız olacaktır bu yolda çünkü toplumun, çağın dikta ettiği mükemmelliği aramak bir nevi doğayı reddediştir, her zaman suni kalacaktır bu mükemmellik arayışının sonucunda bulunanlar. Bu başarısızlık altında yenilen aşıkların kaygıları da büyüyecektir hiç şüphesiz. Karşıdakinin arzularına uyamama kaygısı, yetersizlik hissi vardır bir de. Kişi, karşıdakini tanıdıkça, onun arzularını öğrendikçe kendisinde bunları görememekten korkacaktır. Bu korku da kaybetme korkusunu beraberinde getirecektir. Özellikle histeriklik söz konusu olduğunda Öteki tanındıkça, ona uygun olamama ve asla olamayacak olma düşüncesi, kaygısı kuvvetlenir. Toplumsal algıda şekillik mükemmeliğe ulaşamama başarısızlığı, Öteki'ye uygun olamama korkusu; bunların hepsi kaygının aşktaki yansımalarıdır. Bu nedenle aşkın ne kadar sağlam olduğu düşünülürse düşünülsün kaygıların büyüklüğü, duvarlar örecektir aşıklar arasına. Tıpkı Magritte'nin Aşıklar'ının arasındaki kumaş parçası gibi...

    Aşıklara geri dönmeden önce tablonun arkaplanına bir kez daha değinmekte fayda var bana göre, çünkü  tablonun arkaplanında görülen kısıtlı bir özgürlüktür. Kişi, kendi aşkında, ilişkisinde toplumun dayatmalarından sıyrılamadığı sürece tamamen özgür olamayacaktır. Arkadaki mavilik; bir açıklık, özgürlük hissi verse kırmızı duvar sınırları hatırlatmaktadır. İki aşığın kavuşma isteği, aralarındaki çekim ne kadar yoğun olursa olsun aralarındaki kumaş parçaları onlara hep engel olacaktır. Sır ya da körlük değildir aralarındaki kumaş, çağımız aşklarına bakıldığında. Toplumun birey üzerine örttüğü kaygıların, diktaların aşktaki somutlamasıdır bana göre. Aşıklar ve aşk, kumaşı çekip atamadığı sürece asla tam anlamıyla kavuşamayacaklardır ve son her zaman hayal kırıklığı, iç burukluğu olacaktır. 

    Kaynakça:

    Renata Salecl: Kaygı Üzerine

    Aşıklar "The Lovers"- Magritte, MoMA, The Lovers, Rene Magritte’nin “Les Amants” eseri ve devamı ve The lovers, 1928

     


    Yorumlar (1)
    • The lovers series"in birinci tablosu bu. Üç parçadan oluşuyor gerçekte aşıklar serisi. Magritte'i çok içten anlatmışsınız, aklınıza sağlık. 🥀

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.